Vitrindekiler... (03.01.2020)
Kısa süre önce okurlarla buluşan, edebiyattan sanata, siyasetten yakın tarihe çeşitli alanlardan yetkin kitaplar raflardaki yerini aldı. Belli başlı yeni kitapları sık sık buradan da sizlere duyuracağız. İşte sizin için seçtiklerimizden bir bölümü...
Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki
Bir Delinin Hatıra Defteri / Nikolay Vasilyeviç Gogol / Çeviren: Eyüp Karakuş / Bilgi Yayınevi / 168 s.
“Duygularını, düşüncelerini ve izlenimlerini bir başkasıyla paylaşmak bana göre yeryüzündeki en büyük erdemlerden biridir.” Bir Delinin Hatıra Defteri, Nikolay Vasilyeviç Gogol’ün trajikomik öyküleriyle Rus bürokrasisini en çarpıcı biçimiyle gözler önüne serdiği bir yapıtı. Kitapta ayrıca Gogol'ün klasikleşmiş öyküleri Palto, Burun ve Fayton yer alıyor.
Anayasasızlaştırma ve Demokrasi Umudu / İbrahim Ö. Kaboğlu / Tekin Yayınevi / 288 s.
“Biz seçimleri kazanamayız, çünkü onlar çoğunlukta”, “Biz seçimi kazanamayız, çünkü onlar sandıkta hile yapar” , “Biz seçimi kazansak da, onlar iktidarı bize vermez”... Son yıllarda kitlelerin siyasal iktidarın seçimler yoluyla el değiştirmesi (siyasal münavebe) konusundaki umutsuzluğu, karamsarlığı ve bıkkınlığı ifade eden bu cümleler... İbrahim Ö. Kaboğlu kitabında; bu umutsuzluğu pekiştiren 31 Mart 2019 yerel seçimleri ve 6 Mayıs YSK kararına rağmen, tekrarlanan İstanbul 23 Haziran seçimlerinin sonuçlarının ise bütün Türkiye’de demokrasi umudunu yeşerttiğini vurguluyor. On yedi yıldır devleti tek başına yöneten AKP’nin, seçim sonuçlarına nasıl “katlanmak zorunda” kaldığını irdeliyor.
Uğur Dündar - Olağanüstü Bir Hayat / Gökmen Ulu / Sia Kitap / 472 s.
Gökmen Ulu’nun kapsamlı araştırmalar, hem Uğur Dündar hem de onu tanıyan, onunla çalışmış kişilerle yaptığı görüşmeler sonucunda hazırladığı kitap, Dündar’ın yaşamının bilinen ve bilinmeyen evrelerine ayna tutuyor. Gazetecilik ve televizyonculuk yaşamında karşılaştığı engeller ve kendisine destek olanlar, tanık olduğu ilginç ya da rahatsız edici sayısız olayın yanı sıra Bekir Coşkun’dan İlker Başbuğ’a, Metin Akpınar’dan Müjdat Gezen’e, Halit Kıvanç’tan Yılmaz Özdil’e kadar pek çok tanınmış isim, anıları ve gözlemleriyle yer alıyor. Kitapta Dündar’ın çocukluk yıllarına, ailesine, meslek yaşamına ve bugününe ait çok sayıda fotoğraf da yer alıyor.
İç Dünya Dış Gerçeklik / Esra Mutlu Dedik / İthaki Yayınları / 312 s.
İstanbul Psikanaliz Eğitim, Araştırma ve Geliştirme Derneği’nce (Psike İstanbul) Boğaziçi Üniversitesi’nde 2018 Aralık’ında, 12. Psikanalitik Bakışlar Sempozyumu’nda sunulmuş tebliğlerin gözden geçirilmiş hâllerinin bir araya getirildiği bu kitap, insan tekini ve toplumu açıklamada iddiasını sürdüren psikanalizi bir kavramsal kavşağa yanaştırıyor. İç dünya ve dış gerçeklik arasındaki etkileşim, içerisi ile dışarısını tanımlayan etkenler, konularının uzmanı yazarlarca enine boyuna masaya yatırılıyor.
Siyasal İslamın Yükselişi ve Çöküşü - Dört Dönem / Mehmet Bedri Gültekin / Kırmızı Kedi Yayınevi / 256 s.
