Yeni doğan ve prematüre bebekler de koronavirüs riski altında

Yeni Doğan Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Ferhat Çekmez, koronavirüs salgınının sadece 65 yaş ve üzeri nüfus için değil, bağışıklığı henüz oluşmamış yeni doğan dönemi bebekler ve özellikle de erken doğmuş prematüre bebekler açısından büyük risk oluşturduğunu söyledi.

DHA

Türk Neonatoloji Derneği Üyesi ve Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Yeni Doğan Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Ferhat Çekmez, koronavirüs salgını konusunda, hastalğın sadece yaşlı nüfus için tehlike yarattığı yönünde yanlış bir algı oluştuğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

 “Genç nüfus ve çocuklarda çok etkili olmuyor gibi bir algı hakim. Oysa ki zaman ilerledikçe çocuklarda ve küçük bebeklerde de vaka bildirimleri yansımaya başladı. Dünyada 10, ülkemizde ise bir yeni doğan Covid-19 pozitif vaka bildirimi oldu. Yine İngiltere, Belçika gibi ülkelerden klinikleri ağır giden, kötüleşen, hatta yaşamını yitiren vakalar oldu. Yeni doğan bebekler ve özellikle zamanından önce doğmuş prematüre bebekler Covid-19’dan nasıl etkileniyor, aileler için de önemli bir soru bu. Covid-19 enfeksiyonunda da diğer enfeksiyonlardan çok da farklı bir bulgu yok aslında. Yani bebekte emmede azalma, hareketlerinde azalma, solunum sıklığında artış, bebeğin renginde morarma, bozulma, ateşin yükselmesi veya çok düşmesi, uyandıramama gibi genel enfeksiyon bulguları bunda da geçerli. Şimdiye kadarki vakalardan da böyle bildirimler yapılmış belirtiler açısından. O nedenle aileler bu bulgulardan bir veya birkaçını fark ederse mutlaka bir doktora danışmalı.”

EN RİSKLİ GRUP ZAMANINDAN ÖNCE DOĞANLAR

Prematüre bebeklerin yeni doğan normal bebeklere göre, yeni doğan bebeklerin ise daha büyük yaştaki bebeklere göre bağışıklık sistemleri açısından daha riskli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çekmez, “Bu yaştaki ve durumdaki bebeklerin bütün enfeksiyonlara karşı yatkınlıkları daha yüksektir. Prematüre bebeklerde ise ekstra şöyle bir sıkıntımız var: Anne karnından koruyucu antikorlar gebeliğin son 3 ayında bebeğe geçiyor. Ama prematüre bebekler erken doğdukları için bu süreç sekteye uğruyor. O yüzden de anneden antikorları, koruyucu hücreleri alamadan doğuyorlar. Genel olarak enfeksiyonlara yatkınlık daha da yüksek oluyor prematüre bebeklerde bu nedenle.  Anne sütü içeriği pek çok antikor açısından yoğundur. Doğumdan sonra anne sütü alan bebeklerde enfeksiyon oranları daha az bu nedenle” diye konuştu.

DOĞUŞTAN KALP HASTASI BEBEKLER DE EKSTRA KORUNMALI

Yeni doğan bebeğin kendi bağışıklık sistemi hücrelerinin kabaca üçüncü aydan sonra randımanlı olarak üretebilmeye başlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Ferhat Çekmez, sözlerini şöyle noktaladı:

“Ayrıca bir de doğuştan anomalisi olan bebekler var. Örneğin doğuştan kalp hastalığı, metabolik hastalıkları olan bebekler var. Bunlar da enfeksiyonlara yatkınlığı daha fazla olan bebekler. Tüm bu saydığımız gruptaki bebeklerin çok dikkatli bir şekilde evlerinde, gerekmedikçe hastaneye gitmeden, korunaklı halde izlenmesi gerekiyor. Anne karnından bebeğe koronavirüs  geçişi var mı, bu konu hala tam olarak netleşmedi, çalışmalar devam ediyor. Anne sütünden geçip geçmediği konusunda da henüz yeterli veri yok. Hastane şartları enfeksiyon açısından tehlikeli ama yeni doğan bebeklerin de ilk aylardaki doktor kontrolleri çok sık aralıklarla yapılması gerekiyor. Çünkü beslenme bozukluğu, kan şekeri düşüklüğü, sarılık gibi problemler çok sık görülüyor erken dönemde. Ama böyle bir ortamda anne babalar ve doktorların ezberleri biraz değişecek mecburen.

Doktorlar, çok gerekmedikçe kontrol sıklıklarını azaltmalı. Ancak enfeksiyona dair alarm bulgular varsa, ailelerin bebeği hiç beklemeden doktora götürmesi gerektiği yönünde bilgilendirilmesi gerekli. Bir de yoğun bakımda yatan bebeklerimiz var. Hem Sağlık Bakanlığı'nın uyarısı hem de hastanelerin genel olarak aldığı önlemler çerçevesinde yoğun bakım ziyaretleri kesinlikle yasaklandı. Anne ve babalar bebeklerini göremiyorlar veya çok minimalize edildi bu ziyaretler. Ailelerde psikolojik yönüyle huzursuzluk yarattı bu. Hekimler tarafından bu sürecin de çok iyi yönetilmesi gerekiyor. Sadece tıbbi yönü değil, bebeğin aile sürecinin de çok iyi yönetilmesi gerekiyor ki aileler bu dönemi çok travmatize geçirmesinler. Ailelerden de şunu istiyoruz, biraz sabırlı olsunlar. Hem aile için, hem bebek için, hem de sağlık çalışanları için çok zorlu bir süreç bu.”