Yargının sınavı

Cumhuriyet’i susturma operasyonunun birinci yılında arkadaşlarımız hâlâ tutuklu yargılanıyor. Gazetemiz yazar, yönetici ve çalışanlarının yargılandığı davanın 4. duruşmasına çok sayıda yabancı yazar, basın meslek örgütü temsilcisi, delegasyon ve konsolosluk temsilcileri gözlemci olarak katılacak.

CANAN COŞKUN

 

Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu edilerek, asılsız ve akıl dışı iddialarla Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay, muhabirimiz Ahmet Şık ve muhasebe çalışanımız Emre İper’in tutuklu bulunduğu davaya bugün İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 09.30’da devam edilecek.

1 yıl önce bugün yapılan operasyonla gözaltına alınarak tutuklanan yazar ve yöneticilerimizin yargılandığı davanın 4. duruşmasına çok sayıda yabancı yazar, basın meslek örgütü temsilcisi, delegasyon ve konsolosluk temsilcileri gözlemci olarak katılacak.

Katılımcılar arasında Alman gazeteci ve yazar Günter Wallraff, Uluslararası PEN’den Sarah Clarke, Belçika PEN’den Rachida Lanrabet, Norveç PEN’den Jorgen Lorentzen, Uluslararası Basın Enstitüsü Başkanı John Yearwood, AB Türkiye Delegasyonu’ndan Sema Kılıçer ve Belçika Konsolosluğu temsilcisi Jesper Kamp yer alıyor. Kamp aynı zamanda duruşmayı AB için raporlayacak. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davaya 1 yıldır tutuklu bulunan Murat Sabuncu, Akın Atalay, 305 gündür tutuklu bulunan Ahmet Şık ve 208 gündür tutuklu bulunan Emre İper ile 9 ay tutuklu kaldıktan sonra 24 Temmuz’daki ilk duruşmada serbest bırakılan yazar, yönetici ve avukatlarımız katılacak.

Duruşmada, mahkeme tarafından daha önce 2 defa tanık olarak çağrılmasına karşın gelmeyen ve yargılamanın uzamasına neden olan Aydınlık gazetesi yazarı Mehmet Faraç’ın dinlenilmesi bekleniyor. 11 Eylül’de görülen bir önceki duruşmada iddiaları iddianameye ve tutuklama kararına dayanak yapılan Alev Coşkun tanık olarak dinlenmişti. Duruşmada Akın Atalay, Cumhuriyet Vakfı ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne gönderilen isimsiz dilekçenin ekinde sunulan kupür ile Coşkun’un dosyaya sunduğu kupürün aynı olduğunu ortaya çıkarmıştı. Coşkun, aynı zamanda, “Ben bu arkadaşlarımın geçmişini biliyorum. 22 yıl beraber çalıştım. Yaşam biçimini biliyorum. Bu arkadaşlardan terörist olmaz, FETÖ’cü çıkmaz. Bu arkadaşlarımın hepsinin tutuksuz yargılanması için yüksek mahkemeden talepte bulunuyorum” demişti.

 365 karanlık güne 365 aydınlık imza: Tutuklu Cumhuriyet çalışanlarını serbest bırakın

Aynı mahkemeden yardım ve yataklığa tahliye

Yargılamayı yapan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, itirafçı olarak tahliye edilen Ergenekon davası hâkimlerinden Dursun Ali Gündoğdu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklatmak isteyen savcı Sadrettin Sarıkaya’yı evinde saklayan Gündoğdu’nun akrabası tutuklu Erol Yılmaz İrfanoğlu’nun davasını da yürütüyor. Oda TV’den Barış Pehlivan’ın haberine göre, 24 Temmuz’da başlayarak 5 gün süren Cumhuriyet davasının 2. günü olan 26 Temmuz’daki bu duruşmada savunma yapan İrfanoğlu, evinde sakladığı teyze oğlu olan Gündoğdu ve Sarıkaya’nın FETÖ’den arandığını bilmediğini iddia etti.

Sakladığı isimler ile internet üzerinden iletişim kurmalarını, evin tüm faturalarını sözde kiracılarının değil kendi üzerine kayıtlı tutmasını, yaşadığı evdeki Fethullah Gülen kitaplarını ve daha birçok suçlamayı “FETÖ ile bağım yok, zor durumdaki teyze oğluna yardım ettim sadece” şeklinde savundu. Duruşma sonunda İrfanoğlu, mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ’ın muhalefet şerhiyle, üye hâkimler Halit İçdemir’in ve Ramazan Çiçek’in oylarıyla tahliye edildi. Tahliye kararına sanık savunmasının alınmış olması, suçun vasıf ve mahiyetinde değişiklik ihtimali, tutuklulukta geçirdiği süre, delilleri karartma ihtimalinin bulunmadığı, sabit ikametgâhının bulunması, tutuklama tedbirinin devamını zorunlu kılacak bir husus bulunmadığı gerekçeleri gösterildi.