Yıldızların uzaya toz püskürtüşü görüntülendi

Şili'nin Atacama çölündeki Cerro Paranal dağında bulunan dev teleskoptan yeni teknikler yardımıyla elde edilen görüntüler sayesinde kırmızı dev adı verilen sönmek üzere olan yıldızların uzaya toz püskürtüşünün ayrıntıları gözlendi.

cumhuriyet.com.tr

Bilim adamları, Avrupa Güney Gözlemevi adlı devletlerarası astronomi araştırma kuruluşunun sahibi olduğu ''Çok Büyük Teleskop'' adı verilen Şili'deki dev teleskopun, R Leonis, D Doradus ve W Hydrae adlı kırmızı devlerin uzaya toz püskürtüşünün ayrıntılarına ilişkin elde ettiği görüntülerin, yıldız ve gezegenlerin, sönmek üzere olan yıldızlardan uzaya püskürtülen tozlardan oluşmuş olabileceğine işaret ettiğini bildirdi.

Sydney Üniversitesi'nden Barnaby Norris başkanlığında araştırmalar yapan Manchester, Oxford, Paris-Diderot üniversiteleriyle, Avustralya'daki Macquarie Üniversitesi'nden bilim adamları, İngiltere'den bakıldığında Avustralya'daki bir aracın farlarını görebilecek kadar ayrıntılı çözünürlükte görüntüler elde etmelerine imkan sağlayan yeni teknikler sayesinde, kırmızı devlerin sırlarını çözme ve yıldızdan gelen gaz ve toz rüzgarlarını inceleme imkanına kavuştu.

Manchester Üniversitesinden bilim adamları Nature dergisine internet aracılığıyla yaptıkları açıklamada, yıldızların ömürlerini, Güneş rüzgarından 100 milyon kat güçlü, 10 bin yıllık bir süre için etkisini sürdüren ve yıldızın kütlesinin yarısını alıp götüren bir süper rüzgarla tamamladığını anlattı. Güneş'in de 5 milyar yıl sonra süper rüzgarla tanışacağına dikkati çeken bilim adamları, yeni elde edilen görüntülerin süper rüzgarların nasıl oluştuğu gizeminin çözülmesine ışık tuttuğunu belirtti.

Bilim dünyasında geliştirilen varsayıma göre, sönmek üzere olan yıldızların atmosferinde bulunan çok küçük boyutlardaki toz zerreleri yıldız ışığı adı verilen yıldızdan gelen görünür elektro manyetik radyasyonu emiyor ve yıldız ışıkları da toz zerrelerini yıldızın dışına püskürterek süper rüzgarları oluşturuyordu. Ancak yapılan modellemeler bu mekanizmanın, çok küçük boyutlardaki toz zerrelerinin haddinden fazla ısınması sonucu püskürtülme fırsatı bulamadan buharlaştığını gösteriyordu.

Görüntüler sayesinde silikattan oluşan toz zerrelerinin bilim adamlarınca daha önce var sayılandan daha büyük olduğunun anlaşıldığını kaydeden bilim adamları, boyları neredeyse bir mikrometreyi bulan (600 nanometre) tozların, bu daha önce bilinmeyen özellikleri sayesinde yıldız ışığını emmek yerine tıpkı bir ayna gibi yansıtabildikleri için uzayda öbek oluşturabildiklerini kaydetti.

Kum zerrelerine göre çok küçük boyutlardaki yıldızlardaki toz zerrelerinin yıldız ışığının etkisiyle bir roket hızına erişerek saniyede 10 kilometre hızla uzaya itildiklerini anlatan bilim adamları, bunun etkisinin bir kum fırtınasıyla benzerlik gösterdiğini kaydetti.

Manchester Üniversitesi'ne bağlı Jodrell Bank Gözlemevi'nden Profesör Albert Zijlstra, astronomların çığır açan bu keşfinin süper rüzgarlar konusunda bilim dünyasında hakim olan görüşü değiştirdiğini vurguladı.

''İlk kez süper rüzgarın işleyiş mekanizmasını ve (uzun bir gelecek içinde Güneş de dahil olmak üzere) yıldızların nasıl söndüğünü anlamaya başladık'' diye konuşan Zijlstra, süper rüzgarlar aracılığıyla uzaya yayılan toz ve kumun, uzayda yeni yıldızları oluşturan toz ve gaz bulutlarının bir parçası haline geldiğini, kum zerrelerinin de aynı anda gezegenlerin yapı taşlarını oluşturduğunu belirtti.

Böylece Dünya da dahil olmak üzere gezegenlerin süper rüzgarlarla uzaya savrulan yıldız tozlarından oluştuğunu ifade eden Zijlstra, bu keşif sayesinde yıldız ve gezegenlerin hayat bulmasının ve ölümünün anlaşılmasına bir adım daha yaklaşıldığının altını çizdi.