Yeni yılın ruhu ‘Fındıkkıran’

Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin (ADOB) sahneye koyacağı, bir yeni yıl klasiği “Fındıkkıran Balesi”, 11 Aralık’ta Opera Sahnesi’nde yapacağı galaya hazırlanıyor. Koreograf Mehmet Balkan, oyunun, paylaşmayı anımsatan bir yeni yıl öyküsü olduğunu belirterek “Seyircinin hem iyi vakit geçirmesini, hem de oyunun içindeki mesajı almasını istiyoruz. Biz bu oyunla şunu hatırlatıyoruz: Lütfen sevdiklerinize, tanıdıklarınıza, tanımadıklarınıza, ihtiyacı olan herkese yardım edin” diyor. Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin baş koreografı Ebru Törüner ise, oyunu izleyecek seyirciler için “Fındıkkıran’ı izleyen seyirci, salondan tam bir yeni yıl ruhu ile ayrılacak” ifadelerini kullanıyor.

cumhuriyet.com.tr

ADOB’un sahneye koyacağı bir dünya klasiği “Fındıkkıran Balesi”, 11 Aralık saat 20.00’de Opera Sahnesi’nde gala yapmak için gün sayıyor. Gala öncesinde, oyunun koreografı Mehmet Balkan ve ADOB’un baş koreografı Ebru Törüner “bir yeni yıl klasiği” haline gelen oyunu Cumhuriyet Anadolu’ya anlattı. Oyunun 200 yıla yakın bir geçmişi olduğunu, müziklerini Çaykovski’nin, koreografisini Marius Petipa’nın yaptığını anımsatan Balkan, “Ben, oyunu ‘Türkiye’de Fındıkkıran olsa ne olur?’ diyerek adapte ettim” sözleriyle, şunları anlatıyor:

“Benim yaptığım Fındıkkıran, ‘yılbaşı’ döneminde geçiyor. Alman yazar E.T.A Hoffman’ın hikayesinden esinlenerek yapıldı. Hikayenin aslındaki ‘peri’ karakteri, bizim oyunumuzda ‘Kestaneci Nine’ diye geçiyor. O bize daha uygun geldi. Kestaneci Nine’nin bir torunu var, ona bakıyor. Soğuk bir kış gününde, yılbaşına çok az kalmışken, ona hediye alabilmek için kestane satıyor. Bir şanssızlık eseri Kestaneci Nine’nin arabası devriliyor, kestaneler yere dağılıyor. Bunu Clara adında bir kız, camdan görüyor, çıkıyor yardımcı oluyor ve Kestaneci Nine’yi evine davet ediyor. Evde yeni yıl kutlamaları var. Dr. Drosselmeyer de bu kutlamalarda çocuklara hikayeler anlatıp, hediyeler veriyor. Clara’ya da yeni yıl hediyesi olarak bir kurşun asker alıyor, yani bizim ‘Fındıkkıran’ olarak bildiğimiz şeyi hediye ediyor. Gece herkes uyumuşken, Clara salona inerek Fındıkkıran’ı almak istiyor. Almak için indiğinde Dr. Drosselmeyer ile birlikte farelerin saldırısına uğruyor. O sırada eve çağırdıkları kestaneci kadın bir periye dönüşüyor ve onları kurtarıyor. Peri, yapılan iyiliğin karşısında onlara bütün dünyayı gezdiriyor.”

‘OYUNUN MESAJI PAYLAŞMAK’

“Oyunu hazırlarken Petipa’nın yaptığı gibi yapmadık” diyen Balkan, oyunun aslındaki karakterlerde de bazı değişiklikler yaptıklarını dile getiriyor. Balkan, oyunda verilmek istenen mesajın “paylaşmak” olduğunu belirtirken, “Seyircinin hem iyi vakit geçirmesini, hem de oyunun içindeki mesajı almasını istiyoruz. Biz, bu oyunla şunu hatırlatıyoruz: Lütfen sevdiklerinize, tanıdıklarınıza, tanımadıklarınıza, ihtiyacı olan herkese yardım edin” diyor. Oyuncuyken de Fındıkkıran Balesi’ni oynadığını belirten Balkan, oyunun rejisi ve koreografisiyle ilgilenmenin yükünü “Oynarken bir tek kendinizden sorumlusunuz. Ama sahneye eser koyduğunuzda, hem eserde rol alan sanatçılarla ilgileniyorsunuz, hem de seyirciye mesajı ulaştırmak için emek sarf ediyorsunuz. Bunlar, oynamaktan daha yorucu” sözleriyle anlatıyor.  

‘SEYİRCİ YENİ YIL RUHU İLE AYRILACAK’

Törüner ise Fındıkkıran’ın her yaştan izleyiciye hitap ettiğini söyleyerek “Hem büyüklerin, hem çocukların zevkle izleyeceği bir eser. Fındıkkıran, konu itibarıyla çocuk eseri gibi görünse de, son derece teknik bir klasik bale” ifadelerini kullanıyor. Oyunun tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yeni yıl döneminde sahnelendiğinin altını çizen Törüner, oyunu izleyecek seyirciler için de “Fındıkkıran’ı izleyen seyirci, salondan tam bir yeni yıl ruhu ile ayrılacak” diyor. Ankara seyircisinin baleye ilgisinden memnun olduğunu dile getiren Törüner, seyircinin en büyük şikayetinin ise “bilet bulamamak” olduğunu vurguluyor. ANKARA