Yasak gelenek oldu
İnternet sansürüne dünyadan eleştiri yağdı. Abdullah Gül'e 'veto et' çağrısı yapıldı.
Cumhuriyet/Dış Haberler ServisiTBMM’den geçen tartışmalı internet yasası AB ve ABD’nin ardından, uluslararası örgütler tarafından da eleştiri yağmuruna tutulurken dış basında sert yorumlar eşliğinde ele alındı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Türkiye’de internete getirilen yasakların, ifade özgürlüğü konusunda uluslararası standartlara uymadığını söyledi. Psaki, yeni düzenlemeyle ilgili soruya, “Bu yasalar, henüz kabul edilmemiş olan geniş kapsamlı yasaların bir parçası. Biz elbette Türkiye’nin internet kullanımına kısıtlama ve yasaklar getiren mevzuat durumunu izliyoruz. ABD olarak dünya genelinde ifade özgürlüğünü güçlü biçimde savunuyoruz ve savunmayı da sürdüreceğiz” şeklinde yanıt verdi. İnternet düzenlemesi konusunda geçen günlerde AGİT temsilcisi tarafından dile getirilen kaygıları paylaştıklarını da belirten Psaki, “AGİT temsilcisinin endişelerini biz de paylaşıyoruz. Bu girişimler, ifade özgürlüğü konusundaki uluslararası standartlarla uyumlu değil. Ayrıca, ifade özgürlüğünü, araştırma gazeteciliği, gazetecilerin kaynaklarının korunmasını, internet üzerinden bilgiye erişim ve siyasi tartışmaları önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip” diye konuştu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türkiye’nin zaten kısıtlayıcı olan internet yasasına yapılan bir dizi yeni değişikliği veto etmesi gerektiğini belirtti. Açıklamada, yasanın 2013’teki protestoların ve son dönemde ortaya çıkan yolsuzluk skandalının hemen ardından geldiğine işaret edilerek, düzenleme savunmaya geçen bir hükümetin eleştirileri susturmak ve siyaseten zararlı olacak her tür malzemeyi keyfi olarak kısıtlamak için yetkilerini arttırmaya çalışması olarak değerlendirildi.
Örgütün kıdemli Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb ise “Şu an Türkiye’nin son ihtiyacı olan şeyin daha fazla sansür” olduğunu söyleyerek “Türkiye’nin bilgiye erişim hakkı, ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği hakkına saygı gösterme yükümlülüğünü ihlal etmemesini sağlamak için Cumhurbaşkanı Gül bu yeni düzenlemeyi veto etmelidir” dedi.
Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner de, yasanın internet üzerindeki kontrolü, yargı denetiminden uzaklaştırıp daha çok hükümetin ellerine bırakacağını kaydetti. “Zaten hükümet, düşünce ayrılığına ve muhalif görüşlere çok az toleransının olduğunu göstermişti” diyen Gardner, yasanın “bireysel Twitter profilleri” sansürü gibi “hedeflenmiş sansürü kolaylaştıracağı” yorumunda bulundu.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Basın Sözcüsü Christoph Dreyer, yasayı “sansürü genişleten bir adım” olarak nitelerken “Türkiye’de sansür gelenek halini aldı” eleştirisinde bulundu. Türkiye’deki yeni internet yasasının yolsuzluk skandalı sonrasına denk gelmesinin tesadüf olmadığını savunan Dreyer, “Şu anda internette skandalla ilgili kritik bilgiler, son derece tayin edici dosyalar paylaşılıyor. Bu dosya ve bilgilerin bulunduğu sayfalara erişim engelleniyor. Bu da hükümetin, internetin kamuoyu oluşturma konusunda ne gibi bir güce sahip olduğunu anladığını ve internet üzerinde kontrol kurmaya çalıştığını gösteriyor” görüşünü dile getirdi.
Amerikan New York Times gazetesi, “Yeni adım, ülke içinde gerilimi artırırken Türkiye’nin yurtdışındaki imajını lekeliyor” yorumunu yaptı. Haberde, son dönemde internette yer verilen hükümet karşıtı dinlemelere dikkat çekilirken “Ancak şimdi geniş bir yolsuzluk soruşturması ve sürekli bir mahcup edici sızmalarla karşı karşıya olan hükümet, internetteki bilgi akımını daha agresif biçimde kontrol etmek amacıyla harekete geçti” denildi.
Wall Street Journal gazetesi “Türkiye’nin internetteki muhalefeti sınırlama çabaları yeni bir şey değil” yorumunu yaparken AFP ajansı ise Türkiye’deki internet yasaklarının “alarm verici” olduğunu belirterek “İfade özgürlüğüne darbe vurduğu ve otoriterliği artıracağı eleştirileri yapılıyor” ifadesini kullandı.
Washington merkezli insan hakları örgütlerinden Freedom House (Özgürlük Evi) Başkanı David Kramer yasaya ilişkin sert eleştirilerini yinelerken Türkiye’de “demokrasiye yönelik tehdidin ciddiyetini yavaş kavramakla” suçladığı Obama yönetiminin Türkiye’deki “rahatsız edici eğilimi” en üst düzeyinden Türk muhataplara yüksek sesle iletilmesi gerektiğini belirtti.
Freedom House’un Avrasya Programları Direktörü Susan Corke ise “ABD’nin Irak savaşından başlayarak Türkiye ile ilişkilere gereğinden fazla önem verdiğini, AKP hükümetinin gittikçe otoriter eğilim kazanmasını görmezden geldiğini, Gezi olaylarına da ABD yönetiminin hazırlıksız yakalandığını” savundu. ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi’nin Türkiye uzmanı Steven Cook da ABD’nin Türkiye’ye “Arap (İslam) dünyasının ortasında demokratik ve liberal bir güç ve model” olarak bakmasının “hatalı” bir politika olduğu görüşünü dile getirerek ABD’nin artık politikasını sertleştirmesini istedi.