Yeni dönem ABD-Rusya ilişkileri nasıl olacak?

Joe Biden’ın başkanlık seçimlerini kazanmasıyla, nükleer silahlarıyla ABD’yi haritadan silebilecek tek güç olan Rusya için ilk bakışta “kötü senaryo” gerçekleşmiş görünüyor.

Cenk Başlamış

Başkanlığı süresince Rusya’dan “uzak duran”, iç işlerine karışmayan hatta sempatisinden ya da “bilinmeyen” nedenlerden saygılı davranan Donald Trump’ın yerine Biden’ın gelmesi Kremlin’de alarm zillerini çaldırmış olmalı. 

Zaten bizzat yeni başkan, seçimlerden önce açıkça, “Ruslar kazanmamı istemiyor” demişti. Önde gelen Rus gazetelerinden Kommersant da pazartesi günü yayımladığı yorumda, Biden’ın seçilmesinin Moskova’da rahatsızlık yarattığına dikkat çekti. 

Fakat aslında fotoğraf ilk anda göründüğü kadar net değil. Moskova merkezli ABD ve Kanada Enstitüsü akademisyenlerinden Pavel Şarikov’un belirttiği gibi, ne kadar “kollamaya” çalışsa da Rusya’ya karşı Demokrat Parti yönetimlerinin çoğundan fazla yaptırım Trump döneminde uygulamaya konuldu. 

Bunların başında ise 2017 yılında Trump’ın imzalamak zorunda kalmasıyla yürürlüğe giren Kuzey Kore, İran ve Rusya’yı hedef alan “Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası” (CAATSA) geliyor. 

ABD’de Rusya’ya karşı izlenecek politika konusunda yürütmeyle yasama arasında çekişme ve kaosla geçen son dört yıl, gardını nasıl alması gerektiği konusunda Moskova’nın kafasını karıştıran bir süreç oldu. 

“Vatandaşlık Girişimi” hareketi lideri eski Ekonomi Bakanı Andrey Neçayev, ABD’deki Demokrat Parti yönetimlerinin geleneksel olarak dış politikaya daha fazla ağırlık verdiğini, insan hakları ve söz özgürlüğü gibi konuları daha yüksek sesle dile getirdiğini söylüyor.

KÖPRÜLERİ ATMASI BEKLENMİYOR

Bu açıdan bakıldığında başkanlığı döneminde Biden’dan Rusya karşıtı sert açıklamalar duymak ve bazı somut adımlar görmek sürpriz olmayacak. Biden’ın ayrıca, Trump döneminde hasar gören ABD-NATO ve ABD-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini onararak Kremlin’in “tuz basmaya “ çalıştığı yaraya pansuman yapacağı da kesin. 

Buna karşılık silahsızlanma alanında iki ülkenin ortak adımlar atması bekleniyor. Öyle görünüyor ki, yeni başkan Rusya’ya karşı “havuç ve sopa” taktiğini uygulayacak. 

Trump’a göre daha öngörülebilir olan Biden’ın Rusya ile köprüleri atacağına pek ihtimal verilmiyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, “Hangi aday kazanırsa kazansın birlikte çalışmaya hazırız. İlişkilerde önemli bir değişim beklemiyoruz” demesi de “diplomatik” yanıttan çok gerçekçi bir durum tespitiydi aslında. 

Kulağa garip gelse de Rusların Atlantik’in öteki yakasından salvolar savurabilecek Biden’ın kazanmasına sevindiği bile varsayılabilir. Tatyana Stovaya’nın Moscow Times gazetesinde yazdığı gibi popüler bir Rus fıkrası, “Rusya iç politikasındaki en önemli olaylardan biri Amerikan seçimleridir” der. 

Fıkrada bir hayli gerçek payı var çünkü “dış düşman” kavramı yani ülkenin sorunlarından yabancıları sorumlu tutma taktiği, Rusya’yı yönetenlerin geleneksel olarak iç politikada en çok kullandığı, hedefi her zaman 12’den vuran yenilmez bir silahtır.