Yaralı kurtulan yaralı değilmiş
Savcıya göre Hayata Dönüş Operasyonu'nda Bayrampaşa Cezaevi'nden yaralı olarak kurtulanlar arasında olan Münevver Köz Aşçı yaralı değilmiş.
CANAN COŞKUNSavcı Demirel'e göre, dosyada raporu olan müştekilerin operasyonda yaralandıklarına ilişkin bir bilgi olmadığı gibi, müştekilerin davaya katılmaları için “gerçek” mağduriyetlerini ortaya koyması gerekiyormuş.
Savcı Ali İhsan Demirel, Hayata Dönüş soruşturmasını geciktirdiği için “görevi kötüye kullanmak” suçundan geçtiğimiz aylarda Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından 1 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Savcı Demirel'in kararı temyiz etmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da Demirel hakkındaki cezasının ertelenmesini talep etmişti. Savcı Demirel'in temyiz dilekçesi ise operasyondan yaralı kurtulanların canını acıtacak cinsten. Öyle ki savcı Demirel, aralarında yüzünde operasyondan kalma yara izini taşıyan Münevver Köz Aşçı'nın da bulunduğu birçok müştekinin yaralandığına dair bir bilgi olmadığını iddia etti.
Gerçek mağduriyet(!)
Dilekçede müştekilere yönelik, “Olsa olsa suçun ihbarcısı konumundadırlar. İhbar eden ise suçun mağduru ya da doğrudan suçtan zarar göreni değildir” denildi. Savcı Demirel, mahkemece bu hususun araştırılmadığını iddia ederek, “Hayata Dönüş Operasyonu sırasında sadece ceza infaz kurumunda bulunmaları, istekleri dışında başka ceza infaz kurumuna sevk edilmiş olmaları katılma talebinin kabulünü gerektirir bir husus değildir. Davaya katılmalarını gerektirir gerçek mağduriyetlerinin ortaya konulması gerekir” dedi.
Yaşama hakkı hiçe sayılmış
Savcı Demirel dilekçesinde, Hayata Dönüş dosyasının mesai saatleri dışında, bayram ve tatil günlerinde emek harcanarak dava aşamasına getirildiğini belirterek, “Kendi sağlığımı, yakınlarımı ihmal ederek görevimi yerine getirdim. Mahkemece katılanların yaşama hakkının korunması için etkin soruşturma yapılması gerektiği, yapılmadığı ifade edilirken benim kaybedilen sağlığım, yaşama hakkım hiçe sayılmıştır” dedi.
“Hepsinin raporu var”
Dava avukatlarından Güçlü Sevimli savcı Demirel'in temyiz dilekçesindeki beyanlarını değerlendirerek, “Dosyada müştekilerin hepsinin yaralandıklarına ilişkin rapor mevcut. Operasyon sırasında orada olan tutuklu ve hükümlülerin tamamı yaralandı. Bu durum görüntülerle de sabit. Zaten oradan yarasız beresiz çıkmak mümkün değil” dedi. Avukat Sevimli, savcı Demirel'in temyiz dilekçesinin tabiri caizse hem hukuken hem mantıken “saçma” olduğunu kaydederek, “Ahlaken de doğru değil. Savcının bu beyanları aldığı 1 yıl hapis cezasından kurtulmak adına 'Nereden kurtarırım' düşüncesinde olduğunu gösteriyor. Hiçbir gerçekliği yok dediklerinin” diye konuştu.
Bakırköy'deki dava ile birleşti
Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından operasyonda 'fiili müdahale grubu' olarak görev yapan Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı'nda görevli askerlere yönelik açılan dava iddianamenin gönderildiği İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi ile Bayrampaşa Cezaevi'ndeki ölümlere yönelik davanın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi arasında uyuşmazlığa yol açmıştı. Yargı yerinin belirlenmesi konusunda son sözü söyleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesi, davanın Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava ile birleştirilmesine karar verdi. Birleşecek dosyada savcılık 157 jandarma görevlisi hakkında, kendilerine verilen görevin yapılması sırasında görev sınırlarını aşarak aşırı güç kullandıkları gerekçesiyle “olası kasıtla insan öldürmek ve kasten öldürmeye teşebbüs” suçlarından 501 yıldan 735 yıla kadar hapis istemişti.