Yerel Seçimler ve Siyasette Yeni Dönem
cumhuriyet.com.tr
2009 Mart ayında yapılacak yerel seçimler Türkiye’de yeni bir siyasi dönemin başlangıcı olacaktır. AKP’nin Antalya’dan sonra bu seçimde de İzmir ve Çankaya gibi CHP’li belediyeleri almaya yönelik çalışmaları, buna karşılık CHP’nin elindeki yerleri kaptırmamanın yanı sıra İstanbul ve Ankara’yı kazanma hedefi bulunuyor. Ayrıca Güneydoğu’da AKP ve DTP arasında süren tehlikeli yarış, bu seçimlerin sadece yerel seçim olmaktan öte, genel seçime ve siyasette yeni bir döneme ilişkin özellikler taşıdığını açık biçimde göstermektedir.
Kamuoyu araştırmaları, AKP’nin oy kaybettiğini, AKP’den kopan seçmenlerin kararsız kaldığını ortaya koymaktadır. Buna karşılık, AKP’nin aday adayı arayışlarına bakıldığında, toplumun değişim ve yenileşme isteğine uygun bir çizgi izlemeye çalıştığı da gözlenmektedir. Ayrıca hizmeti, çalışkanlığı ile halk tarafından sevilen kişileri aday yaparak daha çok oy alma ve daha çok belediye kazanma amacıyla da hareket ettiği gözden kaçmamaktadır.
AKP seçimlerde, hem hükümet olmanın avantajını hem de belediyeleri yönetme bilgi-tecrübesini kullanmak istiyor. AKP’nin genel seçimlerde seçmene verdiği sözlerden yoksulluk ve yolsuzlukla ilgili olanları yerine getirmediği, ekonomik sorunları aşamadığı, genelde ve yerelde halkın beklentilerine cevap veremediği de açık bir gerçektir. Önümüzdeki seçimlerin ana temasının ekonomik kriz, zamlar ve halkın geçim sıkıntısı olacağı da açık biçimde görülmelidir.
CHP bu ortamı iyi okumalı, toplumda umut ve heyecan yaratan, halkı ortak hedef etrafında birleştiren, değişim talebine uygun adaylar göstermek yoluyla, siyasette yeni bir dönemi başlatmalıdır. CHP belirleyeceği adaylarla, bugüne kadar gerçekleşen oyların bölünmesi durumunu da giderebilir.
Karayalçın’ın adaylığı
Ankara örneği ortadadır. Sayın Murat Karayalçın’ın adaylığı ile birlikte, dürüstlüğü, sosyal demokratlığı ve belediyeciliği tartışılmayan, tüm Ankaralı seçmenlerin oy verebileceği aday gösterilmiş, bu isimde de beklenen büyük birliktelik sağlanmıştır.
Şimdi bu örneğin başta İstanbul olmak üzere, diğer birçok yerde de tekrarlanması beklenmektedir. Türkiye’de yeni siyasi dönem, geçmişte olduğu gibi İstanbul’dan başlayabilir. Bunun için CHP’nin, İstanbul’da da bu amaca yönelik adımları, bilinçli ve cesaretli bir biçimde atması gerekir. İstanbul’da da, topluma heyecan ve umut veren, üzerinde geniş bir uzlaşmanın sağlanabileceği aday, gösterildiği ilk günden itibaren hemen uygulamaya geçebilecek, dinamizme ve beceriye sahip, atak ve cesur kişilikleri taşıması gerekir.
Demokrasi her gün halkla birlikte evlerde ve sokaklarda yaşamaktadır. Sokaklar ve mahalleler kazanılmadıkça seçim kazanmak mümkün değildir. CHP, bu konuya ve hedef kitleye, yani kadınlar, üniversiteli gençler, çalışan ve işsiz gençlik gibi gruplara önem vererek, adaylar, il-ilçe örgütleriyle birlikte, tam bir seferberlik halinde, özellikle yeni seçmenler üzerinde heyecan ve umut yaratmalı ve gece gündüz çalışmalıdır.
