Yasaklarla uğraşmak

Vicdan, suçluluk, güven, hesaplaşma, insanlık, ödün verme temalarını işleyen Escobar: Kayıp Cennet’te Benicio Del Toro yine sıradışı bir yorumla karşımızda.

Aslı Selçuk/Cumhuriyet

Bu haftanın önemli filmleri Taksi Tahran ile Escobar: Kayıp Cennet. 2010’da İran hükümetince film çekmesi ve ülkeden ayrılması yasaklanan Cafer Panahi, 5 yıldır 3 uzun metraj yaptı, kaçak olarak uluslararası festivallere katıldı. Berlin’de Altın Ayı ödülünü alan son çalışması Taksi Tahran (2015) günümüz İran’ından insan manzaralarını aktarıyor. Sürücü koltuğunda Panahi’nin oturduğu taksi dolaşırken değişen yolcular İran’ın insan çeşitliliğini yansıtıyorlar. Kurguyla gerçek arasında gezinen yapım bir anlamda İran’ın radyografisini, aynı zamanda da sinemacının yarı otobiyografisini yansıtıyor.

İlk filmi Beyaz Balon’dan (1995) beri yeni gerçekçi anlatımı yeğleyen Panahi, din, inanç, eğitim, adalet, kadın hakları gibi bir çok önemli konuya değiniyor.

Taksiye binen yeğeniyse bakış açısı olmayan, tedirgin etmeyecek, dağıtımı sorunsuz bir film çekme yollarını arıyor. Panahi, Nuri Bilge Ceylan, Woody Allen filmleri uzmanı kaçak Dvd satıcısıyla değiş tokuş yapıyor. Soyut mizah içeren Taksi Tahran, bir yap–boz tadında çağdaş İran toplumunun ödünsüz portresini yetkin bir bakışla çiziyor.

Hollywood, Pablo Escobar mitiyle 2007’den beri caymadan ilgileniyor. HBO kanalında yayımlanan, Hollywood adetleriyle dalga geçen Entourage dizisinin 4. bölümünde Escobar karikatürize edildi. Oliver Stone’la Joe Carnahan, Escobar’ı sinemaya uyarlayacaklardı, iki projede gerçekleşmedi.

Sonunda Fransız yapımcı Dimitri Rassam (Gibraltar, Mauvaise Fille) projeye girişti. Andrea Di Stefano’nun yazıp yönettiği Escobar: Kayıp Cennet, efsaneyi gerçekle kurguyu karıştırarak betimliyor.

Temmuz 1991’de Kanadalı idealist sörfçü Nick (Josh Hutcherson) Medellin’de kamp yaparken Escobar’ın yeğeni Maria’yla (Claudia Traisac) tanışır. İki genç birbirlerine aşık olurlar. Escobar’la (Benicio Del Toro) Faust benzeri ölümcül bir anlaşma yapan Nick gitgide masumiyetini yitirir, sonunda da Escobar’ın acımasız yüzünü görür. Dramatik gerilim, uyuşturucu baronunun iş adamlığıyla aile reisliği arasındaki temel ikilemini irdeler. Bu, gitgide karanlığa gömülen bir ailenin öyküsüdür.

“Escobar tutarsızdı, sürekli karar değiştirirdi. Bir numaralı fidyeci olmak için ülkedeki tüm fidyecileri öldürdü. Sağcıyken solculuğa heveslendi. ABD’ine hayrandı. Bir haftada yüzlerce insanı öldürdü” diyor Di Stefano. Escobar miti Kolombiya’da hala sürmekte. Pablo Escobar–Kötülüğün Patronu adlı TV dizisi Güney Amerika’da izleyici rekoru kırdı. Medellin’deki bazı evlerde portresi İsa’nın yanında asılı duruyor. Vicdan, suçluluk, güven, hesaplaşma, insanlık, ödün verme temalarını işleyen Escobar: Kayıp Cennet’te Benicio Del Toro yine sıradışı bir yorumla karşımızda.