Yargı ‘kıyak’ göreve ‘dur’ dedi

Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun MEB’in yurtdışı yönetmeliği ile ilgili kararı bürokraside deprem etkisi yaratacak

Fırat Kozok/Cumhuriyet

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, kendi hazırladıkları yönetmelikler uyarınca personelini belirli sürelerle yurtdışına gönderen bakanlıklar için çarpıcı bir karar verdi. Yurtdışı görevlendirmeler için esas olanın 1983 tarihli kanun hükmünde kararname olduğuna dikkat çeken mahkeme, bakanlıkların genel hükümden ayrıca düzenleme yapmaya yetkileri olmadığına işaret etti. Kararla, birçok bakanlığın “kıyak” yurtdışı görevleri için yaptığı atamalar açığa düştü. Davacı avukatı Ali Altay, “Kamuda keyfi uygulamaların sonuna geldik. Bu kararın ardından Milli Eğitim Bakanlığı dahil, tüm bakanlıkların yurtdışındaki görevlilerini çağırması gerekiyor” dedi.

14 Aralık 1983’te Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile yurtdışında bir göreve atanacak memurların nitelikleri ve bunların tespiti ile ilgili hususlarda yönetmelik hazırlama görevinin Başbakanlık’a ait olduğu hüküm altına alındı. Kararnamede ayrıca bu kararname ile çıkarılması öngörülen yönetmeliklerin de Bakanlar Kurulu’nca çıkarılacağı düzenlemesi yer aldı.

Aradan yıllar geçtikten sonra birçok bakanlık kendi hazırladıkları yönetmeliklerle personeli arasından seçim yaparak yurtdışına göndermeye başladı. AKP iktidarında, yurtdışında görevlendirilen personelin seçimi hep tartışma konusu oldu. Milli Eğitim Bakanlığı da, 2011’de hazırladığı bir yönetmelikle bu konuda çeşitli düzenlemeler yaptı. Bakanlık “Yurtdışı Teşkilatına Sürekli Görevle Atanacak Personel Hakkında Yönetmelik” ile yurtdışında görevlendirilecek eğitim ataşeleri ve eğitim müşavirlerinin seçimine ve atanmalarına yönelik usul ve esaslar belirlendi.

‘Kafanıza göre yönetmelik çıkartamazsınız’

Ancak bakanlık personellerinden biri, bu değişikliği yargıya taşıdı. Uzun yargılama süreçlerinin ardından Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bürokraside “yurtdışı depremi” yaratacak bir karara imza attı. Kurul, verdiği kararda 1983 tarihli kararnameye işaret etti ve “bu kararnameyi çiğneyemezsiniz” dedi. Kurul, kararında şu ifadeleri kullandı:

“Bir kanun ve KHK hükmü ile belirli bir konuda yönetmelik çıkarma yetkisine sahip olan merci belirlendiğinde, kapsamda bulunan diğer idari mercilerin aynı alanda anayasanın 124. maddesinde genel hükümden bahisle, ayrıca düzenleme yapma yetkileri bulunduğundan söz etmeye hukuken olanak bulunmamaktadır. Zira, anayasanın anılan hükmü genel olarak idarenin düzenleme yapma yetkisine işaret eden bir kural olup; kanunla yetkili merciin gösterildiği hallerde, aynı konuda birden çok idari otoritenin yönetmelik çıkarma yetkisi bulunabileceği sonucunu doğuracak biçimde yorumlanamaz. Öte yandan, 189 sayılı KHK hiçbir istisnaya yer vermeksizin, kamu kurum ve kuruluşlarının yurtdışı teşkilatına ilişkin hükümler getirmektedir. Anılan KHK Bakanlar Kurulu’na da istisna getirme konusunda bir yetki tanımamıştır. Dolayısıyla; Bakanlar Kurulu’nca çıkarılacak yönetmelikte kimi kurum ve kuruluşların kapsam dışı bırakılmasına ve yönetmelikte yer alan bazı idareleri kapsam dışına çıkaran kurallara da hukuken itibar edilmesine olanak bulunmamaktadır. Uyuşmazlık bu çerçevede değerlendirildiğinde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu hususta ayrı bir yönetmelik çıkarma yetkisinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.”

‘Tüm personel geri çağrılmalı’

Davacı avukatı Ali Altay, yurtdışı görevlendirmelere rant kapısı olarak bakılmaması, atamaların liyakata uygun olması için pek çok itirazda bulunduklarını anımsatırken, “Bu kararla kamuda keyfi uygulamaların sonuna geldik” dedi. Altay, gelinen aşamada kararnamenin üzerine yönetmelik çıkartarak kendi usul ve esaslarını belirleyen her kurumun yurtdışındaki personelini Türkiye’ye çağırması gerektiğini vurgularken, “Karar, ‘siz bir şeyi tanzim etmeye yetkili değilseniz ve buna rağmen tanzim etmişseniz, yaptığınız işlemler yok hükmündedir’ diyor. Dolayısıyla bu kararın uygulanması, verilen bu ve benzeri yönetmeliklere dayalı olarak yurtdışına gönderilenlerin çağrılmasıyla mümkündür. Ne mutlu ki, hukukun üstünlüğü gibi soyut bir kavramdan hukuk devleti gibi ilkeleri, ölçütleri belirli bir kavrama dönüş var. Bu karar bunun somut göstergesidir” dedi.