'Yıllık enflasyonlarda dalgalanmalar gözlenebilecek'
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, orta vadede mali disiplinin sürdürüleceğine dair taahhütlerin ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesinin, para politikası kararlarının olumlu etkilerinin desteklenmesi ve uzun vadeli faizlerin önümüzdeki dönemde de tek haneli seviyelerde kalabilmesi için önem arz ettiğini söyledi.
cumhuriyet.com.trMerkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bugün Bakanlar Kurulu'na yaptığı sunumda, Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Bankanın internet sitesinde de yer alan sunuma göre, küresel finansal piyasalarda iyimserlik devam etmekte, küresel ekonomide toparlanma sinyalleri görülmekte. Ancak parasal ve mali tedbirlerin etkisinin azalacağı 2010 yılına ilişkin belirsizlikler önemini korumakta. Son dönemde açıklanan veriler, Türkiye;de iktisadi faaliyette toparlanmanın başladığını teyit etmekte. Bankaların kredi verme iştahında kayda değer bir artış gözlenmekte, finansal koşullardaki sıkılık azalmaya devam etmekte ve iş gücü piyasasında sınırlı ölçüde iyileşme işaretleri alınmakta.
2008 yılı Kasım ayından bu yana sürdürülen faiz indirimlerinin etkisi ve küresel risk algılamalarındaki iyileşmenin desteği ile önümüzdeki dönemde kredi kanalının toplam talebe olan desteğinin artacağı değerlendirildi. Bununla birlikte, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın yavaş ve kademeli olarak gerçekleşeceği tahmin edildi. Özel tüketim talebinde gözlenen belirgin artış, büyük ölçüde dönemsel teşviklerden kaynaklanan kısmi bir canlanmayı yansıtmakta. Dış talep ve yurt içi yatırım talebi zayıf seyrini sürdürmekte, özel tüketim harcamalarının ikinci çeyrekte sergilediği kayda değer yükselişten sonra daha zayıf bir seyir izlemesi beklenmekte.
Ekonomideki kaynak kullanımının uzunca bir süre potansiyel düzeyinin altında seyredeceği ve enflasyonun düşük seyrini koruyacağı tahmin edilmekte. Sonuç olarak, para politikasının aşağı yönlü esnekliğini uzun süre koruyacağı bir çerçeve öngörülmekte.
3 Kasım tarihi itibarıyla banknotlarda dönüşüm oranı yüzde 93, madeni paralarda dönüşüm oranı yüzde 45 olarak belirlendi.
Hane halkının borçluluğu
Türkiye;de hanehalkı borçluluğunun göreli düşük seviyesi, ekonominin küresel krizin yansımalarına karşı direnç göstermesine destek oldu. Türkiye, Çin ve Hindistan ile birlikte reel ekonomide erken toparlanma sinyallerinin görüldüğü ülkeler arasında yer aldı. Bununla birlikte mevcut durumda Türkiye ekonomisi ''trendin altında bir büyüme'' sergilemekte. Geleceğe dönük göstergeler, küresel ekonomide yeşil filizlerin belirmeye başladığına işaret etmekle birlikte, toparlanmanın kalıcılığına ve gücüne ilişkin belirsizlikler devam etmekte. Son dönemde küresel risk algılamalarında gözlenen toparlanma eğilimi, Türkiye'nin risk primine, yurt içi piyasa faizlerine ve döviz kurlarındaki oynaklığa olumlu yönde yansımakta.
Kriz döneminde Türkiye'nin finans piyasalarındaki oynaklık ve risk priminde gerçekleşen artış, diğer bir çok yükselen piyasa ekonomisinin gerisinde kaldı. Türkiye'nin finans sistemi, küresel krize, kredi notunun ima ettiğinin ötesinde bir direnç gösterdi. Risk primleri göreli olarak düşük artış gösteren Türkiye gibi ülkelerde, para otoriteleri yüksek miktarda faiz indirimlerine gidebildi.
TL'nin değerlenme eğilimi
Son dönemde Türk Lirasında ABD dolarına karşı gözlenen değerlenme eğilimi, büyük ölçüde avro - dolar paritesindeki gelişmelerden kaynaklanmakta. Diğer gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında, Türk Lirasının değerinde önemli bir değişim gözlenmemekte.
