Yakın olduğumuz tek yer vicdanımız

Boğaziçi Caz Korosu’nun şefi Masis Aram Gözbek. Genç yaşında büyük başarılara imza atmış, denenmeyeni denemiş, farklılıktan korkmamış bir müzik adamı. Gözbek yedi senedir şefliğini üstlendiği korosuna dünya koro olimpiyatları şampiyonluğunu da dahil onlarca büyük ödül kazandırdı. Ona göre sanat, söylecek sözü olanların işi.

cumhuriyet.com.tr

Boğaziçi Caz Korosu hız kesmiyor, yenilenen ve değişen kadrosuyla dünyayı gezip ödülleri toplamaya devam ediyor. Müzikal sınırları yok, enerjileri yüksek, sahneleri keyifli. Koronun tüm bileşenleri hayata karşı ortak hassasiyetleri besliyor. Koronun şefi Masis Aram Özbek'in hikayesi ve mücadelesi ise başka bir hikaye. İşte anlattıkları...


-  “Gezi Direnişi”nden aklımızda kalan en güzel şeylerden biri de Boğaziçi Caz Korusu'ydu. “Çapulcu Musun Vay Vay” Gezi'nin marşı olmuştu. Sizin için nasıldı Gezi?
İnsanlar niye isyan eder, toplu hareketin dinamiği nedir? İnsanlar bu noktaya niye geldi? Bunun gibi pek çok sorunun yanıtını bulduk orada. Herkes korkusunu yendi. İşte bu da hareketin büyümesine neden oldu. Yeni bir tecrübeydi ve bu tecrübeyi yaşayanlar için hayatın anlamı değişti. Biri geliyor, yüzsüzce hayatınızın tüm alanlarına müdahale ediyor ve hala sessizce oturabiliyorsunuz! Biz de öyledir, kafamıza iyice kakılmalıdır ki harekete geçelim. İşte Gezi parkına vurulan kazma, bizim kafamıza vurulmuştu. O uyuşturulmuş halden bugüne geldik. Korku eşiği kırıldı, geçildi. Merak ediyorum bunların olacağını hiç mi düşünmediler, insanları bu noktaya getirmeyi göze aldılar. Şimdi belki çok görünür değil ama bu ülkede inanın çok şey değişti. Biz ise bir dert anlatıyoruz ve bunu sanatla yapıyoruz. Sanat söyleyecek sözü olanın işidir. Toplumu ve bu ülkenin gerçeklerini görmeden iş yapacağınıza hiç yapmayın daha iyi. Koro hiç bir görüşe ve siyasete yakın değil, yakın olduğu tek yer vicdanı.
- Boğaziçi Caz Korosu'na dönelim, siz şefliğine geçtikten sonra hikaye nasıl değişti?
İvmemiz epey arttı, kadromuz genişledi. Başka şeyler denedik, farklılaştık. 2007-2011 yılları arasında şefliğimde Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü (BÜMK) bünyesinde çalışmalarını sürdürdü. Daha sonra ‘metroda mini konser’ sürecini yaşadığı 2011 yılı Haziran ayı itibariyle Boğaziçi Üniversitesi ile yollarımızı ayırdık. Akabinde “Boğaziçi Caz Korosu”adıyla, Avusturya’da düzenlenen Dünya Koro Şampiyonası’na katılarak iki dalda ‘Dünya Şampiyonluğu’ ve bir dalda ‘Dünya İkinciliği’ kazandık. Bu süreç çok hızlı gelişti, farklı ülkelerden pek çok ödülle döndük.
- Şu an nasıl bir kadro yapısı var?
Koro 2011'den sonra dışarı açıldı. İnternet üzerinden başvuru sistemine geçtik, yaş sınırı ve müzikal bir sınır koymadık. İlginç bir geçiş süreci yaşadık. Kadroyu toparlamak, çalışma yeri bulmak da epey sıkıntılı oldu. Koronun profili çok geniş, her üniversiteden her yaştan insan var. Mesela şu an yaş ortalamamız 21! Birbirinden çok farklı, başka hayatlar yaşayan, farklı şehir ve ülkelerden insanlardan oluşuyor bu koro. Tabii hassasiyetlerimiz ve hayata karşı duruşlarımız benziyor, enerjimiz yüksek. Sahneye bunu iyi aktarabiliyoruz.