19’uncu yüzyılda İslam dünyası bir bütün olarak Avrupalı kapitalist sömürgecilerle karşılaştığı ve hemen her yerde yenildiği zaman akla gelen ilk soru, “Biz neden Batı dünyasından geri kaldık?” şeklindeydi. “Siyasal İslamı”, içine girilen yeni çağa ait bir siyasal akım olarak ortaya çıkaran da bu soruya, “İslam” çerçevesi içinde bir cevap bulma arayışıydı. 20’inci yüzyıl ise sömürgeciliğe karşı mücadelenin hangi bayrak altında verilirse başarıya ulaşacağını ve Batı’yla aradaki farkın daha da derinleşeceğini gösteren onlarca pratiğe sahne oldu. Önümüzdeki dönem gelişmelerin ne yönde olacağını belirleyecek olan, toplumsal hafızada bütün 20. yüzyılda olup bitenlere ilişkin olarak yapılan muhasebe olacak. Mehmet Bedri Gültekin’in incelemesi bir anlamda böyle bir muhasebe çalışması.
Cumhuriyet’in Ekonomi Politiği: Devletçilik - Halkçılık - Planlama - Kalkınma / Kolektif / Derleyen: Şenol Çarık / Tarihçi Kitabevi / 272 s.
“Tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden birisidir Türkiye...” Okul sıralarında, ders kitaplarında öğretilen bu bilgi bugün artık sadece bir nostaljiden ibaret. Patatesini, soğanını hatta samanını bile ithal eden bir ülke haline geldik. “Ne üretiyoruz?” sorusuna verebileceğimiz bir yanıt bile yok! Dışa bağımlı, borç batağı içerisinde bir ekonomi... Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tam bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıkla mümkündür” sözü bugün daha da önem kazanmıştır. Kurtuluş Savaşı’yla kurulan Cumhuriyetimizin yarattığı kurumlardan, bozkırdaki mucizeden öğrenilecek o kadar çok şey var ki! Cumhuriyetin yarattığı mucizeyi, kurduğu fabrikaları küçümseyenlerin, “devlet fabrika mı işletir?” diyenlerin, yokluktan var edilen tüm kurumları, fabrikaları özelleştirenlerin, satanların ülkemizi getirdiği yer ortadadır. Ülkemiz ekonomisi giderek krizin derinleştiği, bunalımın daha da büyüdüğü bir noktaya gitmektedir. Elinizde tuttuğunuz bu çalışmada, ülkemizin yetiştirdiği kıymetli, birikimli hocalar, uzmanlar, hem Cumhuriyet ekonomisini, planlamayı, kalkınmayı, kısaca Cumhuriyetin mucizesini hem de serbest piyasayla birlikte rayından çıkan ekonomiyi, bugün gelinen noktayı, sebep ve sonuçlarıyla, çözüm önerileriyle birlikte kaleme aldılar.
Uzlaşma / Elia Kazan / Çeviren: Batuhan Taş / Alakarga Yayınları / 328 s.
Artık bir şey yapmam için bir neden olmadığına göre, bir şey yapmamam için de bir neden yoktu. Değer yargılarını ve sonuçları düşünemeyecek kadar zom ve mutluydum. Sadece ve sadece dürtülerimle ve arzularımla alakadar olmak istiyordum... Elia Kazan’ın bu unutulmaz romanı konforlu hayatların iç dünyasına, zenginliğin ve kurumsallığın saçmalığına ve çağdaş iş yaşamının nasıl bir hapishane olduğuna yöneltilmiş bir hançer adeta. Romanın kahramanı Eddie, Türkiye’den Amerika’ya göç etmiş Yunan kökenli bir ailenin oğludur. Amerika’da yeni isimler almak, yeni hayatlar kurmak aileyi yalnızca bir yere kadar mutlu etmiştir... Eddie, yıkıcı aşkı tanıdığı zaman, aile, para, ün, kariyer, bir anda değersizleşir...
Karlı Dağın Aşıkları / Sevim Reşat / Altın Kitaplar / 384 s.
