'Yaşamayı arzuladığım gibi yazıyorum'

Jehan Barbur’un yeni albümünün ismi “Sizler hiç yokken”. Umutlu, dozunda buruk bir Eylül albümü bu. Eylül gibi biraz karışık ve tuhaf belki. Barbur’un tarifiyle “insan olmanın her ağırlığı...” Çünkü o yaşamayı arzuladığı gibi yazıyor “zaten yazdıklarım gibi olsam, üretmek için sancımam, arzulamam” diyor.

cumhuriyet.com.tr

Jehan Barbur'un yeni albümünün ismi “Sizler hiç yokken”. Umutlu, dozunda buruk bir Eylül albümü bu. Eylül gibi karışık, tuhaf bir albüm belki de. Neşe de var, aşk da hüzün de. Barbur'un tarifiyle “insan olmanın her ağırlığı...” Çünkü o yaşamayı arzuladığı gibi yazıyor “zaten yazdıklarım gibi olsam, üretmek için sancımam, arzulamam” diyor.

Jehan Barbur yazıyor, besteliyor, söylüyor. Yalnızlaşmayalım istiyor, çünkü biliyor yeterince yalnız ve benciliz. Yaşadığımız, ortak yerinden tuttuğumuzu düşündüklerimizi şarkılarına taşıyor. O yüzden onu dinleyenin ondan uzaklaşması da pek mümkün değil. Yeni albümü “Sizler hiç yokken”de de dinleyici misafir değil. İşin içinde. İşte anlattıkları...

- “Sizler hiç yokken” Eylül'de geldi. Sözler ve müzik açısından baktığımız bir Eylül albümü mü bu? Bana sorarsanız sizin tüm şarkılarınız umutlu ve buruk bir eylül akşamı...
Eylül tuhaf ve karışık duyguların yaşandığı, yaza veda edildiği, kışa ve az da içe kapanmaya başlanıldığı bir aysa evet belki de eylül albümü. Ama dediğiniz gibi burukluk olsa da her daim umuda tutunduğum, söylerken de dinlerken de umutlanmak için yazdığım şarkılar. Neşe de var, aşk da, umut da, hüzün de. Yani insan olmanın her ağırlığı…


-Bu albümün de prodüktörlüğünü yaptınız. “Yüzde yüz Jehan” diyebilir miyiz “Sizler hiç yokken” için. Nasıl bir yaratım süreci yaşadınız?
Bugüne kadar dört albümümün de prodüktörlüğünü yaptım. Hepsinde ben varım ama asla yüzde yüz yokum, olamam. Onca güzel, onca değerli müzisyenin sesi, emeği, fikri, katkısı var. Hiçbirinde yüzde yüz ben olamam. Ama fikir başlangıcı, oluşum süreci ve son halleri benim. İçleriyse başkalarıyla dolu, öyle de olmalı. Yaratım süreçleri benim için bir uyku, uykuda görülen en derin rüya gibi. Uyandığımda hatırlamakta zorlandığım. Tamamen yarattığım şey oluyorum, gündelikten kopuyorum. Soyunuyorum, sadece tek bir şeye her şeyimle odaklanıyorum. Bitirdiğimdeyse inanın hiçbir şey hatırlamıyorum.


-Müziğe dümeni kırdıktan sonra çok hızlı açıldınız derinlere. Şimdi kıyıya baktığınızda neler görüyorsunuz?
Erken yorulduğumu görüyorum, yaşadığım yere küsüyorum, üzülüyorum sonra dinleyicimle buluştuğum günlerde umutlanıyorum yeniden ve yüzmeye devam ediyorum. Yüzüp devam etmekten başka bir seçeneğim, dinleyicime sarılmaktan başka yolum yok. Artık kıyıya bakmıyorum. Oradan açılmam çok sancılı olmuştu ama sancı geçmiyor. Sadece hatırımda kıyıyla yüzüyorum. Onu unutursam ben olmaktan çıkarım. O nedenle, hatırlamak için dönüp bakmaya ihtiyaç duymuyorum. Kıyın yoksa derinin anlamsız olur.


