Yanlış umut sendromuna dikkat!
Uzman Psikolog Nazım Serin yazdı: Yeni yıl dilekleri ve yanlış umut sendromu... Serin, "Yeni yılda dünyanın daha iyi bir yer olmasına yönelik dileklerimizin yanında, kendimiz de yenilenmek isteriz. Örneğin, sigarayı bırakmaya, kilo vermeye, bazı olumsuz huylarımızı değiştirmeye vs. karar veririz" diyor.
Cumhuriyet PazarHer yılbaşı insanların bitmek bilmeyen değişim arzu ve umutlarının en üst düzeye çıktığı bir dönemdir. Hele 2020 yılı başta Covid – 19 pandemisi ve onun getirdiği zorluklar olmak üzere ülkemizde depremler, yangınlar, insan kayıpları ve maddi kayıplarla dolu unutulmaz bir yıl oldu. Bu yüzden yeni yılın gelişini geçmiş yıllara nazaran daha sabırsız bir halde bekliyoruz. Ne de olsa yeni yıl, yeni umutlar demektir.
Yeni yılda dünyanın daha iyi bir yer olmasına yönelik dileklerimizin yanında, kendimiz de yenilenmek isteriz. Örneğin, sigarayı bırakmaya, kilo vermeye, bazı olumsuz huylarımızı değiştirmeye vs. karar veririz. Arzu ettiğimiz değişimle elde etmeyi hayal ettiğimiz sonuçlar bizi motive eder.
Değişimin cazibesine kapılmamız, aslında bizi, farkında olmadığımız bir hayal kırıklığı riskinin de kıyısına taşımış olur. Şöyle ki; kendimizi geliştirmek için verdiğimiz karar, “öz-kontrol” algımızı, yani “kontrolün bizde olduğu algısını” yükseltir. Eğer verdiğimiz değişim kararlarını, psikolojik yapımız veya yeteneklerimiz açısından hayata geçirmeye elverişli olmadığımız halde, sırf değişimin cazibesine kapıldığımız için vermişsek, yanlış bir özgüven duygusu içine gireriz. Bu yanlış özgüven de bizi “yanlış umut sendromu” (the false-hope syndrome) denilen bir durumla karşı karşıya getirir. Gerçekçi olmayan beklentilerden dolayı ortaya çıkan yanlış umut sendromunun sonucu ise, ne yazık ki, değişmeyi umut ettiğimiz konularla ilgili üzücü bir hayal kırıklığıdır.
***
Birçok sözde “kişisel gelişim” kitabı insanları, yanlış umut sendromuna götürecek şekilde istismar eder. Bu kitaplar, insanlara, çaba sarf etmeden ve hızlı bir şekilde değişim vaat ederler. Araştırmalar da gösteriyor ki; insanlar kendi değişimlerini istedikleri yönde sonuçlandırma olasılıklarını abartmaya, fakat diğer insanların aynı konularda değişebilme olasılıklarına inanmamaya eğilimlidir. Araştırmaların bir diğer bulgusu ise, değişmeye çalışan insanların, geçmişte yaptıkları değişim girişimleriyle ilgili elde ettikleri başarıları, başarısız oldukları girişimlere nazaran daha fazla hatırlamaya yatkın olduklarıdır. Bu faktörlerin etkisiyle değişim için tekrar denemek oldukça cazip görünmeye başlar. Fakat değişim girişiminin başlangıcına eşlik eden iyimserlik, değişimin zorlukları yaşanmaya başladıkça dağılmaya başlar.
***
Peki, ne yapılmalı? İyimser ve umutlu olmak yanlış mıdır? Değişmeye çalışmak boş bir çaba mıdır? Tabii ki hayır! Yine de yanlış umut sendromuna düşmememiz için dikkat etmemiz gereken hususlar var:
1 Daha önceki başarısızlıklarımızı unutmamalı, onlardan ders çıkarmalı ve çok kısa sürede sonuç beklememeliyiz.
2 Kendimizi kandırmamalı ve değişim için aynı yöntemleri tekrar tekrar kullanmak yerine daha farklı bakış açıları geliştirmeye çalışmalıyız.
3 Ulaşılması zor ve gerçekçi olmayan hedefler koyarak bunlara büyük umutlar beslemekten kaçınmalıyız.
4 Herkes değişebilir ve gelişebilir, ancak ilk değiştirmemiz gereken şey değişime olan bakış açımızdır.
5 Umut etmekten korkmayın ama aynı hataları yapmaktan korkun.
Yeni yılda daha güzel bir dünyaya dair dilediğimiz dileklerimizin gerçekleşmesi için belki başkalarını değiştiremeyiz ama kendimizle ilgili gerçekçi beklentilere dayanan değişimler gerçekleştirip özlediğimiz dünyanın oluşumuna katkıda bulunabiliriz. Hepinize yaşadıklarınızdan öğrendiklerinizin ışığında değişim çaba ve umutlarınızın birer birer gerçekleştiği bir yıl diliyorum. Mutlu yıllar!
Uzman Psikolog Nazım Serin
Kaynak : Polivy, J., & Herman, C. P. (2000). The false-hope syndrome: Unfulfilled expectations of self-change. Current Directions in Psychological Science, 9(4), 128-131.