Woolf, evlilik, kriz ve kendine ait bir yayınevi! (04.06.2021)

Virginia Woolf, 28 Mart 1941’de cebine doldurduğu taşlarla Ouse nehrine girip intihar ettiğinde geride kocası Leonard Woolf’a hitaben yazdığı bir mektup bırakmıştı. Geçirdiği nöbetlere artık daha fazla dayanamayacağını ifade ettiği mektubunda kocası Leonard’a şöyle diyordu: “Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum… Hayatımdaki tüm mutluluğu sana borçluyum.” Carole d’Yvoire’ın Gizem Şakar’ın çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı, ismini aldığı bu sözden hareketle, Virginia ve Leonard çiftinin evliliğine zemin hazırlayan koşulları ve arka planda yatan “düşünce yapılarını” sorguluyor. Sonunda sözü 1917’ye, yani birlikte kurdukları yayınevine getirerek noktalıyor.

İrem Uzunhasanoğlu

VICTORIA DÖNEMİNİN YAPITLARINDAKİ İZLERİ

Hayatımdaki Tüm Mutluluğu Sana Borçluyum isimli kitabında, Virginia ve Leonard Woolf’un aile kökleriyle birlikte hem kendi aralarındaki hem de ortak payda Bloomsbury Grubu içindeki kültürel ve sınıfsal farklılığın altını çizen Carole d’Yvoire, Victoria döneminin Woolf’un yapıtlarında bıraktığı izleri saptayabilmemiz için doneler sunuyor.

Hastabakıcı olan annesi Julia’yı erken yaşta kaybetmesi, üvey kardeşlerinin tacizine uğrayıp bunu dile getirememesi, ardından kardeşini ve babasını kaybetmesi Woolf’u ağır bir buhrana sürükler.

Bu dönemde en büyük destekçisi olan Violet Dickinson’ın yanında ilk şiddetli nöbetini geçirecek ve yine onun teşvikiyle ilk makalesini Guardian’a gönderecektir. Violet belki de Woolf’un büyük bir yazar olacağını öngören ilk kişidir.

İSTANBUL, BURSA, İNGİLTERE VE LEONARD!

D’Yvoire, Virginia Woolf’un yas tutarken yaptığı Türkiye gezisine değinirken, kıskançlık yüzünden aralarının açık olduğu bir dönemde kız kardeşi Vanessa’nın İstanbul ve Bursa’da yaşadığı talihsiz olayı da aktarır.

Doğu Ekspresi’yle İngiltere’ye döndükten sonra Leonard’la tanışır. Tensel bir çekimden söz etmek olanaksızdır ama yine de “Sen benim başıma gelen en güzel şeysin,” diyen Leonard’ın karşısında, güven duygusu ihtiyacı tatmin olmuş görünen bir Woolf vardır.

Derken Woolf’un buhranlarına bir tuğla daha ekleyecek çocuk sahibi olma meselesi gelir. Evlilik onun simgesel bir kopuşuyken anne olmak (ya da olamamak) ikinci büyük dalgayı yaratır. Sanrılı nöbetlerine, saldırganlığına ve ani çöküşlerine rağmen ayakta kalmaya devam eder.

HOGARTH PRESS DÖNEMECİ!

1917 yılında birlikte kurdukları Hogarth Press yayınevi önemli bir dönemeç olur. İlk bastıkları kitapsa bir ortak verimdir: Leonard’ın “Üç Yahudi” ve Virginia’nın da 1921'de, Pazartesi ya da Salı kitabına girecek “Duvardaki Leke” adlı öykülerinden bir derleme. Her iki öyküyü de kitabın sonunda bulabilirsiniz.

Hayatımdaki Tüm Mutluluğu Sana Borçluyum, Virginia Woolf’un yazarlığa adımını atmadan önce aldığı evlilik kararının, bu önemli hatta stratejik hamlenin perde arkasını soruştururken, hayvanat bahçesindeki hayvanlara bile pantolon giydirecek kadar katı kuralları olan Victoria dönemi içinde biçimlenen “düşünce yapısıyla” yazarın yaşadığı kırılmalar, kaygılar ve açmazlar hakkında ipuçları sunuyor.

Bu kitap yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından birinin zihnine bir davetiye.

Hayatımdaki Tüm Mutluluğu Sana Borçluyum / Carole d'Yvoire / Çev.: Gizem Şakar / 171 s. / 2021.