-Müziğinizi dinledikten sonra bırakmak zor, çünkü her gün yeni bir şey anlatıyor  gibi şarkılarınız. Nedir bu işin sırrı?
Öyle mi düşünüyorsunuz gerçekten, ne mutlu bana. Bilmiyorum ki! Yani bir sır var da onu açıklamıyor değilim. Bilinçli yapılmaz ki böyle şeyler. Yani satsın diye yollar aramıyorum ya da dinlensin diye. Şarkı yap, denize at. Biri bulur, birine dokunur bir gün diyorum. Bugün ya da çok sonra… Şunu söyleyebilirim belki. Ben sadece bildiklerimi, bu hayattan doğru ya da yanlış algıladıklarımı anlatıyorum. Yaşadığımız, ortak yerinden tutunduğumuzu düşündüğüm hayatı… Yalnızlaşmayalım diye. Çünkü zaten yeterince yalnız ve benciliz.  


-Melankoliniz huzurlu, umut verici. Ve her zaman ayağa kalkıp gitme, harekete geçmek için tahrik ediyor. Peki, şarkılarınızdaki gibi mi yaşıyorsunuz?
Yaşamayı arzuladığım gibi yazıyorum desem daha doğru olur. Yazdıklarım gibi olsam, üretmek için sancımam, arzulamam. Tutkularımı, hasretlerimi, dileklerimi, olmayı düşlediklerimi anlatıyorum. Yahut geçmişte olanları anladığım gibi yazıyorum. Ama dediğiniz gibi umutla, her daim umutla.


-Kırılgan bir ifadeniz var ama güçlü olduğunuz da ortada?
Ne diyeyim, teşekkür ederim. Özel hayatımda, yani ikili ilişkilerde fazlasıyla kırılganım doğrudur. Ama onun dışında denilene göre fazla sert, ukala, dediğim dedik, inatçı pek de yumuşak başlı biri değilim. Savunma mekanizması olsa gerek. Kırılmaktan korkup, küçücük boyumla kafa tutuyorum, artık neye kafa tutuyorsam. Öfkelerim yüklü, kavga ediyorum etrafımla ki bu hiç hoş değil.


- “Sizler hiç yokken”de benim şarkım sanırım “Ellerimde Kelimeler”. Dışarıdan bakmayı deneseniz, ilk hangisi kanınıza girerdi bu albümden?
CAN… onun bendeki yeri başka. Ama bir dinleyici gibi dinlesem evet benim de şarkım Ellerimde Kelimeler, bir de Naz Barı


-Müzik dışında da yazıyorsunuz.
2013 Kasımda Alfa Yayınlarından ilk kitabım “Çatıdaki Çimenler, Sen’e Yazılar” çıktı. Hatta ikinci baskısı da tükendi. Benim için umut verici. Şimdi ikinci kitabım için çalışıyorum. Ayrıca sevgili Enver Aysever’in Aykırı Akademi sayfasına bir yıldır yazılar yazıyorum. Beş aydır OTDERGİ’de “Fotoğraflara yaslanmış yazılar” adlı köşeme şiir bırakıyorum. Bir yıl boyunca da matbu olarak basılan Kültür Mafyası dergisine öykü ve şiirler yazmıştım. Toplama şiir ve öykü kitaplarına da yazıyorum benden istendiğinde. İkinci kitabım için biraz daha zaman ihtiyacım var, zorlu bir kitap, diğerlerinden tamamıyla farklı. Umarım bunca yoğunluğun içinde altından kalkabilirim. Bakalım.


-Sonbahar ağır ama emin adımlarla geliyor. Neler var önümüzde?
Konserler, söyleşiler, turneler, yollar… 25 Eylül’de Garaj İstanbul’da yeni albümümün lansman konseri olacak. Sonrasında da Türkiye’deki diğer illere gitmeye devam edeceğiz her yıl olduğu gibi. Seyircimizle buluşacağız. İlk defa kendim dışında birine bir albüm yapma şansım oldu. Onun çalışmalarını henüz tamamladım. Değerli bir isim, değerli bir ses. Sevgili Fırat Tanış’ın albümü önümüzdeki ay Ada Müzik’ten çıkacak. Onun da heyecanı var. Umarım hak ettiği yeri bulur. Konser takvimim belli oldukça web sayfamda güncellemeleri yapılıyor. Dinlemeye gelmek isteyenler www.jehanbarbur.com sayfasından bizleri takip edebilirler.