Türkiye ekonomisi 2009 yılının ikinci çeyreğinde hızlı bir toparlanma gösterdi. Bu toparlanma, büyük ölçüde vergi teşviklerinin iç talep üzerindeki uyarıcı etkisi ile özel tüketimin öne çekilmesi sonucu gerçekleşti. Buna karşın, özel yatırım talebindeki gerileme devam etmekte. Sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı, 2009 yılının ikinci çeyreğinden itibaren istikrar kazanmakla birlikte, iç ve dış talep yetersizliği firmaların üretimini kısıtlamaya devam etmekte. Tüketim talebinin ikinci çeyrekte sergilediği kayda değer yükselişten ardından vergi indirimlerinin sona ermesiyle birlikte, yılın ikinci yarısında daha zayıf bir seyir izlemesi beklenmekte.
İşsizlik
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz'ın sunumuna göre, iş gücü piyasasında son dönemde sınırlı bir iyileşme gözlenmekte. Ancak, toplam talebe ilişkin belirsizliklerin devam etmesi ve atıl kapasite fazlalığı, yatırımlarla birlikte istihdam kararlarını da olumsuz yönde etkilemeye devam etmekte. Tarım dışı istihdamda gözlenen gerileme, büyük ölçüde sanayi sektöründeki istihdam kaybından kaynaklandı. Ancak açıklanan son veriler sanayi istihdamında hafif de olsa bir toparlanmaya işaret etmekte.
Kredi piyasaları
2008 yılı Kasım ayından bu yana sürdürülen faiz indirimlerinin etkisi ve küresel risk algılamalarındaki iyileşmenin desteği ile kredi piyasasında olumlu gelişmeler gözlenmeye başladı. Bu gelişmeler, önümüzdeki dönemde kredi kanalının toplam talebe olan desteğinin artacağına işaret etmekte. Küresel piyasalarda meydana gelen likidite daralması ve kredi standartlarının sıkılaşması nedeniyle özellikle KOBİ;lere verilen kredilerde ortaya çıkan gerileme eğilimi, son dönemde yerini kısmi bir toparlanmaya bıraktı.
Son bir yıl içinde firmaların yurt dışından sağladığı uzun vadeli krediler istikrarlı bir seyir izlerken, yurt içi bankalardan sağlanan yabancı para cinsi krediler ve yurt içindeki bankaların yurt dışı şubelerinden alınan krediler azalış gösterdi. Bankalara olan kredi borcunu ödeyemeyip temerrüde düşen firmaların sayısı son bir yıl içinde belirgin bir artış gösterdi. Takipteki bireysel kredilerde artış, teminat kalitesinin yüksek olduğu konut kredilerinde sınırlı kalırken, kredi yaşlanmasının görüldüğü taşıt kredilerinde daha belirgin.
Yeniden yapılandırılan kredi kartı borçları, toplam takipteki alacakların yüzde 49;una ulaştı. TOKİ kredilerinin, toplam konut kredilerine oranı 2009 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 18 seviyesinde. Gerçekleştirilen faiz indirimlerine rağmen finansal koşullardaki ek sıkılık kısmen devam etmekte. Parasal gevşeme süreci, uzun vadeli repo imkanı ve politika faizlerinin orta vadeli seyrine ilişkin verilen sinyaller, bankaların fonlama maliyetleri üzerindeki baskıyı hafifletti. Benzer bir düşüş eğilimi, daha sınırlı olmakla birlikte, kredi faizlerinde de görülmekte. Karşılıksız çıkan banka çekleri ve yeni kurulan şirket sayısındaki olumsuz görünüm, son dönemde azalmakla birlikte, devam etmekte.
Cari açık
Cari açıktaki düşüş, finansman ihtiyacını belirgin bir biçimde azaltarak küresel krizin olumsuz etkilerini sınırlayıcı bir rol oynadı. Cari açığın finansmanında, doğrudan sermaye girişinin payı istikrarlı bir seyir izledi. Son 12 aylık dönemde, hem yurt içi bankalar hem de diğer sektörler net dış borç ödeyici konumuna girdi. Özel sektörün borç çevirme oranı 2008 yılı Kasım ayında yüzde 75'e geriledi, 2009 yılının 9 ayında yüzde 86 seviyesinde gerçekleşti.
Küresel krizin etkilerini azaltmak amacıyla alınan dengeleyici tedbirlerin maliyeti ve azalan vergi tahsilatı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bütçe dengelerinin bozulmasına neden oldu. Vergi indirimleri ve ekonomik beklentilerdeki göreli iyileşme ile birlikte Nisan ayından itibaren dahilde alınan dolaylı vergilerde bir miktar toparlanma görülmekte. Küresel finansal kriz nedeniyle tüm dünyada bütçe açıklarının hızla yükselmesi, küresel enflasyon beklentileri ve uzun vadeli küresel piyasa faiz oranları üzerinde yukarı yönlü bir risk oluşturmakta.