Oy kulanmayan seçmen
Seçimin sonuçlarını, katılım oranının arttırılması ve seçmenlerin azami ölçüde sandığa gitmeleri belirleyecektir. 2004 seçimlerinde, İstanbul’da seçime katılım oranı yüzde 68’dir. Sandığa gitmeyen seçmenlerin sayısı, başkan seçilen Kadir Topbaş’a verilen oylardan yaklaşık 300 bin daha fazladır. Bunların ağırlıkla sosyal demokrat seçmenler olduğu da bilinmektedir. 2004’te İstanbul’da katılım oranı yüzde 68 iken, Ümraniye’de yüzde 72, Kadıköy ve Bakırköy’de ise yüzde 64’tür. ABD başkanlık seçimlerinde, olağanüstü bir seferberlikle 10 milyon yeni seçmenin yazılması, yeni seçmenlerin sandığa yönlendirilmesi ile önceki seçimde oy kullanmayan milyonlarca seçmenin bu kez oy kullanmaları, Obama’ya seçim kazandırmıştır. Obama, yarattığı heyecan ve umut dalgasıyla, on binlerce gönüllüyü kampanyasında seferber etmiş, “komşudan komşuya ikna et” propagandası çalışmalarıyla seçmeni harekete geçirmiş, sandıklar üzerinde tam bir hâkimiyet kurarak, sonuçta seçimi 5-6 puan farkla kazanmıştır.
İstanbul’daki seçim yarışının da 5-6 puan farkı içinde nefes nefese geçeceği görülmektedir. Bu nedenle CHP, şimdiden özellikle yeni seçmenleri ve geçen seçimde sandığa gitmeyen seçmenleri sandığa yöneltme çalışmalarını hemen başlatmalıdır.
İstanbul’da bu çalışmalar yapılırken, İzmir “çantada keklik” görülmemelidir. AKP’nin İzmir için amacı, planları ve stratejileri bilinmektedir. İtalya Başbakanı Berlusconi’nin yanında altı bakanıyla birlikte İzmir’e gelmesi, Tayyip Erdoğan ve AKP hakkında övücü sözler söylemesi, bundan sonra da çeşitli ulusal ve uluslararası desteklerin devam edeceği bilgileri, AKP’nin İzmir’e verdiği önemi göstermektedir.
İlklerin uygulandığı il
İzmir, Türkiye’de daima ilklerin uygulandığı bir kentimizdir. CHP İzmir’de de yeni, farklı, genç, dinamik, değişimden yana, seçmende umut ve heyecan yaratan bir adayla ve bu konuları kapsayan bir stratejiyle davrandığı takdirde, beklenen sonucu ve beklenenden daha fazla oyu da alabilir.
Yerel seçimlerin bir diğer önemli boyutu Güneydoğu bölgemizde yaşanmaktadır. Güneydoğu’daki gelişmeler, bölgedeki seçimlerin demokratik bir yarış olacağı izlenimi vermemektedir. Bölgedeki seçmenlerin şimdiden “Oyunu diline mi yoksa dinine mi vereceksin” kutuplaşmasıyla karşı karşıya kaldıkları gözlenmektedir. Güneydoğu’daki seçimlere yönelik süreç tehlikeli biçimde gelişmektedir. AKP’nin dar ve kısır bir biçimde sadece daha fazla oy hesabıyla izlediği yanlış politikalar sonucu, seçimler bölgede referandum niteliğine dönüşmüştür. Bölgede referandum niteliğine bürünen yerel seçimlerin sonuçları ve doğuracağı ulusal ve uluslararası tartışmalar ve değerlendirmeler Türkiye’de zor bir dönemi başlatabilir.
Batıda AKP ile CHP arasında geçen yarış, demokratik rejim sınırları içerisinde kabul edilebilir gözükürken, Güneydoğu’da AKP ve DTP arasında başlayan yarış, seçim sonrasında Türkiye’yi anayasa sınırlarını zorlayan yanlış bir noktaya taşıyabilir.
Sonuç olarak, yerel seçimlerin sonuçları elbette genel seçimlerin hazırlığı ve göstergesi niteliğindedir. Her durumda önümüzdeki yerel seçimler Türkiye’de yeni bir siyasi dönemin başlangıcı olacaktır. Bu seçimlere dünyadaki ekonomik kriz ve Türkiye’deki sorunları da göz önüne alarak, gelecek yeni siyasi yapılanmayı düşünerek hazırlanmak gerekir.
Bülent TANLA 22. Dönem CHP Milletvekili