Yapıları yıkalım mı güçlendirelim mi?
Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi İnşaat Mühendisi Şeref Alpago, 30 Ekim tarihinde yaşanan İzmir depremi sonrası herkesin güvenli konut arayışı içerisine girdiğini belirterek “Yurttaşların yaşadıkları binayı mutlaka testten geçirmesi gerekir” uyarısında bulundu.
İZMİR / CumhuriyetSeferihisar açıklarında 30 Ekim’de yaşanan 6.9 büyüklüğündeki yıkıcı depremin ardından vatandaşlar güvenli konut arayışına girdi. Evlerinin depreme karşı riskli olması nedeniyle yer değiştirmek isteyenler ve binalarında hasar oluşan yurttaşların yaşadığı zorlukları, binaların kentsel dönüşüm sürecini ve konut alımı sırasında dikkat edilmesi gereken konuları, İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi İnşaat Mühendisi Şeref Alpago’ya sorduk.
BİR ÇATLAK ÖNEMLİ
Alpago, depreme dayanıklı ve sağlıklı yapılarda oturmanın herkesin temel hakkı olduğunun altını çizerek, yurttaşların yaşadıkları binayı mutlaka testten geçirmesi gerektiğini söyledi. İnşaat Mühendisleri Odası’nın projelendirme ve yapı alanlarında bir havuz oluşturduğunu dile getiren Alpago, “Vatandaşlar İnşaat Mühendisleri Odası’na ulaşıp binalarıyla ilgili sağlamlık testi isterlerse cüzi bir ücret karşılığında bu işlemi yapabilirler. Bu işlem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kanalı ile de yapılabilir.
Orta ve az hasarlı konut sahipleri, aldıkları raporla hareket edebilirler. Binaların hasar raporu yeterli değil. Orta hasarlı binalarda zemin de sağlam değilse güçlendirmenin bir anlamı olmaz. Güçlendirme çalışması yapılmış ancak bir sonraki depremde yıkılan bina örnekleri var. Az hasarlı binalarda da uzman görüşünün alınması gerek. Binadaki bir çatlağın bile bir teknik gözün görmesi lazım” dedi. 17 Ağustos 1999’da yaşanan Gölcük depreminin Türkiye'nin yapı stoku için milat olduğunu kaydeden Alpago, “Bu tarihten itibaren yapılan yapılarda beton kalitesi ve zemin etüdü standartları getirildi. 2018 yönetmeliğinde kriterler biraz daha sertleşti. Çok yüksek katlı binalarda üniversiteden bilir kişilerle çalışma yapılması zorunlu tutuldu. Bu da elimizi rahatlatan bir faktör. 1999 yılından önce yapılan tüm binaların ve zeminlerinin test edilmesi gerekiyor. Bu konuda bir zorunluluk olması gerekiyor. Bu işlemler için yine bakanlık, belediyeler ve odaların birlikte hareket etmeli” ifadelerini kullandı. Orta ve az hasarlı binaların dönüşümü için yurttaşlara ekonomik kaynak sağlanması gerektiğini ifade eden Alpago, “Dönüşüm çalışmalarıyla ilgili temel nokta para. Herkesin bir ev yaptıracak parayı bulması kolay değil. Vatandaşın elinde dönüşüme yetecek para olursa bu konu kendiliğinden çözülür. Eğer bütçelendirme, kredi imkânları sağlanabilirse vatandaşların uzlaşması sağlanır” diye konuştu.
Alpago, yurttaşların konut satın alırken dikkat etmesi gereken noktalara ilişkin ise “Vatandaş ev alırken önce, ‘Bunu kim yaptı? Daha önce yaptığı projeler ne durumda’ sorularını mutlaka sormalı. Ardından bölgenin zeminine bakılması lazım. Sağlam zeminli bölgeler tercih edilmeli. Alınacak evin beton kırım raporlarına kadar istenebilir, bu raporlar incelendikten sonra karar verilir. Birçok raporun oturma raporu eksik oluyor. Bu rapor da mutlaka sorulmalı, raporu olan evler tercih edilmeli” dedi.