'Yeni anayasayla başörtüsü sorununu çözeceğiz'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bütün bu konularla (başörtüsü) ilgili olarak özellikle milletvekili seçimlerinin sonrasını ben çok önemsiyorum. Yeni anayasayı çok önemsiyorum. Ve bu yeni anayasa ile birlikte aslında bu tür soru işaretlerinin netliğe kavuşacağı düşüncesindeyim ve biz halkımızla bütünleşmek suretiyle inşallah bu soruları netliğe kavuşturmanın da mücadelesini vereceğiz'' dedi.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda, Güney Kore ve Bangledeş yapacağı ziyaretleri öncesinde açıklamalarda bulundu.
Erdoğan 11-12 Kasım tarihlerinde yapılacak 5. Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Seul'e gideceğini, zirvenin ardından 13-14 Kasım tarihlerinde Bangladeş'e resmi bir iade-i ziyarette bulunacağını söyledi. Erdoğan, zirve ve ziyaret sırasında kendisine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı ve Bangladeş Karma Ekonomik Komisyonu Eşbaşkanı Mehmet Aydın, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Nükhet Hotar ile Samsun Milletvekili Suat Kılıç'ın refakat edeceğini bildirdi.
Açıklamasına ''Bu ziyaretimde, özellikle G-20 Seul Zirvesi'ne gelirken uluslararası ekonomide yaşanan gelişmeler, güçlü, sürdürülebilir, özellikle uluslararası finans krizinden sonraki süreçte, küresel dengeli büyümeyle, bu noktada alınması gereken önlemler değerlendirilecek'' diye başlayan Başbakan, dünya ekonomisinin genel durumu, uluslararası mali kuruluşlar reformu, bu noktada finansal düzenleyici reformlar, küresel finansal güvenlik ağları, kalkınma, iklim değişikliği, enerji ve yolsuzlukla mücadele gibi konuların da zirvenin gündeminde yer alacağını kaydetti.
Türkiye'nin 2001 yılında yaşanan ekonomik krizin ardından özellikle bankacılık alanında yürürlüğe konulan önlemler sayesinde küresel mali krizden en az etkilenen ülkelerden birisi olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bugün dünya üzerinde etkileri hala devam eden küresel ekonomik ve mali krizle, Türkiye olarak mücadele stratejimizi, orta vadeli 3 yıllık programlar şeklinde güncelliyoruz ve bunu da uygulamaya koyuyoruz. Belirlediğimiz bu milli hedeflerin G-20'nin öncelikleriyle de örtüşmesi ekonomik programımızın ve orta vadeli hedeflerimizin ne denli tutarlı olduğunun da en açık göstergesidir. Şu ana kadar bundan taviz vermedik, bundan sonra da taviz vermeyi asla düşünmüyoruz. Yükselen ekonomilerin G-20 zirveleriyle birlikte küresel karar alma süreçlerine daha etkin biçimde katılabilmeleri ve seslerini daha fazla duyurabilmeleri tabi ki olumlu bir gelişme. Türkiye de yükselen bir ekonomi olarak, gelişmekte olan bir ülke olarak G-20'yi güçlü bir şekilde desteklemekte ve çalışmalara aktif katkı sağlamaktadır. Nitekim kalkınma ve en az gelişmiş ülkeler konularının G-20 gündeminde yer almasında ülkemizin Güney Kore ile birlikte çok önemli bir rolü olmuştur. Bu çerçevede Güney Kore'ye, dönem başkanlığında kalkınma konularını ön plana çıkarmayı kabul etmesi nedeniyle özellikle teşekkür ediyorum. G-20 ülkelerinin küresel krizin üstesinden gelinmesi, küresel büyüme ve kalkınmanın gerçekleştirilmesi için birlikte çalışmayı bundan sonra da sürdürmeleri gerektiğine inanıyoruz.''
Bangladeş ziyareti
Başbakan Erdoğan, Bangladeş'i yapacağı ziyaret kapsamında Bangladeş Cumhurbaşkanı Muhammed Zillur Rahman, Başbakan Şeyh Hasina, Dışişleri Bakanı Dipu Moni ve anamuhalefet partisi lideri ve eski Başbakan Halide Ziya ile de görüşeceğini söyledi. Erdoğan, ayrıca, Bangladeş Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu ev sahipliğinde düzenlenecek öğle yemeğinde iş dünyası temsilcileriyle de biraraya geleceğini söyledi. Erdoğan, ''Tarihi ve kültürel bağlara ve sorunsuz ilişkilere sahip olduğumuz dost ve kardeş Bangladeş ile ilişkilerimizin daha da gelişmesi arzumuzdur. Güney Kore ve Bangladeş'teki temaslarımda ikili ilişkilerin mevcut durumunu gözden geçirerek başta ekonomik ve ticari ilişkiler olmak üzere her alanda işbirliğimizin artması temennimizdir. Bu vesileyle bazı bölgesel ve uluslararası konuları da ele alacağız'' diye konuştu.
