Vural: Mesele istiklal değil, Bilal meselesidir!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın vakıf için imar değişikliği nedeniyle belediyeden talepte bulunduğu yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Vural, “Görülüyor ki bu bir istiklal değil, Bilal meselesidir, vatan millet meselesi değil Bilal meselesidir.'' dedi.

DHA

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, İzmir’de gündemi değerlendirdiği toplantıda, sert bir dille eleştirdiği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Rıza Sarraf'ın çantayla kitap falan götürmüş olabileceği” yönündeki açıklamasına tepki gösterdi. “O çantada bulunan şeyi ele geçirdim” diyen Vural, kendisinin hazırladığı, içinde dolar banknotlarının resmi bulunan ve kapağında “Erdoğan Masalları” yazan bir kitabı gazetecilere gösterdi.MHP İzmir milletvekili Oktay Vural, partisinin İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi, gündemdeki konuları değerlendirdi. Milletvekili Vural, “Öncelikle İzmir’de elim bir kaza sonucunda şehit olan 10 askerimize, Allah’tan rahmet yaralılara geçmiş olsun diliyorum. MHP olarak bugün o şehitlerimizi görünce birileri açıkçası kendi çocukları ve kendilerinin geleceğini düşünürken, vatan evlatları da hepimizin geleceğini düşünüyor. Dolayısıyla aslında bu tablo Türkiye’yi yöneten zihniyeti deşifre eden bir tablo. MHP, bu vatan evlatları için vardır. Ancak Türkiye’yi yönetenler sadece kendi çocuklarını düşünmektedirler, kendi gemilerini yürütmektediler. Biz Türkiye gemisiyle ilgileniyoruz. 17 Aralık, Türkiye için bir milattır. Bugün bizler 11 ülkeyi hukuka aykırı şekilde tek adamcı baskıcı, fütursuzca olarak yöneten, pek çok kirli ilişkiler içine giren bölücülerle kol kola hareket eden milletin, maddi ve manevi değerlerini sürekli aşındıran, içeride dışarıda iflas etmiş bir anlayışın son çırpınışlarına şahit olmaktayız. Bugün AKP döneminde, bir soygun düzeni kurulmuştur. AKP döneminde bir soygun çetesi işbaşındadır, tablo bunu ortaya koymaktadır. Soyulan milletimizdir, değerleridir. 11 yıldır ülkeyi bu anlayışla yöneten AKP iktidarı boğazına kadar rüşvete yolsuzluğa boğulmuş kir pislik paçalarından akmaktadır. Ancak hala o yolsuzluğu ve rüşveti savunacak bir istiklal mücadelesi başlatmışlardır. Bugün yolsuzluk ve rüşveti savunmakla arsız yüzsüzlüğün zirve yaptığı bir noktaya gelinmektedir. Böyle bir duruş ahlaki bir çöküntüyü ortaya koymaktadır. Bunları savunmak üstünü örtmek asrın arsızlığı yüzsüzlüğüdür. Bu artık yolsuzluk ve rüşvet olayını aşmış bir ahlaki çöküş olduğunu ortaya koymuştur. Manen çökmüştür. Manen çökmüş bir AKP zihniyeti vardır, Başbakan hızını alamamış, savaş kabinesi kurmuş, soruşturmayı yapan savcılara suç duyurusunda bulunan Bekir Bozdağ’ı, Adalet Bakanı yapıyor. HSYKnın başına getiriyor. Fişlemelerde adı geçen müsteşarını içişleri bakanı yapıyor. Kendisini de herhalde yakında Başkomutan ilan edecek. Burada sormak gerekir, düşman kim, kime karşı istiklal mücadelesi veriyorsun. Kendi atadığın yolsuzluğu ortaya çıkaran polisler mi, savcılar mı düşman, bu millet mi sana düşman. Bu milletin hakkına el uzatanlara, el uzatanları yargıya teslim edenlere karşı istiklal mücadelesi yapan birisi ancak ve ancak istikbal mücadelesi yapıyor demektir” dedi.

