Yalansız itiraflar

Örnek Suçlar, sıra dışı katiller, öldürülmesi gerekenler...

Yazgülü Aldoğan

Daha güncel, daha habere yönelik, daha canlı, daha genç, daha kapsayıcı form vermeye çalıştığımız kültür sanat sayfalarında kitap tanıtımlarına yer vermedik. Kitap ekimiz yeterince zengin. Ayrıca hangi kitabı neden, niçin ve nasıl koymalıyız? Yazarlarımız, çevremiz, eşimiz dostumuz, herkesin yeni çıkan bir kitabı var! Uzak durduk; bir taraftan da o çok sevdiğimiz kitaplardan uzak durmak, sevgiliye uzaktan bakmak gibi. Yine de kıyısından köşesinden deneyelim, sadece Kültür - Sanat kitaplarına özel bir yer açalım dedik. Ama kişi, yayınevi, arkadaş, hatır, gönül baskısını göğüsleyerek, sadece ilginç kitaplar. Masamın üzerinde duran ve iştahımı kabartan bir kitap var: “Max Aub; Örnek Suçlar!” Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan bu kıpkırmızı ve simsiyah kitap, sadece tasarımıyla bak bana diyenlerden. 31 sanatçının farklı illüstrasyonlarıyla ayrı bir anlam kazanan kitapta yazar, bazen birkaç cümleyle, bazen bir sayfa, bazen iki, 20 yıldan fazla sürede topladığı malzemeyi seriyor önümüze ve bütün ilkellikleriyle insanları suça iten nedenlerin duygusal olduğunu gösteriyor, onların cinayeti neden ve nasıl işlediğini anlatıyor! Hani bazen içinizden geçtiği olur ya, arabayı üzerine sürmek, kafasına bir şey indirmek, camdan aşağı itivermek, Hangi birini örnek vereyim? “Onu ikna etmeye mecbur muydum? Taş kafanın önde gideniydi. Beyni taşlaşmıştı. Öküzoğluöküz! Kafasını yumuşattım birazcık. Bir vuruşta. Görürüz bakalım tartışmayı öğrenir mi bundan sonra? Bilmeyen susmalı!”  

Vallahi bu duygularla dolduğum için artık TV tartışma programlarına katılmıyor, izlemiyorum! Yaparım filan. 

YA BU NASIL? 

“Benim gibi düşünmediği için öldürdüm onu.” 

82 milyonun yarısı öbür yarısı için böyle düşünüyor. 

“Zavallı o kadar çirkindi ki, her karşılaşmamız bir küfür gibiydi. Her şeyin bir haddi vardır.”  Vahim.  “Onu öldürmem için 20 lira verdiler” “Bıçağı aşağıdan yukarıya, bir mandayı deler gibi soktum. Sevişirken boş gözlerle tavana bakıyordu çünkü.”  Gerisi kitapta. 

Max Aub, 1903’te Paris’te doğmuş, İspanya, Avrupa, sinema derken hem Yahudi hem Alman olduğu için casus ve hain ilan edilip toplama kampı, çalışma kampı gibi rahat bir hayatı olmuş! Ama kaçıp Meksika’ya gitmeyi ve Luis Bunuel ile çalışmayı başarmış. Sinema ve gazetecilik yapmış. 72’de Mexico’da ölmüş. Absürt tabii ve esprili. Memet Baydur’un çevirisiyle “Bazen ölüm ne kadar çabuk gelirse o kadar iyidir diye düşünüyorum. Sevgili dostum Max Aub’un ölümü gibi, bir poker masasında, ansızın.”