'Başörtüsü sorunu netliğe kavuşacak'
Bir gazetecinin, ''Siz yükseköğretimdeki başörtüsü sorunu ile ilgili adımı ve seçim sonrası yapılacak Anayasa değişikliklerini işaret etmiştiniz ama tartışma özellikle ilkokul boyutu çerçevesinde devam ediyor. Geçen gün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün bir açıklaması oldu. İlkokula türbanla girenlerle ilgili bunun doğru olmadığını söyledi. İlkokuldaki bir öğrencinin buna karar veremeyeceğini söyledi. Cumhurbaşkanı da bunu destekler açıklamalar yaptı. Milli Eğitim Bakanı da mevzuatta böyle bir düzenlemenin olmadığına dikkat çekmişti. Sizin bu konudaki görüşünüzü merak ediyorum?'' şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi: ''Bütün bu konularla ilgili olarak özellikle milletvekili seçimlerinin sonrasını ben çok önemsiyorum. Yeni anayasayı çok önemsiyorum. Ve bu yeni anayasa ile birlikte aslında bu tür soru işaretlerinin netliğe kavuşacağı düşüncesindeyim ve biz halkımızla bütünleşmek suretiyle inşallah bu soruları netliğe kavuşturmanın da mücadelesini vereceğiz. Ben Özgürlüklerin tanımı noktasında bireysel açıklama yapma noktasın da değilim. Çünkü, özgürlüklere olan inancım çok farklı. Bunu da karar mercinde olan özellikle yargı kesimiyle paylaşmanın ne kadar zor olduğunu geçmişte de maalesef gördük. Onun için bu süreç inanıyorum ki milletvekili seçimlerinden sonra... Çünkü, ben bu konuda daha önce konuşmayacağımı söyledim. Yeni anayasayı hazırlayacağız ve Meclis'te isteriz ki en geniş manada mutabakatla bunu çıkaralım. En geniş mutabakatla da bunu çıkardığımız takdirde artık zaten bu tür açıklamalarda da yer kalmayacaktır.''
''Borçların yeniden yapılandırılmasın konusundaki çalışmalar ne aşamada?'' sorusunda da Erdoğan, ''Hedefimiz arife günü en geç bunu açıklamak, yeniden yapılandırma ile ilgili olarak. KKDF ile ilgili konu ise bildiğiniz gibi o yüzde 15 idi bunu 15'den 10'a indirmiştik. Tabii bu faizdeki yeni gelişmeler sebebiyle de bunu tekrar 10'dan 15'e çıkardık. Aslında bu son gelişmeler noktasındaki mali disiplin ve mevcut dünyadaki finansal krizi de değerlendirmeye almak suretiyle attığımız bir adımdır ama şartlar daha farklı, olumlu bir şekilde gelişmesi halinde bunu yeniden ele almamız da mümkündür'' yanıtını verdi.
AB İlerleme Raporu
Bir gazetecinin, AB İlerleme Raporu'nda bazı noktalarda eleştiriler getirildiğini hatırlatılarak, ''Basın özgürlüğü, dini özgürlükler, yargılama süreçleri ve demokratik açılım konusunda somut adım atılmadığı şeklinde... Eleştirilen adımlar noktasında kısa, orta ve uzun vade bir adım atmayı planlıyor musunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi: ''Öncelikle basın özgürlüğüyle ilgili somut adımlar atılmadığını ifade ettiniz. Tabii bu somut adımlar nedir sorusunu sormak benim hakkımdır. Hükümet olarak, biz atılması gereken bütün adımları basın özgürlüğü noktasında göreve daha ilk geldiğimizde yaptığımız basın şurası ile en güzel şekilde ortaya koyduk ve bu basın şurasında alınan kararlara da iktidarımız sadık kalmıştır. Şu andaki süreç Hükümetimizle alakalı bir süreç değil, tamamen yargıyla alakalı bir süreçtir. Burada basın özgürlüğü dediğimiz olay sınırsız mıdır? Onun da bir sınırı var. Eğer basın mensupları bu sınırı çiğniyorsa, bu konuda da yargı devreye girmektedir. Buna rağmen benim en son İstanbul'da basın dünyasının yöneticileriyle yaptığımız toplantıda kendilerine şunu yine söyledim: 'Sizler hazırlıkları yapın ve bu konularla ilgili olarak Başbakan Yardımcım Bülent Bey de yanımdaydı ve Bülent Bey'le bir araya gelmek suretiyle... Bu bir şura şeklinde mi olur, gelecek teklifler üzerinde çalışmayla mı olur bu çalışmalar üzerinde durabiliriz atılacak adımlar nelerse bu adımları yine atılabilir.' Ama şunu söyleyeyim ki hiç bir zaman bu özgürlükler, sınırsız olmayacaktır. Yine yargıyla bu işin boyutu her zaman için olacaktır. Onun için de tabii ki basın mensupları içerisinde, köşe yazarları içerisinde bu süreci de iyi değerlendirmesi gereken arkadaşlarımızın olması gerekir diye düşünüyorum. Bizim için de çünkü, herhangi bir sınırsız davranış şekli söz konusu değil. Bize de nelerin uygulandığı ortadadır. Yani eğer dokunulmazlık deniliyorsa, siyasetçinin öyle sınırsız bir dokunulmazlığı yok. Sadece görev yaptığı süre içerisindedir. Görevi bittiği andan itibaren onun da dokunulmazlığı ortadan kalkar ve hemen Demoklesin kılıcı sallanmaya başlar. Bunu biliyorsunuz.''