KİTABI ELE GEÇİRDİĞİNİ SÖYLEDİ


Bugün geldiğimiz noktada Başbakan’ın, yel değirmenleriyle savaşan bir Don Kişot’a dönüştüğünüsavunan Vural şunları söyledi,
“Allah akıl fikir versin. Bu yolsuzlukları rüşveti savunurken istiklal mücadelesi vereceğiz derken istiklal savaşı adı altında Başbakan’ın istikbal savaşını görmekteyiz. Dört parmak gitmiştir, baş parmak kendi başının çaresine düşmüştür. Sen milletin istiklalini bölücülere peşkeş çektin, kendi istikbalinin peşine düşmüşsün. Başbakan sadece rüşvet alanları, yolsuzluk yapanları savunmuyor. Neredeyse AKP hükümetinin beşte birini rüşvete boğan Rıza Sarraf için, “Tanırım, iyi çocuktur, hayır işlerini sever' diyecek kadar şuursuzlaşmıştır. O, Rıza’nın kime hayrı dokunmuş bilmeyiz. Ama tape ve kayıtlardan anlaşılıyor ki Başbakan yakınlarına ve hükümet üyelerine bayağı bir hayrı dokunmuş. Hepsi milyar dolarlık hayırlara nail olmuşlar. Başbakan’a sormuşlar. Rıza Sarraf’ın, AB Bakanı Bağış’ın ofisine çantayla girip çantasız çıktığı görüntüleri sormuşlar. Başbakan, “Teslim edilirken görüntüleri var mı. Belki o çantayla kitap filan götürülmüştür' diyor. Böyle bir hukuk var mı? Ben Başbakan’a hak veriyorum. Başbakan diyor ki, çantada kitap gitmiştir. Doğdu diyor, kitabı o. Elime geçti o kitap. O çantada bulunan bir kitap benim elime geçti. Erdoğan’ın masalı kitabı bu. Kitap geçti diyor sen kimi kandırıyorsun, bu ne yüzsüzlüktür? Milleti aptal yerine koyuyorsun yazıklar olsun sana. Kitabın içindeki sayfalardaki dolarlarla mı, övünüyordun. Garibana kitap dağıttık diyordun. Keşke bundan dağıtsaydın. Vatandaşa ne dağıtıyorsun. Evet kitapta gerçekten bu varmış. Böylesine gayri ciddi bir cümleyi, ancak Erdoğan gibi biri kullanabilir. Üzülüyorum koca koca gazeteciler Başbakan’ın karşısında hiç olmazsa yüzünü ekşitmesi lazım ya. Neredeyse diyecek ki, o yok canım o paralar değilmiş ya sakızlardan çıkan dolarlar diyecek. Başbakan’a göre o çantanın içinde milyon dolarlar yok, kitap var demişti. Doğrudur kitapları bu. Bu delili de ilk defa elime geçti. Bu kitaplardan artık vatandaşa dağıtmasını da tavsiye ediyorum. Başbakan, millet sizden kitap hizmet bekliyor. Bana da bana da diyor. Tüm vatandaşlara bu kitaptan dağıtmanızı bekliyorlar, seçimlerde bu kitabı dağıtın birazda onlara düşsün.”

İSTİKLAL DEĞİL, BİLAL MESELESİDİR


Başbakan’ın suçlanan kişinin adını Rıza Sarraf değil “Rıza Safah” koyacanı belirten Vural, “Ne Sarraf’ı ya Sahafçı. Kitabına uyduruyorlar ya işte bu. Başbakan kitabına uyduruyor. Yani milletin bu yalanı yutacak kadar saf sanıyor, biraz edepli olmak lazım, bu millete saygılı olun, milleti aptal yerine koymak kadar utanç verici bir şey olamaz. Herhalde AKP’ye gönül vermiş insanlar bu kitabın hesabını soracaktır herhalde. Beraber yürüdük biz bu yollarda beraber ıslandık dedi. Şimdi bakıyoruz ki beraber yürüttük biz bu yollarda, beraber paylaştık yağan dolarları. Bu sözler ciddiye alınacak sözler değildir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın vakıf için imar değişikliği nedeniyle belediyeden talepte bulunduğu yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Vural, İzmir'de de imar bekleyen insanların olduğunu ifade etti. Yolsuzluğa sahip çıkan siyasetçi figürünün güçlendirildiğini savunan Vural, “Görülüyor ki bu bir istiklal değil, Bilal meselesidir, vatan millet meselesi değil Bilal meselesidir. İstiklal mücadelesi verdiğini söyleyen Sayın Başbakan'a bir Bilal uğruna ne güneşler batıyor Ya Rab demek gerekiyor. Hukuk kuralları Bilal uğruna feda edilmektedir. Yazık, utanç verici bir durum” dedi. Kur'an-ı Kerim'den ayetler okuyan Oktay Vural, AK Parti hükümetinin muhafazakarlığın yüz karası olduğunu savundu.

TAYYİBAN CUMHURİYETİ YAPTILAR


Allah, Kuran, Peygamber diyen kişinin yolsuzluk yapmayacağını ve harama el uzatmayacağını da dile getiren Oktay Vural, “Başbakan Erdoğan, akrep gibi kendini sokmuştur, bu ifadeler kendini sokan akrebin ifadeleridir” dedi. Başbakan tarafından atanan yeni polis müdürünün savcılık kararını tanımadığını söyleyen Vural, Türkiye'nin Tayyiban Cumhuriyeti haline getirildiğini savundu. Cumhuriyet Başsavcısı'nın yargı kararlarının neden uygulanmadığını da sorması gerektiğini kaydeden Vural, “Görülmektedir ki Cumhuriyet Başsavcısı yürütmenin güdümündedir, emniyet müdürü, vali yürütmenin güdümündedir. Hepsinin görevden alınması gerekmektedir" diye konuştu. AK Partili bazı milletvekillerinin disipline sevki ile ilgili olarak da açıklama yapan Oktay Vural, “Bugün hangi sebeplerle istifa ettiler, bugüne kadar o kokuşmuş iktidarın içinde nasıl oturdular bunun cevabını onların vermesi gerekir ama artık AKP dikiş tutmayacaktır” dedi. Vural, yerel seçimlerde partilerinin İzmir adayının MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından Pazar günü açıklanacağını da sözlerine ekledi.