Yargıtay'dan 'beddua' kararı
Başbakan'a 'Allah belanı versin' dediği için yargılanan 13 yaşındaki çocukla ilgili kararı Yargıtay bozdu. Aynı olayla ilgili bir başka dava ise Başbakan Erdoğan'a 'kasten yaralama' iddiası ile açılmıştı. Mahkeme, Erdoğan hakkında takipsizlik kararı verdi.
cumhuriyet.com.tr
Geçen yerel seçimler sırasında...
Aydın’da, 9 Mart 2009’da, Gazipaşa İlköğretim Okulu’nda sekizinci sınıfta okuyan M.S.Ö., arkadaşlarıyla basketbol oynamak için Atatürk Kapalı Spor Salonu önüne gitti. Bu sırada, yerel seçimler için şehre gelen Başbakan Erdoğan’ın otobüsü önünden geçiyordu. Babası kısa bir süre önce işten çıkarılan M.S.Ö., otobüsün kapısından yurttaşlara el sallayan Erdoğan’a “Allah cezanızı verecek!” diye bağırdı. M.S.Ö.’nun iddiasına göre Erdoğan otobüsü durdurup korumalarına “Onu alın” diye emretti. İki koruma M.S.Ö.’un kollarına girdi. Biri arkadan M.S.Ö.’ un pantolonu ve külodunu tutarak, çocuğu otobüse bindirdi. Hemen Başbakan’ın karşısına çıkarılan M.S.Ö. otobüste yaşananları şöyle anlattı: “Başbakan elini omzuma koydu ve ‘Ne dedin?’ diye sordu. Ben de aynen tekrar ettim. Başbakan ‘Neden?’ diye sordu. ‘Sizi sevmiyorum’ dedim. Başbakan ‘Bırakın gitsin’ dedi. Başbakan elini benim omzumla birlikte enseme koymuştu. Karşılıklı diyalog sırasında eliyle boynumu sıktı, söz konusu izler o zaman meydana geldi.”
Tutanağa ‘Başbakan’a hakaret’ diye geçti
M.S.Ö.’ye göre aynı sivil polis onu otobüsten güç kullanarak indirdi. Resmi polis aracına bindirdikten sonra yüzüne tokat attı. Önce Aydın Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi’ne, ertesi gün savcılığa götürüldü. 13 yaşındaki çocuk, Erdoğan’ın korumaları tarafından yazılan tutanakta ‘Başbakan’a hakaret’ ile suçlanıyordu. Tutanağa şunlar yazıldı: “İsminin M.S.Ö. olduğunu öğrendiğimiz şahsın Sayın Başbakanımıza hitaben ‘Allah senin belanı versin’ diyerek iki kez söylemesi üzerine Sayın Başbakanımıza tekrar yanında ‘Seni sevmiyorum, Allah senin belanı versin’ demesi üzerine İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri ikaz edilerek şahsın yakalanması sağlanmış, hakkında işlem yapılması istenmiştir.”
Savcılık, M.S.Ö.’yu ‘farik ve mümeyiz’ (yaptığının farkında, iyiyi kötüyü ayırt edebilir durumda) olup olmadığının belirlenmesi için Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda kontrole gönderdi. İncelemede ‘Biyolojik ve psikolojik gelişimine göre ‘Devlet Büyüklerine Hakaret’ suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olduğu saptandı. Ve Ö. hakkında TCK’nın 125. maddesi gereğince hakaret suçlamasıyla Aydın Çocuk Mahkemesi’nde dava açıldı. Yargılama sonunda mahkeme, ‘sanığın yaş itibariyle temyiz kudretine sahip olmadığı ve suç tarihinde 13 yaşında olduğu, işlediği iddia olunan hakaret suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama, bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunmadığına’ belirterek hakaret suçunun koşullarının oluşmadığına hükmetti.
Cezaya gerek yok
Savcılığın itirazı üzerine dosya, Yargıtay’a gitti. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 30 Ekim 2013’te aldığı kararında, ‘Seni sevmiyorum, Allah belanı versin’ şeklindeki sözlerin hakaret değil, beddua olduğunu ve hakaret suçunun koşullarının oluşmadığını belirtti. Bu hususun gözetilmediğini savunan daire, beraat yerine ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini kaydederek kararı bozdu. M.S.Ö. yeniden yargılanacak.
Başbakan hakkında takipsizlik
M.S.Ö.’ye aynı gün soruşturma açılırken, ailesi iki gün sonra savcılığa başvurarak, Başbakan hakkında ‘kasten yaralama’ iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Aydın Devlet Hastanesi’nden alınan rapora göre, Özyurt’un ‘boynunun arka sağ kısmında altı adet, 5-6 santimetrelik sıyrık’ vardı. Savcılık iki korumanın ifadesini aldı. Polis Servet Erkan, ifadesinde, Erdoğan’ın ön camdan halkı selamladığı sırada M.S.Ö’nün ‘Allah belanı versin’ dediğini, daha sonra sözlerini ‘Seni sevmiyorum, Allah belanı versin’ diye yinelediğini anlattı. Çocuğun ön kapıya geldiğini anlatan Erkan, “Ne yapacağını kestiremediğimiz için şahsı tutup polise teslim ettik. Başbakan’ın bu şahısla teması olmamıştır. M. S. Ö otobüse çıkmamıştır. Başbakan da otobüsten inmemiştir” dedi. Fakat altında Erkan’ın imzası bulunan tutanakta, M.S.Ö’nün Başbakan’ın yanında bu sözü yinelediği belirtiliyordu. Bu çelişkiyi görmeyip dosyayı kapatan savcılığa göre Başbakan’ın mağduru boynundan sıkıp yaraladığına ilişkin soyut iddiası dışında delil yoktu. Boynundaki sıyrık da ‘mağdurun Başbakan’a hakaret etmesi ve otobüse yönelmesi sırasında müdahale edilmesiyle’ olmuş olabilirdi.