‘Yargı hızlı ve adil yargılama borçlu’
Hamit Yarış'ı vuran polislere 25 yıl hapis istendi.
Hilal KöseDemokratik Sol Parti (DSP) üyesi, 50 yaşındaki Hamit Yarış’ı, Tarlabaşı’nda evinden çıkıp çöp dökmeye giderken ateş edip ölümüne neden olan iki polis memuru hakkında 25’er yıla kadar hapis cezası istendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, polislerin, “Şehir merkezindeki bir sokak içerisinde göğüs hizasından ateş etmeleri neticesinde hedefledikleri kişi dışında başka kişilerin de vurulabileceklerini öngörmelerine rağmen eylemlerine devam ettikleri, ortak iradeyle hareket ettikleri” belirtildi.
Hava almak için çıktı
İki çocuk babası Yarış, Tarlabaşı’nda büyümüş, orada yaşıyordu. Bir gece biraz hava almak için Beyoğlu’na gitmeye niyetlendi. Elinde çöp poşetiyle evden çıktı. Uyuşturucu operasyonu yapan ekipte görevli bir polisin silahından çıkan kurşunla kalbinden vuruldu. Bir buçuk yıl süren soruşturmanın ardından, polis memurları B.S.M ve H.E. hakkında, “Olası kast ile öldürme” “Kasten öldürmeye teşebbüs”, “Olası kast ile silahla basit yaralama” suçlarından dava açıldı. İddianamede, o sırada bacağından yaralanan Bülent Aydın ve elinde silah olduğu için polislerin kovaladığı Metin Kayıkçı mağdur, Hamit Yarış’ın eşi ve çocukları da müşteki olarak yer aldı. Savcı, polisler hakkında, Yarış’ı ‘olası kast ile öldürmek’ suçundan 25’er yıl, Kayıkçı’ya yönelik teşebbüs aşamasında kalan eylemleri nedeniyle 25’er yıl ve Bülent Aydın’ı yaraladıkları için de 1.5 yıla kadar hapis cezası talep etti.
‘Havaya ateş ettik’
İddianameye göre olay şöyle gerçekleşti: Polis memurları, Yenikafa Sokak’taki çatışma bölgesinden ayrılarak, ara sokaklarda meçhul şahısları kovalamaya başladı. Duvarcı Adem Sokak üzerinde, elinde uzun namlulu bir tüfek olan Metin Kayıkçı’nın üzerlerine doğru koştuğunu gördüler. Şüpheli H., iki el, şüpheli B. ise bir el olmak üzere, Kayıkçı’yı hedef alarak ateş etti. B’nin açtığı ateş sonucu Kayıkçı’nın arkasında olan Hamit Yarış göğsünden vuruldu. İddianamede, Yarış’ın öldüğü sokak ve çevresinde biri deforme olmuş üç mermi çekirdeği bulunduğu, kriminal uzmanlık raporu ve cinayet büro amirliğinin raporu birlikte değerlendirildiğinde, Yarış’ın ölümüne neden olan kurşunun şüpheli B’nin silahından çıktığının tespit edildiği ifade edildi. İddianamede, şüphelilerin ifadelerinde havaya ateş ettiklerini, maktulün öldüğü yerde yoğun silah sesinin ve çevrede elleri silahlı kişilerin olduğunu söyledikleri belirtildi. Ancak, kamera kaydı içerikleri, mağdur ve tanık anlatımlarından, maktülün öldüğü Duvarcı Adem Sokak ve yakın civarda, olay anında Metin Kayıkçı ve şüpheliler haricinde elinde silah bulunan başka kimsenin bulunmadığı kaydedildi. Kayıkçı’nın elindeki silahın ise av tüfeği olduğu, otopsi ve Adli Tıp Kurumu raporu içeriklerinden bu av tüfeğinin maktulün ölümüne neden olmadığının anlaşıldığı belirtildi.
Yarış’ın eşi Tenzile Yarış’ın avukatları Erdem Çağlar ve Batuhan Bal, gazetemize yaptıkları değerlendirmede, “Hamit Yarış, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile bizzat tanıma şansına nail olduğumuz, ailesine düşkün bir babaydı. DSP bünyesinde Beyoğlu ilçe yönetim kurulu üyeliği de dahil görevler almış müstesna bir kimseydi. Ölümünün ardından, tam iki sene sonra ölümüyle ilgili sorumluların yargılanmalarına başlanacak. Ölümünün ikinci senesinde yargılamanın ancak başlayacak olması ve olası yargılama süresi gözetildiğinde, olayın sorumlularının hak ettikleri cezaları alması halinde dahi, ailesi ve sevenleri üzerinde geç gelecek adaletin yaratacağı burukluk açıktır. Umudumuz yargılama safhasının hızlı ve hukuka uygun bir sonuçla tamamlanmasıdır.
Adalet sistemi bu kimselere adil, hızlı ve hukuka uygun bir yargılama borçludur” dedi. Savcılığın titiz bir soruşturma yürüttüğüne dikkat çeken Çağlar ve Bal, şöyle devam etti: “Olay günü kolluk kuvvetlerinin iki grup arasında çıkan silahlı bir çatışmaya müdahale ettiği, sonrasında kaçan kimseleri kovaladığı anlaşılıyor. Maktül Hamit Bey’in bu çatışmanın yaşandığı yer veya çatışmanın tarafı gruplarla hiçbir bağlantısı yok. Ölümüne sebep olan kurşunun sanık polislerden birinin silahından çıktığı kanıtları ile ortaya konmuş durumda. İddianame ve dosya kapsamı incelendiğinde görüleceği üzere sanık polis memurlarının şüpheli bir şahısa karşı müdahalelerinde, polise tanınan silah kullanma yetkisini aştıkları ve silah kullanma düzenlemesi dahilindeki protokolün usulünce uygulanmadığını görüyoruz. Sanıkların açık ihmalleri cezalandırılmalarını zorunlu kılıyor. Yapılan bu hayati hataların cezalandırılması, silah kullanma yetkisine sahip olanların bu yetkilerini hoyratça kullanmalarını da önleyecektir.”