Tabelalar
Erdoğan, ''Demokratik açılımla ilgili olarak yine atılan adımlardan biriydi Kürtçe tabelalar. Diyarbakır Valiliği, Kürtçe tabelaları asılmasıyla ilgili kararı iptal etti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna da Erdoğan, ''Bu konuyla ilgili olarak da yargı tabelalar konusunda bu tür bir karar vermişse, onu her halde bizim değerlendirecek halimiz yok. Yargı böyle bir karar vermiştir, adımını atmıştır. Fakat bir şeyin üzerinde durmakta fayda var diye düşünüyorum; acaba bu ülkenin sorunları, yani bu mudur? Buralarda mıdır? Buraya kadar bu sorunlar inmiş midir? Eğer buraya kadar bu sorular inmişse biz bu işi bitirdik demektir'' yanıtını verdi.
Başka bir gazetecinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dansöz kıyafeti içinde gösteren bir karikatürü hatırlatarak ''Sizce bu sınır çerçevesi içerisinde miydi? Bunu değerlendirebilir misiniz?'' sorusu üzerine ise Erdoğan, bunu kendisinin değerlendirmeyeceğini, karikatüristlere sorulması gerektiğini söyledi. Erdoğan, ''Tayyip Erdoğan'ı kediye benzettikleri zaman bir şey söylemediniz. Köpeğe benzettikleri zaman bir şey söylemediniz. Hepsini sevimli hayvan yaptınız. O zaman hep savunuyordunuz. 'Karikatüristler bunları yapar' diyordunuz. Bilemiyorum, bunu bizzat karikatüristlerin kendisine sorarsanız herhalde çok daha isabetli olur. Çünkü, ben karikatüristlerin özgürlük sınırının ne olduğunu öğrenemedim. Sizler bu dünyanın içerisindesiniz, sizler çok daha iyi bilirsiniz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Hantepe baskınıyla ilgili dün bir albaya ait olduğu iddia edilen yeni bir ses kaydının ortaya çıktığının hatırlatılarak bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine, konunun takibinin yapıldığını söyledi.
Ağca'nın TRT'de programa katılması
Bir gazetecinin, dün TRT'deki bir programa Gazeteci Abdi İpekçi suikastı ve Papa'ya suikast girişiminin faili Mehmet Ali Ağca'nın katılmasını nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine Erdoğan, ''Değerli arkadaşlar, yani bunu, özel kanal-devlet kanalı diye niye ayırıyorsunuz? Bak demin siz basın özgürlüğünden bahsediyordunuz. Yani devletin kanalı, devletçilik... Yani hala siz, devletçiliği savunuyor musunuz? Devletçilik bizde artık çok gerilerde kaldı. Bu konuda özgürlükler artık öne çıktı. Rahat hareket edeceğiz. Bu kanallarda da bu tür şeyler rahatlıkla konuşulabilecek, tartışılabilecek, müzakere edilebilecek ve en iyi en güzeli çok daha açık, net olarak görme imkanını bulacağız'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Radikal Gazetesi muhabirinin Türkiye'de barış ortamının tesis edilmesi amacıyla Radikal gazetesinin ''Savaşma Konuş'' kampanyasıyla ilgili görüşünün sorulması üzerine de ''Savaşma Konuş'' ifadesini pek anlamadığını belirterek, ''Savaşan yok ki, konuşuyoruz ne güzel. Radikal da konuşuyor, yazıyor değil mi? Onun için biraz o başlığı yanlış attılar diye düşünüyorum'' dedi.
