Yahudi Kültürü Avrupa Günü etkinlikleri
Türkiye’de 6.sı düzenlenen Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nde bu yılın teması olarak seçilen müzikle duvarlar yıkılmaya çalışılacak. Bu yıl 7 Eylül’e denk gelen Yahudi Avrupa Günü, geleneklerin anıldığı, yemeklerin yenildiği, şarkıların dinlendiği, sohbetlerin edildiği bir gün olacak. Dinletilerde Angelika Akbar, Tuluyhan Uğurlu, Yinon Muallem gibi müzisyenler yer alacak.
cumhuriyet.com.tr2000 yılında Fransa’nın Alsace bölgesinde resmi olarak ilan edilen her Eylül ayının ilk pazarı Yahudi Kültürü Avrupa Günü olarak belirlenmiş. Daha sonra diğer Avrupa ülkelerine de yayılan Yahudi Kültürü Avrupa Günü şu an dünyada 30 farklı şehirde kutlanıyor. Yemekler yeniyor, müzikler dinleniyor, söyleşiler yapılıyor. Aslında tüm dert uzun yıllar sürgünde yaşamış bir toplumun kendi kültürünü tanıtma çabası. Türkiye’de altı yıldır düzenleniyor bu organizasyon (Dehşetli günler yaşadığımız Neve Şalom sinagoğuna yönelik saldırının gerçekleştiği 2003 yılında hiçbir etkinlik yapılmamış).
Amaç, Yahudi kültür ve mirasını bugünlere aktarmak ve toplumla arasında her geçen gün kalınlaşan duvar olan Yahudiliği tanıtmak. Türk Yahudi Cemaati Basın Sözcüsü İvo Molinas, Avrupa’nın ‘Yahudi Kültürü Günü’nü bir anlamda kendi kültür çeşitliliğini kanıtlamak için aracı olarak kullandığını anlatıyor. Bununla birlikte bu organizasyonun en fazla Türkiye’de gerekli olduğunu vurgularken, son yıllarda artan anti-semitist düşünce yapısına da değiniyor: “Maalesef burada son yıllarda artan Yahudi karşıtlığını ve bu karşıtlığın Yahudiliği tanımayan insanların beyninde yaptığı hasarı da düşünürsek bu tanıtım faaliyetleri çok önemli. Bu duvar iletişim ve teknoloji çağına rağmen gittikçe kalınlaşıyor. Yahudi karşıtlığının miliyetçi nedenlerle birlikte dinsel nedenleri de var tabii ki. Kültür, gelenek, yaşam tanınmazsa zorlaşır. Türkiye’de bu iletişim ve teknoloji çağında hala Yahudiler tanınmıyor. Ne yazık ki ‘Komşunuz kim olmasın isterdiniz?’ sorusuna en çok verilen yanıt hala ‘Yahudi’. Tanımayan komşu olarak da istemez tabii ki... Tanıtmak, ilişkileri ileri götürmek gerekli.”
