Yazar Uzuner, Murcia'da

İspanya'nın güneyindeki Murcia kentinde 23 Ekim-1 Kasım arasında düzenlenen 24. bölgesel kitap fuarına konuk yazar olarak katılan Buket Uzuner, gösterilen ilgiden çok memnun kaldığını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

İspanyolcaya çevirilen "Kumral Ada Mavi Tuna" adlı kitabı, 28 Ekimden itibaren İspanya'daki kitapçılarda satışa sunulan Uzuner, İspanyolların kendisine "sanki bir yerel yazarmış gibi yakınlık gösterdiğini" ve "beklediğinden fazla ilgi gördüğünü" ifade etti.

Uzuner, yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin, yüz binlerce avro harcasanız yapamayacağınız reklamını sanatla yapabiliyorsunuz. Teknoloji üretemiyoruz, dünyaya bilim insanları ya da ressamlar da armağan edememişiz. Ama şu anda yapabileceklerimizin en iyisini yapmalıyız. Olabildiğince çok, güncel ve klasik yazarlarımızı tanıtıp, bizlerin de insani yanını öne çıkartmalıyız" dedi.

Buket Uzuner, Türk yazarların son yıllarda uluslararası boyutta daha fazla ön plana çıkmasında, Orhan Pamuk'un Nobel ödülü almasının ne kadar etkisi olduğuyla ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
"Nobel, Türk diliyle ilgili çok önemli bir aşama oldu. Yani Türk dili batıda rüştünü ispat etti. Biz, Türkiye'de yaşayan insanlar, Türkçe diliyle yüksek edebiyat ve felsefe yapıldığını biliyorduk şimdi batı bunu öğrendi. Bizim için bir şey değişmedi, dilimiz zaten metafor zengini, çok güzel bir dil, yazar için çok kullanışlı. Ama geçmişte gittiğiniz bazı edebiyat toplantılarında (Çin veya Arap alfabesiyle mi yazıyorsunuz) şeklinde yöneltilen soruları Nobel sayesinde aştık."

Uzuner, "Türk edebiyatı bizden öncekilerin bize kazandırdıklarıyla 3-4 kuşaktır ciddi ürünler veriyor. Yaşar Kemal ve Gülten Akın bence mutlaka Nobel almalıydı. Onlar olmasaydı biz eksik olurduk. Edebiyat öyle bir şey. Usta çırak ilişkisi olmadan asla gitmez. Bunu belki bir Amerikalı anlamaz ama İspanyollar çok iyi anlar" diye konuştu.


"Pergel gibiyim, sivri ayağım hep Türkiye'de dünyayı kalemle dolaşıyorum"

Geçmişte, öğrencilik dönemlerinden bu yana sürekli seyahat eden ve bunları kitaplarına da yansıtan Uzuner, "Pergel gibiyim, sivri ayağım hep Türkiye'de dünyayı kalemle dolaşıyorum" derken, "Seyahat ve yazmanın, kendisi için ekmek ve su gibi bir yaşam kaynağı olduğunu" vurguladı. "Bir edebiyatçının konu sıkıntısı çektiğini duyduğum anda ondan soğurum" diyen yazar, "Bir edebiyatçının trendleri takip etmek değil yaratmak zorunda olduğunu" kaydetti.

Kadın okuyucusunun daha fazla olduğu yorumlarına karşı çıkan Uzuner, şunları söyledi:
"Çok rahat söyleyebilirim ki, Türkiye'de en fazla erkeğin okuduğu kadın yazarlardan biriyim. Bunu maillerimden, imza günlerinden, gelen postalardan biliyorum. Kitaplarımı kadın okurlar daha fazla okuyor deniliyor ama aynı kadınlar Orhan Pamuk'u, Ahmet Altan'ı da okuyor.

Zaten Türkiye'de 300 bin kişi okuyor. 301 bin kişi değil emin olun. Kitaplarımız 300 bin kişi arasında dolaşıyor. Ama nereden geldiğimizi hiç unutmamalıyız. 1915'te yüzde 7 okuma yazma oranı olan bir ülkenin çocuklarıyız."

Türkiye'de roman yazarlığının en fazla 125 yıllık geçmişi olduğunu ifade eden Uzuner, "Bizde roman türü çok yeni olduğu için insanlar okuduğu şeyin gerçek olduğunu sanıyor. Biz henüz roman okumayı çok iyi bilmiyoruz. Edebiyat eleştirmenlerinin bile bu yanılgıya düştüğünü çok acı deneyimlerle öğrendim. Ama geçen 20 yıl içerisinde okur profilinin de olumlu değiştiğini düşünüyorum" dedi.

"Biz kimiz" projesi

Öte yandan gerek öğrencilik yıllarında gerekse yazar olarak batıya gittiğinde kendisine hep "Orta Doğulu, Müslüman ve kadın" gözüyle bakıldığını anlatan Uzuner, "Bu yakıştırma bana çok negatif gelmiştir. Ama ben tokat yiyince küsen biri değilim. Bizim kim olduğumuzu ilk olarak çok iyi bilmemiz, ondan sonra da anlatmamız gerekiyor. Evet biz Orta Doğuluyuz ama aynı zamanda Balkanız, Kafkaslıyız, Avrupalıyız, Asyalıyız, Akdenizliyiz. Biz bunu kabul etmezsek batılı nasıl anlasın" diye konuştu.

Kafasında, "Biz kimiz" adlı, kendisine heyecan veren bir proje olduğundan da bahseden Uzuner, bir grup Türk sanatçı ve aydınla, "tek tip olmaya karşı mücadele veren", tamamen kültürel amaçlı bir akım yaratmak istediğini söyledi.