Yılmaz: Teknik faiz indrimi erkene alınabilir
Merkez Bankası (MB) Başkanı Durmuş Yılmaz, gelecek dönemde piyasada YTL likidite sıkışıklığının artması durumunda Merkez Bankası'nın teknik faiz indirimini erkene alabileceğini belirtti. Yılmaz, likidite sıkışıklığının gelişimine bağlı olarak repo işlemleri ile fonlama vadesinin uzatılmasını, ikinci el piyasadan doğrudan DİBS alımlarını gündeme alınabileceğini söyledi.
cumhuriyet.com.trMerkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Bakanlar Kurulu’na yaptığı sunumda, ABD konut piyasasında yaşanan sorunların 2008 yılı içerisinde de sürdüğünü belirterek, tüketicilerin gecikmiş kredi borçlarında da yüksek artışlar yaşandığını kaydetti. Yaşanan finansal dalgalanmanın etkisiyle finansal kuruluşların yüksek miktarda zarar etmelerinin bankaların kredi koşullarını sıkılaştırmasına neden olduğuna işarete eden Yılmaz, küresel likidite koşullarında arızı olarak olağanüstü değişimler gözlendiğini ifade etti.
"2009’da gelişmiş ülke ekonomilerinin resesyona girmesi bekleniyor"
Uluslararası finansal piyasalarda yaşanan sorunların dünyada reel kesim üzerindeki olumsuz etkilerinin hissedilmeye başlandığını kaydeden Yılmaz, “Uluslararası finansal piyasalarda yaşanan sorunlar nedeniyle 2009 yılında gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin resesyona girmesi bekleniyor” dedi. Küreselleşme ile birlikte yaşanan finansal çalkantıdan etkilenen ülkelerin sayısı da arttığının altını çizen Yılmaz, yatırımcıların gelişmekte olan ülkelerdeki pozisyonlarını azaltması sonucunda kredi ve bankalararası para piyasalarında borçlanma maliyetlerinin hızla yükseldiğini, döviz kurları, faiz oranları ve borsa endeksleri basta olmak üzere birçok finansal göstergede olağanüstü hareketler yaşandığını ifade etti.
"Bankacılık sistemi krize hazırlıklı yakalandı"
Gelişmiş ülke hükümetlerinin almış oldukları önlemlerin etkisiyle piyasalarda son dönemde bir miktar toparlanma gözlendiğini vurgulayan Yılmaz, Türkiye’de bankacılık sektörünün, risk oluşturacak bir yabancı para açık pozisyonu taşımadığını kaydetti. Bankaların yabancı para cinsi net pozisyonlarının, özsermayelerine oranla düşük seviyede olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şöyle konuştu: “Sermaye yeterlilik oranı, yasal sınırın ve Avrupa Birliği ortalamasının oldukça üzerinde seyretmektedir. Türkiye’de bankacılık sistemi, hem döviz likiditesi açısından krize göreceli olarak hazırlıklı yakalandı. Kısa vadeli toplam likidite yeterlilik oranları yüksek seviyesini korumaktadır. Tahsili gecikmiş alacaklar dönüşüm oranı diğer gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının altında bulunuyor. Reel sektörün de borçlarının önemli bir kısmı, son yıllarda Türk Lirası’na dönme eğilimi sergileyerek, vadesi uzamıştır.”
Kamu sektörünün yerli para cinsinden ve sabit faizle borçlanması, bütçenin maruz kalabileceği riskleri azalttığını belirten Yılmaz, yakın dönemde döviz kurlarında gözlenen hareketlerin enflasyon üzerinde oluşturduğu etkinin, gıda fiyatlarındaki olumlu görünüm ve petrol fiyatlarında gözlenen düşüş ile telafi edilmesinin beklendiğini ifade etti.
"Risk iştahındaki keskin düşüş faizleri yükseltti"
Küresel risk iştahındaki keskin düşüşün Türkiye’de faizler genel düzeyinin yükselmesine neden olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını sağlama temel amacı ile çelişmemek kaydıyla, önümüzdeki dönemde piyasada YTL likidite sıkışıklığı arttığı taktirde teknik faiz indirimini erkene alınarak operasyonel yapıyı değiştirebilecek. Likidite sıkışıklığının gelişimine bağlı olarak da repo işlemleri ile fonlama vadesinin uzatılmasını, ikinci el piyasadan doğrudan DİBS alımlarını gündemine alabilecek” dedi. Yılmaz, likidite sıkışıklığının kalıcı olarak artması ve diğer önlemlerin yeterli olmaması halinde YTL’nin zorunlu karşılıklarının sınırlı ölçüde indirilmesini gündeme alınabileceğini belirtti.
"Otomobil ve beyaz eşya pazarı daraldı"
Özel yatırım harcamaları öncü göstergeleri bir önceki çeyreğe göre düşüş gösterdiğini ifade eden Yılmaz, özel yatırım harcamalarının yılın son çeyreğinde yavaşlamaya devam edeceğinin tahmin edildiğini kaydetti. Mevsimsellikten arındırılmış verilerin, yurt içine yapılan otomobil ve beyaz eşya satışlarında daralmaya işaret ettiğini vurgulayan Yılmaz, “Küresel ekonomik faaliyetin yavaşlaması, Türkiye’nin ihracat pazarlarını da olumsuz etkiliyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ihracat artış hızında hem fiyat hem de miktar bazında bir yavaşlama bekleniyor. Yurt içi talepteki yavaşlamaya ve YTL’nin değer kaybına bağlı olarak benzer bir gelişme ithalat fiyat, miktar ve hacimlerinde daha keskin bir yavaşlama olarak kendini gösteriyor” dedi.