Yetenekli Afrika pençeli kurbağa
Kilisede yanan adak mumlarının ışığı bir kadının gölgesini titretiyor. Bakışları göğe odaklanmış mırıl mırıl hareket eden dudaklarında uzun zamandır gerçekleşmesini beklediği mucizenin duası... Gözleri buğulanıyor, elleri titriyor, diz çökmekten moraran dizlerini ovuşturarak sırasına oturuyor. Yeterince dua etmiş olduğuna ikna olduğunda ise bıkıp usanmadan tekrarladığı dua kitabını kapatıp, kilisenin dışına çıkıyor. Evine doğru yürürken, sabah kontrol için gittiği doktorun ofisinin önünden geçiyor. Zihnini meşgul eden tek konu ise el büyüklüğündeki, yeşilimsi-gri renkli Güney Afrika’nın göllerinden, göletlerinden, akarsularından toplanıp; canlı hamilelik testi için fertilite kliniğine getirilen dişi Afrika pençeli (xenopus laevis) kurbağasında.
Elif Günsel / Güney Afrika (Cape Town)Yiyeceklerini parçalamak için kullandığı pençeleri arka ayaklarında olan kurbağanın Latince ismi Xenopus laevis. Xenopus “garip ayak”, “laevis” ise pürüzsüz anlamına geliyor. Garip ayaklı, pürüzsüz yaratığa bağlı düşünceleri zihninde dolaşırken, “Çok az kaldı” diye düşünüyor kadın. “En fazla 12 saat daha sabretmem gerekecek!” Sabah hamilelik testi için idrar örneğini gönderdiği klinikteki doktorunun söylediğine göre, akvaryumda kendisi için gözetim altında tutulan kurbağanın hamilelik test sonucunu neredeyse yüzde yüz doğruluk oranıyla bilebiliyormuş. Canlı hamilelik test metoduna kendisi bile hayret ediyor. Afrika pençeli kurbağanın arka bacaklarına sabah örneğini verdiği idrarı enjekte ediliyor. Eğer kurbağa, siyah beyaz renklerde, bir milim boyutlarındaki yusyuvarlak yumurtalarını akvaryum suyuna bırakırsa yıllarca usanmadan tekrarladığı dualar karşılığını bulmuş olacak...
TARİHTEKİ İLK HAMİLELİK TESTİ
1930 ve 1970 yılları arasında binlerce kadın hamile kalıp kalmadığını Afrika pençeli kurbağalardan öğrendi. Gebeliğin en erken şekilde teşhis edilebilmesine imkan tanıyan Beta HCG, (beta human koryonik gonadotropini) olarak adlandırılan bu hormon türünün, hamile kadının idrarında bol miktarda bulunduğu saptanmıştı. Eğer kurbağa yumurtlarsa bu durum kadının idrarında bulunan hamilelik hormonlarının kurbağaya geçtiğini göstermekteydi. Bu sıradışı hamilelik testi “Hogben Testi” olarak adlandırılmaktaydı.
Britanyalı bilim insanı Lancelot Hogben, Güney Afrika’da ögretim görevlisi olarak çalışırken Xenopus laevis olarak bilinen Afrika pençeli kurbağaların hormon değişikliklerine hassasiyet gösterdiğini keşfetti. Bu tür kurbağalar vahşi doğada 15 yıl, akvaryumlarda tutsak tutulduğunda ise 30 yıla yakın yaşayabiliyordu. Aynı zamanda insan DNA’sına yakın bir DNA’ya sahip olması, deneysel izlenebilirlilik ve insanlarla yakın evrimsel ilişkisinden dolayı biyomedikal araştırmalarda yaygın olarak tercih edilen bir türdü. Bu canlı gebelik test yöntemi 1960’lı yıllara kadar Avrupa’da devam etti. Bu tarihlerden sonra modern tıbbın gelişmesiyle birlikte evde gebelik testleri kullanımı da arttı. Böylelikle Afrika pençeli kurbağaların da emekliliğe ayrılma zamanı geldi. Ancak bilim dünyasının bu tür ile olan işbirliğine son vermesi mümkün görünmüyordu. Uzayda üreme deneyleri için 1992 yılında Endeavour uzay mekiğinde birkaç Afrika pençeli kurbağaya da yer verildi. Böylelikle bilim insanları üreme ve gelişmenin sıfır yerçekiminde normal olarak gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusu üzerine etkilerini test edebildi. Şimdiye kadar klonlanan ilk omurgalı, 1962’de Afrika pençeli kurbağaydı. Hayvan hakları savunucularının tüm çabalarına rağmen, Afrika pençeli kurbağalar dünyada bilimsel araştırma laboratuvarlarına bugün dahi gönderilmeye devam ediliyor.
elifgunsel@yahoo.com