"Yasa teklifi ifade özgürlüğünü cezalandıracak"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Fransa'da yayımlanan Liberation gazetesine yazdığı makalede, Fransız meclisinin, yarın yasa teklifini kabul etmesi durumunda, tarihi tek taraflı anlatıma mahkum ederek susturmaya ve ifade özgürlüğünü cezalandırmaya yönelik bir adım atacağını bildirdi.

cumhuriyet.com.tr

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Liberation gazetesinin "kürsüsünde" yayımlanan, "Türkiye-Ermenistan: Boyunduruğa hayır" başlıklı makalesinde, kanunun, getirdiği düzenleme ile bir "olay"ın gerçekliği hakkında bir karar veremeyeceğini, ancak gelecekteki eylem ve davranışları düzenleyebileceğini, özellikle, geçmişteki olayların tartışılma tarzını müeyyidelendiremeyeceğini belirterek, "Geçmişteki acı olayların anısının canlı tutulması, bu olayların mutlaka belirli bir hukuksal kalıba sokulmasını gerektirmez. İfade özgürlüğü geçmişin anısını yok etmez, ama tarihsel gerçekliğin belirlenmesini sağlar" ifadesini kullandı.

Fransa Meclisinin, yarın görüşeceği yasa teklifini kabul ettiği takdirde, tarihi tek taraflı anlatıma mahkum ederek susturmaya ve ifade özgürlüğünü cezalandırmaya yönelik bir adım atacağının altını çizen Davutoğlu, oysa, mevcut sınamalar karşısında, temel hak ve özgürlükler bağlamında, sahip çıkılması gereken en temel değerlerden birinin ifade özgürlüğü olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, ifade özgürlüğünün, hem bireyin sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi gelişimi için vazgeçilmez bir nitelikte hem de gerçek demokrasinin garantisi olduğunu belirterek, ifade özgürlüğünün insan haklarının evrenselliği ile temel hak ve özgürlüklere saygı rehberi olması gerektiğinin altını çizdi.

Makalesinde, "Fransız düşünür Chantal Delsol, (L;irrevérence) adlı eserinde Thomas Mann'ın 1930'lı yıllarda yayımladığı "Avrupalı'ya İkaz"ına atıf yapar: "Avrupalı eleştirel zihniyetini yitirirse, saygı göstermek için boyun eğerse, aynı zamanda kendi kimliğini kaybeder" ifadesini kullanan Davutoğlu, Fransa Meclisi bu yasayı kabul ettiği takdirde, Paris'e geldiğinde, ülkesinin tarihiyle ilgili olarak görüşlerini açıkladığında, özgür düşüncenin beşiği ülkelerden biri olan Fransa'da, bir Dışişleri Bakanı olarak yasaları çiğnemiş konuma gelecek olmayı mantığının kabul etmediğini kaydetti.

"Fransa'da yaşayan Türk toplumunun binlercesinin, duygu bağıyla bağlı oldukları milletin alnına sürülmek istenen kara lekeyi protesto amacıyla ve bu yasaya tepki göstermek için ellerinde 'soykırım yoktur' pankartlarıyla meydanlara çıktığında, Fransız makamları binlerce kişiyi tutuklayıp cezalandırmayı mı düşünmektedir?" diye soran Davutoğlu, bu yasa teklifinin, Türk diplomatı Yılmaz Çolpan'ın Paris'te Ermeni terör örgütü ASALA tarafından şehit edildiği 22 Aralık tarihinde görüşülecek olmasının, Türk diplomatını şehit eden terör zihniyetini memnun etmek için bu tarih özellikle mi seçildiği sorusunu ister istemez akla getirdiğinin altını çizdi.

Davutoğlu, bu yasa girişiminin baştan sakat olduğunu, zira, kendi toplumuna neyi söylememesi gerektiğini yasalarla ve dogmalarla dayatan bir devletin, aynı zamanda o topluma neyi söylemesi gerektiğini de dayatmış olduğunu ve asıl tehlikenin de burada olduğunu belirterek, "Hepimiz biliyoruz ki siyaset, çoğu zaman iktidarın devamı arzusuna dayanır. Bu tür bir anlayış için siyasi çıkar ve güç algısı, gerçekten de adalet arayışından çok daha önemlidir. Ancak, bu sorunlu anlayış, birçok soruyu da beraberinde getirmektedir. Tarih, basit siyasi çıkar ve güç algısına dayanan hesaplara ve kişisel değer yargılarına mahkum edilecek kadar basite indirgenebilir mi? Tarih ve hukuk arasındaki ilişkiyi kim ve nasıl belirlemelidir? Tarihi yargılamak, tarih üzerine siyasi bir değerlendirme yapmak parlamentonun bir işlevi midir?" ifadesini kullandı.

"Tarihçilerin ve bilimadamlarının tarihi olayları incelemesini, analiz etmesini, sorgulamasını neden istemiyorsunuz? Özgür bir tartışma ortamını neden yok etmek istiyorsunuz ve bunu neden şimdi yapıyorsunuz?" diye soran Davutoğlu, bu sorulara verilecek dürüst cevapların, önümüzdeki günlerde Fransa Meclisi'nin atması söz konusu olan adımın, nasıl bir anlayışı, nasıl bir zihniyeti temsil ettiğini göstermesi gerektiğine işaret etti.

Davutoğlu makalesini, "Ben yine de Fransa Meclisi'ne ve kamuoyuna seslenmek istiyorum: Tarihi susturmak yerine, bırakın tarihi gerçekler konuşulmaya devam etsin" ifadeleriyle bitirdi.