Yargı adalet değil korku salıyor!
Ergenekon, KCK, şike, Odatv... Sanıkları birbirinden oldukça farklı bu davaları bir kitapta birleştiriyor Taylan Büyükşahin. Kitaba adını veren bir ortaklıkları var çünkü; "Korku". Kitap bize, yargının bir silah olarak kullanıldığını anlatıyor.
cumhuriyet.com.trKorku, Taylan Büyükşahin'in ilk kitabının adı. Kitap bize, Ergenekon, Balyoz, KCK, şike ve Odatv gibi birbirinden çok uzakmışçasına gösterilen davaların ortak yönlerini anlatıyor; adaletsiz yargı sistemi ve yaratılan korku. Ona kulak verin...
- Kitabın başında ironik bir ithaf var; "Adalet ve Kalkınma Partisi destekçilerine ve Fethullah Gülen cemaati gönüllülerine...” Neden böyle bir ithafla başlıyorsunuz?
- Her siyasal devrin sahipleri ve bunların yaptıkları uygulamalar var. Günümüzde yaşanan korkunun sahibi de AKP iktidarı ve Gülen cemaati. AKP destekçisi ve Gülen cemaati gönüllüsü insanlar, kitapta bahsettiğim hukuksuzluklar ve yaşanan korku konusunda neden bu kadar duyarsızlar bilemiyorum. Sahte deliller, yalancı gizli tanıklar, yasadışı ses ve kamera kayıtları, adli makamların hukuk dışı uygulamaları gibi net olaylar karşısında ses çıkarmıyorlar. Bunun iki nedeni olabilir. İlki, sadece yalancı yandaş medyayı takip ediyorlar ve bu gerçeklerden haberleri yok. İkincisi, tüm bunlardan haberleri var, ancak korkan kitleye olan nefretlerinden dolayı ve iktidarı zayıflatmamak düşüncesiyle susuyorlar. Ben biraz da iyi niyetle ilk şıkkı düşünerek hareket ettim ve bu kitabı onlara ithaf ettim. Sonsuz destek verdikleri, eleştirmedikleri iktidarın ve cemaat yönetiminin bir korku imparatorluğu inşa ettiklerini görmelerini istedim. Onlara, “Bu korku sizin eseriniz” diyorum.
- Bu kitabı yazma fikri nereden çıktı?
- AKP’li olmayan, muhalif düşüncelere sahip hemen herkes yasadışı dinlenmekten ve tutuklanmaktan korkuyor. Neden korkuyoruz, sorusunu irdelemeye başlayınca bu korkuların özel yetkili mahkemelerin davalarıyla ortaya çıktığını gördüm. İnsanlarda şu algı oluşmaya başladı: “Çok konuşma Silivri’ye atarlar.” Bu çok tehlikeli. İnsanlar düşüncelerini açıklamaya dahi korkuyorlar. Eskiden de devletin adaletsiz, korkutucu bir düzeni vardı, ancak bu dönem çok farklı. Milyonlarca insan günümüzde aynı korkuları yaşıyor. Apolitik insanlar bile tedirgin. Bir gazeteci olarak mevcut davaları inceledikçe, bu davalardaki hukuksuzlukların organize şekilde göstere göstere yapıldığını, bu yolla da insanlara korku salındığını gördüm. Davalarda öyle sahtekârlıklar var ki, bunları görenler sesini çıkaramıyor. Çünkü aynı sahtekârlıkların kendilerine yapılmasından, sabahın 5'inde onlarca polisin evini basmasından korkuyor. Korku ekseninde yitip giden adaleti anlatmak istedim kitabımda. Bir de bu davaların hepsini bir arada kimse ele almamıştı. Bunu yapmak istedim.
- Ergenekon, KCK, Odatv, Şike davaları... Size bu davaları yan yana getirten nedir?
- En önemli unsur yarattığı korku. Sahte deliller, yalancı gizli tanıklar, ceza muhakemeleri usullerine uymayan yargılamalar, cezaya dönüşmüş tutukluluk süreleri gibi benzerlikler var. Gazeteciler, Kürt siyasetçiler, askerler, öğrenciler, ulusalcılar ve akademisyenler hep aynı mantıkla tutuklanmış. Mesela KCK davasında sadece gizli tanığın beyanıyla aylarca tutuklanan öğrenci ile Ergenekon’da gizli tanığın suçlamasıyla Silivri’de yıllarca tutuklu olan orgeneralin kaderleri ortak. Çünkü adaletli bir yargılama yok ikisinde de. Bir de en dikkat çeken durum, tüm bu davalardaki hukuksuzlukları Gülen cemaatinin medya organlarının sahiplenmesi. Özellikle Zaman gazetesi bu noktada kilit bir rol oynuyor. Zaman gazetesi bir cellat gibi özel yetkili mahkemelerin infazcısı gibi hareket ediyor.
- Bu davalarda sizi en çok etkileyen nokta nedir?
- Bu kadar organize ve göz önünde yapılan hukuksuzluklara halkın duyarsız olması. Ötekileştirme bu davalarla daha fazla ortaya çıktı. Muhalif, farklı siyasi görüşteki herkese mutlaka takılacak bir kulp bulundu. Silivri’de hukuksuzluk var diyene Ergenekoncu-darbeci, KCK’de sahtekârlıklar var deyince PKK’li gibi sıfatlar hemen kullanılmaya başlandı. Biz toplum olarak ne zaman bu kadar vicdansız olduk? Yassıada’da, Diyarbakır ve Mamak cezaevlerinde nasıl ki zamanında hukuk yoksa bugün Silivri’de de aynı adaletsizliği görebiliyoruz.