Yaşama odaklanın

Psikolog Feride Güneri kanserle nasıl savaştığını anlattı. ‘Tanı konulduğunda çok korktum’ diyen Güneri hastalara yol göstermek için bir blog hazırlığında.

SİBEL BAHÇETEPE

Mor Çatı’nın kurucularından olan Psikolog Feride Güneri, 2014’te metastatik (yayılmış) meme kanseri tanısı kondu. Güneri’nin ilk tanısında omuriliğinde tek bir noktada olan kanser karaciğerine de sıçradı. Tanı konduğundan bu yana 8 ameliyat olan ve birçok kez kemoterapi gören Güneri “Hayatta herkese bir şeyler olabiliyor. ‘Ölmeye değil, bu hastalıkla yaşamaya odaklanmalıyım’ diye düşündüm. Bu konuda kitaplar okudum, hastalar bulmaya çalıştım. Metastatik meme kanseriyle ilgili insanları bilgilendirmek istiyorum. Bunun için toplantılara katılıyorum. İlk Türkçe metastatik meme kanseri blokunu oluşturuyorum. Amacım benim gibi ‘Ne zaman öleceğim?’ sorusuyla şaşkın bir şekilde kalan kişilere yol göstermek” diyor.

Tedavisi devam eden Güneri, kemoterapiye giderken renkli giyinmeye ve makyaj yapmaya dikkat ettiğini de söylüyor.

Biri 21, diğeri 17 yaşında olmak üzere iki kız annesi 27 yıllık psikolog Güneri, bir süredir Anadolu Sağlık Merkezi’nde tedavi görüyor. Güneri, hastalığı ve yaşadıklarını şöyle dile getiriyor:

‘Kontrollerimi ihmal etmiyorum’

“Tanı konar konmaz metastatik olduğunu öğrendim çünkü göğsümde epeyce büyük bir kitle vardı. Kitleyi hissetmiştim ancak ihmal ettim, 6-7 ay hastaneye gitmeyi geciktirdim. Doktora gittiğimde de aslında kanser olduğumu bilerek gitmiştim. Tanı konulduğunda 47 yaşındaydım. Bu tanıyı bekliyordum. Bu nedenle bir gün öncesinde bir psikiyatrist arkadaşımı aradım ve antidepresan desteği istedim. Yapılan incelemelerin ardından metastatik meme kanseri olduğumu öğrendim. Şu an itibarıyla kanser uykuda ancak karaciğerimdekiler aktif. Bunun için kemoterapi ve radyofrekans ablasyonu gördüm. Şu an da hormon tedavisi görüyorum. Kontrollerimi ihmal etmiyorum.”

Tanı konulduğunda büyük bir korku hissettiğini anlatan Güneri, “Metastatik meme kanseri hakkında daha az bilgiye sahiptim. Hemen ‘Nasıl öleceğim?’, ‘Ne zaman öleceğim?’ sorularına takıldım. Sonra ise ‘Ölmeye değil, bu hastalıkla yaşamaya odaklanmalıyım’ diye düşündüm” diyerek yaşadıklarını dile getiriyor. Hastalığını çocukları ile açık açık konuştuğunu söyleyen Güneri “Dürüst olacağıma söz verdim. Çünkü ‘Kötü bir şey olur, annem bizden saklar’ korkusunu yaşamalarını istemedim” diyerek şöyle devam ediyor:

“Kendimi şanslı bir metastatik meme kanseri hastası olarak görüyorum, çünkü doktorlarımın da sayesinde hayatımı olumsuz etkileyen bir şey yaşamadım. Kemoterapi seanslarını eğlenceli bir hale getirmeye çalışıyorum. Özellikle kemoterapiye giderken renkli giyinmeye ve makyaj yapmaya çok dikkat ediyorum. Sevdiğim bir arkadaşımı davet ediyorum, odaya kahve söylüyoruz, sohbet ediyoruz.  Her şey gelip geçici. Kanser hastasına ‘Senin yanındayım’ demek gerçekten çok değerli bir söylem.”


ÖFKELİ DEĞİLİM:
“Eşim de inanılmaz destek oluyor. Kansere de öfkeli değilim. Kendi vücudumun beni yok etmek isteyeceğini hiç düşünmüyordum. Kanseri ‘yolunu şaşırmış bir hücre grubu’ olarak görüyorum.”

DAHA ÇOK DİNLEYELİM

Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal ise şunları söylüyor: ‘’Doktor olarak masanın öte yanından tıp eğitimi sırasında öğrendiklerimizi hastamıza en yüksek yararı sağlayacak şekilde uygulama arayışı içindeyken, hastalığın hastalarımızdaki sürecine ve yansımalarına yeterince dikkat etmeyebiliyoruz. Hastalarımıza daha çok yardımcı olabilmemiz için onların hissettiklerini daha çok dinlemeli, anlamaya çalışmalı ve tutumumuzu ona göre şekillendirmeliyiz kanaatindeyim...’’