- Böyle olunca koroyu yönetmek de kolay olmuyor olsa gerek?
Koro şefliği ile orkestra şefliği arasındaki fark işte bu. Bizde yüzde yetmiş insan ilişkileri, yüzde otuz müzik. Orkestrada tam tersi. Koro zaten amatörlük üzerine kurulu. Koro şefliği herkesin derdini ayrı ayrı derdini dinlemek ve çözüm bulmaktan ibaret benim için. Bizim ekipte kimse fikrini paylaşmakta sıkıntı duymuyor, tartışmalar da oluyor, çatışmalarda... Biz yaşadığımız her şeyden besleniyoruz. Mesela Gezi zamanında ekibin yarısı yurtdışındaydı, diğer yarımız buradaydı, Gezi'deydi. Sonra geldiğimizde onlara katıldık ve Gezi için uyarlamalarımızı yaptık. Bir katkımız ve sesimiz olsun istedik, bunu koşulsuz hepimiz istedik.
-Peki, Masis Arama Gözbek kimdir, biraz da sizin geçmişinize bir yolculuğa çıkalım.
İstanbul'da, 1987 yılında doğdum. 2004 yılında, Radyo Boğaziçi'nin düzenlemiş olduğu, 6. “Battle of the Bands” yarışmasında birincilik aldım. 2005-2007 yıllarında TRT İstanbul Radyosu Gençlik Korosu’ndaydım, 2007’de de BÜMK Caz Korosu’nun şefliği. ABD, Almanya, Avusturya, Çin, İtalya, İsveç, Letonya, Macaristan gibi ülkelerde pek çok yarışma, festival ve ustalık sınıfına katıldım. Denes Szabo, Tõnu Kaljuste, Simon Carrington, Volker Hempfling, Johannes Prinz, Elisenda Carrasco i Ribot, Bernd Spitzbarth, Wim Van Herk, Welfhard Lauber, Michael Reif, Maria Tönnesmann, Sabine Horstmann, Patrik Andersson, Franz Jochum gibi isimlerle şeflik; Par Lindgren, Richard Ayres ve David Lang ile bestecilik çalıştım. 2008 yılında, Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü’nden ayrılıp, Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları, Kompozisyon Bölümü’nü kazandım. Ertesi yıl da MSGSÜ Devlet Konservatuvarı Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Bölümü'nü.
- Matematiğe nasıl bulaştınız?
Aslında istemiştim, analitik de biriyim. Müzikle yalnızca “m”leri ortak gibi duruyor ama fazlası da var. Koro tüm hayatım oldu, eğitimim hala duruyor, öğrenciyim yani. Bazen çok gerildiğim ve yorulduğum zamanlar oluyor. Çünkü böyle bir ekibi birarada tutmak kolay değil. Zaten her şeyi dibinne kadar yaşıyorum. Fazla duymak, görmek ve hissetmek marazlı bir durum. Hassasiyet bazılarını yorar. Az farkında olan, az tepki veren, her şeyden etkilenmeyen, geniş biri hiç olamadım. Bunun bedeli farklı ödeniyor elbette. Bu durumdan “pişman mıyım?” Hayır, tekrar dünyaya gelsem, aynı şekilde yaşamak isterim. Tek sıkıntım bazen bir kısırlık hissediyor olmam. Beslemem için beslenmem gerekir. Şu an koromuzun ivmemiz sürekli artıyor, yurtiçi ve yurtdışında büyüyoruz ama korunun sosyal medyasından her türlü küçük ayrıntısına kadar işi ben yürütüyorum.
- Önünüzde neler var?
Boğaziçi Caz Korosu olarak 9-19 Temmuz tarihleri arasında Letonya’da düzenlenecek 8. Dünya Koro Olimpiyatları’na ve 20-27 Ekim tarihleri arasında Fransa’da düzenlenecek Polyfollia Uluslararası Koro Festivali’ne dünya çapında davet edilen 10 ekipten biri olarak katılmaya hazırlanıyoruz.


www.bogazicicazkorosu.com
www.twitter.com/bogazicicazkoro
www.facebook.com/bogazicijazzchoir