Yine, yeniden festival...
10 günlük İstanbul Film Festivali koşuşturması 36. kez başladı.
Sungu ÇapanTv bağımlılığının ardından gitgide bilgisayar ve cep telefonu ekranlarından ayrılmaz olan günümüz insanını sinema salonlarına çağıran, ekrandan beyazperdeye davet eden ve (o beylik klişe deyişle) nicedir ilkbaharla özdeşleşip bir Sinematek misyonu da üstlenerek çoktan gelenekselleşmiş olan Uluslararası İstanbul Film Festivali, ‘Kaldır Kafanı’ motto’suyla 36. kez perde açtı 2 gün önce.
Kuşkusuz ülkemizde sinema sevgisi ve film kültürünün yayılıp büyümesinde, geniş sinemasever yığınlarını bilgilendirip bilinçlendirmesinde, çok sayıda sinemacının, senaristin, kameramanın, film eleştirmeni ve yazarının yetişmesinde büyük katkısı olagelen ve yine zengin programı ve çeşitli etkinlikleriyle bir kez daha sinemaseverleri o filmden bu filme koşturacak bir maratona çağırarak 15 Nisan’a kadar sürecek.
36. İstanbul Film Festivali’nde bu yıl 186’sı uzun metraj, 17’si kısa film olmak üzere 200’ü aşkın film var 9 salonda, 10 gün süresince.
Beyoğlu’nda Atlas ve Beyoğlu sinemalarında, İtalyan Kültür Merkezi ve Pera Müzesi’nde, Nişantaşı’nda City’s, Levent’te Kanyon ve Kadıköy’de Rexx sinemalarında 5-15 Nisan arasında bir kez daha o ‘filmlerden film beğenme’ durumunu yaşayacak yine tüm sinemaseverler!
Yönetmen Yağmur-Durul Taylan kardeşlerin jüri başkanlığını yapacağı, 12 filmlik Ulusal Altın Lale yarışmasında Yeşim Ustaoğlu’nun katıldığı festivallerden ödüllerle dönüp vizyona da giren “Tereddüt”ü, Pelin Esmer’in “İşe Yarar Bir Şey”i, Kazım Öz’ün “Zer”i, Orhan Eskiköy’ün “Taş”ının yanı sıra Ceylan Ö. Özçelik’in son Berlinale’e seçilmiş ilk filmi “Kaygı”sı ve Onur Ünlü’nün “Kırık Kalpler Bankası”yla Mehmet Sertan Ünver’in Kerim Çaplı ve Yavuz Çetin gibi genç yaşta yitirdiğimiz iki önemli rock müzisyenimiz hakkında yaptığı “Blue” belgeseli merakla beklenen filmler.
Son filmi “Koca Dünya”nın bugün gösterime girdiği yönetmen Reha Erdem’in jürisine başkanlık edeceği Uluslararası Altın Lale Yarışması’nda İngiliz tiyatro rejisörü William Oldroyd- oyun yazarı Alice Birch ikilisinin birlikte yönettiği “Lady Macbeth”, Belçikalı yönetmen Lucas Belvaux’nun Fransız aşırı sağının tepkisini çeken “Bu Ülke Bizim”, seyirciye çeşitli sürprizler sunan Portekiz yapımı “Ornitolog”, Cate Blanchett’in sanat tarihini yönlendirmiş çeşitli manifestoları dile getirerek 13 ayrı karakteri canlandırdığı “Manifesto”, Greg Zglinski imzalı, huzursuz edici gerilim denemesi “Animals” ve Grimm masallarından esinlenen yönetmen Sebastien Laudenbach’ın yoğun elemek ürünü, prömiyerini Cannes’da yapan benzersiz animasyonu “Elleri Olmayan Kız”ı öğütlenecek nitelikte, seyredeğer filmler festivalde.
Yine Hollywood starı Kristen Stewart’ı yönettiği, eski ‘Cahiers’ eleştirmeni Olivier Assayas’a Cannes’da en iyi yönetmen ödülünü kazandıran “Hayalet Hikâyesi”, Macar sinemasının önemli yönetmenlerinden Ildiko Enyedi’nin son Berlin festivalinde Altın Ayı’yı alan “Beden ve Ruh”, İrlandalı yönetmen Jim Sheridan’ın Vanessa Redgrave, Eric Bana, Rooney Mara, Adrian Dunbar gibi iyi oyuncuları bir araya getirdiği “Saklı Kalanlar”, 2 yıl önce İstanbul’da konuk ettiğimiz Haitili usta Raoul Peck’in James Baldwin’in yarım kalmış ‘Remember This House’ adlı eserinden uyarladığı “Ben Senin Zencin Değilim”iyle “Genç Karl Marks”ı, Katalan yönetmen Alberto Serra’nın 2016’nın en başarılı filmlerinden “14. Louis’nin Ölümü”, Romen sinemasının genç ustalarından Colin Peter Netzer’in “Ana Sevgilim” festivalde gönül rahatlığıyla salık verilecek filmlerden.
Öteden beri farklı anlatımı ve tarzıyla keşfetmeyi seven sinefillere hitap eden, festivalin en ilginç bölümlerinden ‘Mayınlı Bölge’, seyirciyi eğlendirirken düşündüren, hayata ve dünyaya mizahi bir açıdan bakan ‘Antidepresan’ ve sinema tarihinin gizli cevher niteliğindeki kimi filmlerini yeniden ortaya çıkaran ‘Gömülü Hazineler’ adlı bölümlerine de dikkati çektikten sonra “Baba”, “Yol”, “1984”, “Mulholland Çıkmazı” vb. gibi namlı klasikleri kapsayan ‘Cinemania’ bölümüyle son vereceğimiz bu festival yazımızı iyi seyirler dilekleriyle noktalayalım.