Yeşil Oscar Gökova’nın
Akdenizfokları ve kum köpekbalıklarının korunması kadar balıkçılığın geliştirilmesi için de çalışan Akdeniz Koruma Derneği, 70 ülkeden 165 farklı projenin arasından birinci seçildi.
Hazal OcakAkdeniz Koruma Derneği, başta Gökova Körfezi olmak üzere, Ege ve Akdeniz sahillerinin korunması için verdiği mücadele nedeniyle bu yılki, Uluslararası Whitley Doğa Koruma Altın Ödülü’nün sahibi oldu. Dernek Başkanı Zafer Kızılkaya, geçen mayıs ayında İngiltere prensesi Anne Mountbatten-Windsor’ın elinden Londra’daki Kraliyet Coğrafya Derneği’nde düzenlenen törenle ödülü aldı.
Bir kuruş dahi...
Kızılkaya, 2017 yılında verilecek ödülün jürisine de seçildi. Dernek, 270 kilometrekarelik alanda gırgır ve trole, 30 kilometrekarede ise tüm balıkçılık faaliyetlerine kapalı bir kıyı şeridi oluşturulmasına öncülük etti. Bu sırada balıkçılığın gelişmesinde de etkin oldu. Kızılkaya, “Dünyada her sene balıkçılığa verilen teşvikin yarısı dünya denizlerine harcansa denizleri koruyabileceğiz. Ama hiçbir ülke böyle bir paranın kuruşunu dahi vermiyor” diyor. Kızılkaya ile Gökova Körfezi’ndeki Deniz Koruma Alanları Yönetimi projesini konuştuk.
Sualtı tahribatı
Proje hakkında bilgi verebilir misiniz?
Gökova, Türkiye’nin en büyük ve ilk özel çevre koruma bölgelerinden. 1350 kilometrekare. Etrafına herhangi bir yapılaşma yasak. Kapalı bir körfez olduğu için aşırı ve yasadışı balıkçılık nedeniyle inanılmaz bir sualtı tahribatı oluşmuştu. Balıkçılık da bu tahribata dayalı olarak çökmüştü. 2010 yılında balıkçılar ve devlet kurumları dahil ilgili herkesi bir araya getirerek, 6 alanın balıkçılığa kapatılmasını sağladık. Türkiye’de ilk kez balıkçılığa kapalı rezerv alanlar yaratıldı. Bu alanların yönetilmesi ve korunması gerekiyor. Türkiye’de koruma ve denetlemeden sorumlu olan kurum maalesef Sahil Güvenlik Komutanlığı... Komutanlığın o kadar çok işi var ki balıkçılıkla ilgili denetim yapmak en son sırada...
Siz de bu konuya el attınız.
Aynen öyle. Projeyi anlatınca bölgedeki balıkçılar bize inandı. Ama yine de yasadışı avcılar sürekli koruma alanlarına girmeye devam etti. 2013’te denetleme için kendi koruculuk sistemimizi kurmak istedik.Yöredeki balıkçılar kimlerin yasadışı avcılık yaptığını hepimizden daha iyi biliyor.
Örneği yok...
Sonra ne yaptınız?
Anayasamıza göre her Türk vatandaşı herhangi bir suça tanık olduğunda suçluyu kolluk kuvvetleri gelene kadar tutma yetkisine sahip. Biz de bu haktan yararlandık. Yasadışı eylemleri kaydeden ve delil haline getiren bir sistem oluşturduk. Bu sistem mükemmel şekilde işlemeye başladı. Şu anda bizim botlarımız her işe koşuyor. 3 tane botumuz, 5 tane korucumuz var.
Körfezde balıkçılık ne durumda şimdi?
Çok ciddi bir balık artışı olmaya başladı. Balıkçılık gelirleri bir anda yükselmeye başladı. 2010 yılında, tekne başına aylık gelir 1400 liraydı. Şu anda bu rakam 7 bin lira. Değil Türkiye’de dünyada böyle bir örnek daha yok.
'HEMEN BAŞVURUN DEDİLER'
Ödülden söz eder misiniz biraz?
Whitley fonuna bir projeyle başvuruyorsunuz. Biz iki kez fon kazandık. İlki 35 bin, ikincisi 70 bin sterlindi. Final raporunu teslim ettiğinizde Altın Ödül’e başvurabiliyorsunuz. Bugüne kadar 10 proje altın ödül alabildi. Biz başvurmadan Whitley’den bizi arayıp ‘‘Biz sizi altın ödüle direkt layık görüyoruz. Hemen başvurun’ dediler. Hem bu projenin devamı olarak hem de burada kazandığımız deneyimleri Fethiye Körfezi’ne de uygulamak açısından yeni bir proje hazırladık. Fethiye Körfezi’nde de ciddi sıkıntılar var. Fonlarla yeni bir bot ve korucular aldık. Rahmetli Mustafa Koç, bizim kurucu üyemizdi.
DENİZİN BEKÇİLERİ Dernek Başkanı Zafer Kızılkaya, Akdeniz Koruma Derneği’nin diğer faaliyetlerini ise şöyle anlatıyor: “Boncuk-Karaca kapalı alanında nesli tehlike altındaki kum köpekbalıkları var. Akdeniz’de tek üremeye geldikleri yer orası. Sadece Akdenizfoku mağaralarına kamera koyan, onları izleyen bir ekibimiz var. Biyolojik çeşitliliği denetleyen, balık sayımları yapan, istilacı türleri gözleyen, balıkçılarla sürekli görüşen ekiplerimiz var. 10 kişiyiz. 6 alanın 4’ünde koruma sağlayabiliyoruz. Bir botumuz, iki korucumuz daha olsa en azından bir bölgeyi daha koruyabiliriz. Deniz koruma alanları, denizlerimizin bütün dünya denizlerinin geleceği olacak.“ |