İran ve '5 artı 1' arasındaki müzakereler
İran ile nükleer konusundaki müzakerelerin tarihine ilişkin bir soru üzerine de Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Tarih itibarıyla ben şu ifadeyi kullandım: Dedim ki, 'Gazeteler televizyonlar bu 15'ini (15 Kasım) kullanıyor. Ben de oralardan duydum. Bize ulaşmış net bir şey yok' dedim. Fakat ondan sonra 'Başbakan çelişkiye düşüyor' gibi ifadeler çıktı. Bakın, bu başbakan size bir şey söylüyorsa orada bir oturun düşünün. Yok böyle bir şey. Ve şu anda İran'ın iki tarih teklifi vardır. 23 Kasım ve 5 Aralık'tır. Ve teklifi de İstanbul'dur. Ama muhataplar bunu kabul edecekler mi etmeyecekler mi? Şu anda bunu bilemem. Onun için bu, kendilerine (5 artı 1) teklif olarak gönderilmiştir. İran tarafı da cevabını bekliyor. Biz, takipçisiyiz. Belki G-20'de de Sayın Obama ile yapacağımız görüşmede filan gündemimize de gelebilir ama tablonun bu olduğunu sizlere söyleyeyim. Süreç, takvim şu anda böyle gözüküyor. Ama, bu daha sonra da değişebilir. Farklı bir durum ortaya çıkabilir.''
-SÖZLEŞMELİ ER MODELİ-
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ''sözleşmeli er modeli ne zaman yürürlüğe girecek? Bununla birlikte sizin verdiğiniz ikinci çalışma talimatı ne zaman netleşecek? Bedelli konusu da bunun içinde olacak mı?'' sorusu üzerine sözleşmeli er modeli konusundaki çalışmanın devam ettiğini söyledi. Hazırlıkların kendilerine geldiğini bildiren Başbakan Erdoğan, ''Bunun üzerinde bizim de bir çalışmamız var. Yani gazetelere sızan, Bakanımızın (Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül) yaptığı açıklamalar filan bunlar, şu anda bu görüşmelerin içerisinde yer alan konulardır, doğrudur. Yani bu çerçevede iş, şu anda ilerliyor. Ama bedelli kesinlikle şu anda gündemde yoktur. Bunun bilinmesini isterim'' dedi.
Bedelli askerlikle, dövizli askerliğin toplumda karıştırıldığını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Dövizli askerlik başka bir konu, bedelli askerlik başka bir konu'' diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dövizli askerlik yurt dışında mesaisi olan belli bir süre ki 3 yıldır, hatta gün olarak da belirlenen bir süreçtir. Ve orada bütün sigortalı bir eleman olarak çalışmış olduğunu ispat etmesi gerekiyor. Ondan sonra da belirlenen döviz miktarı neyse o döviz miktarını ödemek suretiyle gelip burada dövizli askerliği 21 gün olarak yapıyor. Olay budur. Bedelli ise yurt içine yönelik bir olay fakat şu anda gündemde kesinlikle böyle bir şey yok. Bunu bilmenizi isterim.''
Obama ile görüşmenin başlıkları
Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile Güney Kore'nin başkenti Seul'deki G-20 Zirvesi sırasında gerçekleşecek olası görüşmesinde hangi konuların gündeme geleceğinin sorulması üzerine de, Obama ile olan görüşmesinin günü ve saatinin şu anda belli olmadığını söyledi. Görüşmede bölge ile ilgili konuların ele alınacağını kaydeden Erdoğan, ''Tüm bunları görüşme fırsatı bulacağız. Önümüzde NATO'nun malum bir Lizbon zirvesi var. Bu konuyla da ilgili görüşmelerimiz olacak'' dedi.
Erdoğan, bir muhabirin ilkokulda başörtüsü tartışması ile ilgili ''Özgürlüklere inancım çok farklıdır'' sözünü açmasını istemesi üzerine ise ''Bu konuyla ilgili geçmişte verdiğim birçok cevaplar var. Ben bu konunun üzerinde fazla durmuyorum. Sizlerin de çok daha fazla durmasını istemiyorum. Toplumu bu konular artık rahatsız ediyor. Enerjimizi çok farklı yerlerde harcıyoruz diye düşünüyorum. Düşüncemi, kanaatimi bu konuda her zaman söyledim. Ben zaten söylemiyorum, yaşıyorum. Yaşadığıma göre de zaten daha fazla da bunu anlatmaya gerek yok'' dedi.