Yahudi karşıtlığı yüzyıllardır var
Yahudilerin bir özelliği; bulundukları toplumlarda hep öne çıkmak istemeleri. Molinas, yaşam kavgası içinde insanların çok çalıştığını ve diğerlerine göre bir adım öne geçtiklerini söylüyor: “Bu biraz var olma güdüsünden kaynaklanıyor. Yaşamak için bir mücadele var ve bu bir sinerji yaratıyor. En zengin, en çalışkan, en iyi akademisyen Yahudi oluyor. Bu Türkiye’de de böyle oldu. Ancak Türkiye’de eski nüfuzları yok oldu diyebiliriz.” Cumhuriyet’in kuruluşundan sonraki hükümetlerin Türkleştirme politikaları sonucu Yahudilere karşı anti-semitist bir politika gelişmesi nedeniyle, 6-7 Eylül, Trakya Olayları ve özellikle Varlık Vergisi’nden sonra Yahudiler Türkiye’den birer ikişer gitmiş. Özellikle Varlık Vergisi’nden sonra Türkiye’yi terkettiklerini ancak tabii ki İsrail Devleti’nin kurulmasının da Yahudilerin yaşadıkları ülkeleri terketmesinde etkili olduğunu söylüyor Molinas: “Çok da güvenli diye değil ama en azından soykırımın, katliamın, saldırıların olmayacağı, ceplerindeki paranın zorla alınmayacağı bir ülke İsrail. Hem iyi yaşamaya çalışmış hem de öldürülmüş, dövülmüş, kovulmuş Yahudiler binlerce yıldır. Bu sadece İspanya değil, İngiltere, Almanya, bütün Avrupa’da olmuş.”Yüzyılların tınıları aynı gün kulaklarda
Yahudi Avrupa Günü önemli bir de panele ev sahipliği yapacak. Mesut Ilgın, emekli olduktan sonra 1933 yılında Atatürk’ün gerçekleştirdiği son devrim olarak bilinen üniversite reformlarının öyküsünü araştırmış. Vardığı sonuçlar hayli ilginç. Atatürk, Cumhuriyet’in kuruluşundan ölümüne kadar istediği niteliklere uygun birini bulmak için 17 Milli Eğitim Bakanı değiştirmiş. O dönem 400 medrese, Darülfünun, Mühendishane-i Bahr-i Hümayun, Mühendishane-i Berr-i Hümayun, Nafia Vekaleti dışında yüksek okul yok. Darülfünun da yersiz nedenlerle şeyhülislam tarafından sürekli kapatılıyor. O dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip eğitim sisteminin modernleştirilmesi için çalışamalar yürütmeye başlıyor. Aynı dönemlerde Hitler, 464 Yahudi kökenli bilimadamının işine son veriyor. Bu bilimadamları Kader Birliği Derneği kuruyor. Büyük bir kısmı Hollanda’ya, Fransa’ya, İsviçre’ye kaçıyor. Türkiye, gelip yerleşecek 40 öğretmen istiyor. Türk öğretim üyelerinin üç katı maaş veriliyor. Tek şart da en fazla 3 yıl içinde Türkçe öğrenmeleri. Ve 40 öğretmen yaşamlarının garantisi için geliyor. Bu öğretmenlerin hala kökleri ve mezarları burada olanlar var. Bu kapsamlı araştırmayı Ilgın’ın kendisinden dinlemek için 7 Eylül’de Neve Şalom Kültür Merkezi’nde olmanız gerekli... Bu panelin dışında Cem Mansur ve Cihat Aşkın müzikle ilgili katılımcılarla söyleşilecek, Sabrina Fresko, Eti Behar, Beti Cenudioğlu, Bubi gibi heykel ve resim sanatçılarının sergileri görülecek. Neve Şalom Sinagogu, temsili bir geleneksel Yahudi düğününe ev sahipliğe yapacak; bu kez herkes için. Bir de bu günün Ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle bir de iftar sofrası kurulacak Galata Meydanı’nda.
Bu yılın teması müzik
Ve tabii ki bu yılın teması olan müzik... 1492’de İspanya’dan kaçan Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğu’na getirdikleri, yüzyıllar içinde başta Türk Sanat Müziği olmak üzere çevrelerindeki müzik kültüründen de etkilenen, aşk, meşk, dedikodu, günlük yaşam ve her türlü insan ilişkileri ve duyguları içeren temalarla kendine özgü bir müzik türü olan Türk-Sefarad Müziği, Orta, Doğu ve Batı Avrupa’da yaşamış Aşkenaz Yahudileri’nin, hüzün ve neşeyi bir arada ifade eden ancak içinde çok yoğun duygular ve felsefe barındıran; Yahudiler’in binlerce yıl boyunca yaşadığı felaketler, geçmişe ve geleneklere bağlılık ve yaşamının yalın bir ifadesi olan Klezmer Müziği, \t\t16. yy’da Edirne’de Yahudi mistiklerle Sûfilerin etkileşiminden doğan ve İstanbul’a gelerek günümüze dek sürmüş olan Maftirim ve de Sinagog İlahilerinden örnekler sunulacak. Etkinlikler, İtalyan ve Aşkenaz Sinagogu, Schneidertempel Sanat Merkezi, Eski Zülfaris Sinagogu, Osmanlı Bankası Müzesi, Galata Meydanı ve İtalyan Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.