Yıldız gibi aktı geçti
Muhsin Ertuğrul’daki törende kürsüye çıkıp konuşan Akan’ın yakın arkadaşı Rutkay Aziz, “Tarık yaşamı boyunca üç kişiye toz kondurmazdı. Birincisi Atatürk, ikincisi Nâzım Hikmet, üçüncüsü ise İlhan Selçuk’tu” ifadelerini kullandı.
Miyase İlknurTarık Akan’ın dünkü muhteşem uğurlanışını tarif için en uygun sözleri Âşık Veysel’in bu dizeleriydi sanırım. Hem türküleri severdi Tarık Abi. Onunla ilk tanışıklığım da zaten Sabahat Akkiraz’ın evinde türkü çalıp çığırdığımız bir akşam da olmuştu.
Dün onu uğurlamaya elbette on binlerin geleceğini biliyorduk. Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ne üç saat önce giderek yer kapacaktık güya. Gidince gördük ki, üç saat öncesinde bile salonun önü hınca hınç doluydu. Kimi Eskişehir’den geldiğini söylüyordu kimi Antalya’dan, kimi Muğla’dan. Kalabalıkta sıkışan pek çok kişi bayıldı ve ambulanslarla hastanelere gönderildi. Salonun içi ve dışı gibi sahnesi de hıncahınç doluydu. Onuncu Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’in salona girişiyle kalabalık itiş kakışı bırakıp hep birlikte ayağa fırlayarak sevgi gösterilerinde bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DİSK’li işçiler ve Taş Mektep öğrencileri de ayakta alkışlandı.
Tarık Akan işçi hareketlere her koşulda destek vermişti. Emekçiler de onu unutmadı. Aslında Tarık Akan, bu ülkede ne kadar mazlum varsa hepsine yoldaş oldu. Tayyip Erdoğan İBB Başkanı olduğunda ilk eylemlerinden biri Karacaahmet Cemevi’ni yıkmak olmuştu. O zaman Karacaahmet Derneği tarafından yapılan cemevini bir vakıfa dönüştürmek için çalışmalar yapıldığında, “Ben de varım. Kurucu üyeler arasına benim de adımı yazın” diyerek gelen ilk kişiydi Tarık Akan. Halen kayıtlarda Karacaahmet Vakfı’nın 1.No.lu kurucu üyesi olarak görünür.
Ergenekon sanıklarını yalnız bırakmayanların başında Tarık Akan geliyordu. Basın da karar duruşmasında barikatları zorlayan görüntülerini verdi. O sadece karar duruşmasında değil, duruşmalar sürerken de Silivri’yi su yolu etti.
Bir duruşma öncesi aramış, “Birlikte gidebilir miyiz” diye sormuştu. Mahkemenin yapıldığı salonun kapısında buluşmuştuk. Kar boran bir hava. İkimiz de ismimizi bildirdik. Bir süre sonra mübaşir yanımıza gelerek Tarık Akan’a, “Mahkeme başkanı sizi çağırıyor” diyerek onu götürdü. Yarım saati geçti ortada yok. Neredeyse “acaba Tarık’ı da mı aldılar” diye düşünüyorken kasıla kasıla geldi. “Bilmiyor musun?” dedi, “Mahkeme Başkanı Sürü filmini çekerken bizi Pervari’de evinde ağırlamış. Geldiğimi duyunca da çay içmeye çağırmış. Diğer hâkim ve savcılar da toplandı. Ben sıcak yerde çaylar, börekler yerken senin de burada soğuktan k......n dondu tabii” diye takıldı az sonra başına gelecekleri bilmeden. Duruşma arasında arkadaşlarımızla görüşmek için kapıya yöneldiğimizde mübaşir sadece benim adımı saydı. “Ya Tarık Akan” diye sorduğumuzda, “O yok, savcılık bugün verdiği talimatla duruşma sırasında görüşçü sayısını bir kişiyle sınırlandırdı” diye cevap verdi. “O zaman ben durayım Tarık Akan girsin” diye üsteledim ama nafile “Burada sadece görüşçü olarak sizin adınız var üzgünüm” deyip gitti. Üzüldüm ama yapacak bir şey yok. Ben girdim içeri. Neyse duruşma başlarken o kargaşa da Tarık Akan da kısa da olsa görüşebildi. Silivri’den çıktığımızda bu kez gülme sırası bana gelmişti. “Ah be Tarık Abi, ben sıcacık duruma salonunda arkadaşlarla sen ayazda sigara içtin tabii” deyince dirseğiyle “Adileşme canım benim” diye dürttü.
Ergenekon sanıklarının çoğu da dün onu uğurlamaya gelmişlerdi.
Törende en zor görevlerden biri Rutkay Aziz’inkiydi. Hemen her günü Tarık Akan’la birlikte geçiren Rutkay Aziz, “Tarık yaşamı boyunca üç kişiye toz kondurmazdı. Birincisi Atatürk, ikincisi Nâzım Hikmet, üçüncüsü İlhan Abi, İlhan Selçuk’tu” dedi.
Tarık Akan’la İlhan Abi’nin belgeselini yapacaktık güya. Görüntü envanterlerini isteği üzerine geçen yıl ona teslim ettim. Başında İlhan Abi’nin kasketi “ Göreceksin çok güzel olacak” demişti. Uğurlar ola koca yürekli adam...