1850’lerin Kafkasya’sında, farklı sosyal sınıflara ait iki gencin aşk için verdikleri büyük mücadelenin romanı... Albina soylu bir ailenin kızıdır, Jan ise köle sınıfına mensup asi bir genç... Mevcut sistemde var olan tüm koşullar bir araya gelmelerini imkânsız kılar. Jan köle olarak yaşayamayacağı bir aşkı geride bırakır, özgürlük vaat eden Kafkas savaşlarına katılır. Albina öldüğünü sandığı büyük aşkını kalbine gömer, kendi sınıfından biriyle evlenmek zorunda kalır. Ancak büyük sevdaların seyri farklıdır. Öyle ki zorlu kader bile sonunda dize gelir.
Palyaço Balık / Ayşegül S. Nesin / Bellade Yayıncılık / 87 s.
“Deniz kenarındaki tahta banka oturdular. Dalgaların vurduğu çakıl taşlarına akseden yüzlerine bakarken erkek “Hadi anlat” dedi. Kadın “Neyi anlatayım?” diye sordu. “Beyaz düşleri.” “"Kara midyelerin içindeki beyaz düşleri” dedi kadın. Erkeğin elleri yara içinde kaldı bulmak için daldığında kara midyelerin içinde beyaz düşleri. Kadın süsledi düşlerini beyaz gerdanındaki incilerle. Erkek kara midyelerin içinde... Elleri yara bulamadı beyaz düşleri...” Ayşegül S. Nesin, edebiyatla iç içe bir ailenin ferdi olarak yıllar içinde yaşama dair sezgilerini damıttığı Palyaço Balık’taki öykülerinde hayal dünyası ile gözlemlerini bileştiriyor. Yaşanmışlıkların izini sürüyor, paylaşıyor.
Dönüşümler, 1-15 / Publivius Ovidius Naso / Çeviren ve Yorumlayan: Asuman Coşkun Abuagla / Yapı Kredi Yayınları / 456 s.
Destan türüne özgü bir vezin olan heksametron ile yazılan, on beş kitaptan oluşan ve mitolojiyle iç içe öykülerden oluşan Dönüşümler’de; başta Homeros, Hesiodos, antik Yunan tragedya yazarları, İskenderiyeli ve Romalı şairler olmak üzere pek çok yazar kaynak olarak kullanılmış. Ovidius’un dostlarında bulunan kopyalar sayesinde günümüze ulaşan öyküler, ateş tanrısı Vulcanus’un yaptığı görünmez zincirlerle, yer ve zaman bağlamında bağlanarak kesintisiz bir anlatımla akıyor.
Sanat Kaç Para? - Safa’dan Ferit Edgü’ye / Editör: Burak Fidan / Raskol’un Baltası / 104 s.
Sanat Kaç Para?, Peyami Safa’nın hiç anlaşamadığı anarşist yeğeni ressam Behçet Safa’nın Ferit Edgü’ye gönderdiği mektuplardan oluşan bir manifesto. Safa ve Edgü arasındaki pek bilinmeyen derin dostluğun da belgesi niteliğinde olan kitap, Safa’nın deyimiyle, bir Commedia Tragedia. Editör Burak Fidan, sunuda, Safa’nın atölyesinde geçirdiği günlerin izlenimlerini paylaşıyor. Kitaptaki resimler, Elba adasının Capoliveri köyünde, terk edilmiş rutubetli bir şarap mahzeninde, Portoferrario’nun iflas etmiş ton balığı fabrikasının 3,65 metrelik eski masasında elle yapılan çetrefil bir çoğaltma yöntemiyle gerçekleştirildi. Çalışmaya açlıktan ölmüş sanatçıların aziz hatırası adına başlandı. Yeni zenginleşmiş küçük ve büyük burjuvalar için seri üretim yapmaya razı olmuş zanatçılar... Okuması yazması olmayan zeleştirmenler... Onların gerdekçisi galericiler ve cehaletlerini parayla örten koleksiyoncular... İşte karşınızda Behçet Safa’nın hayatı boyunca kaçtığı Resimli Sanat Tiyatrosu ve kuklaları...
Aşmunikal
- Anadolu’nun İlk Aşk Hikâyesi / Nevres Arif / Kırkikindi
Yayınları / 368 s.
Aşmunikal, Anadolu’nun ışığı solan kızlarının, oğullarının hikâyesi. Anadolu’nun sayısız uygarlığa beşiklik etmiş toprakların değişmez yazgısı... İktidar hırsı ve kavgasının aşka galebe çalışının derin ve hazin anlatısı... Ama gerçek aşkın yine de ve her şeye rağmen binlerce yıl var olacağına dair umut... Yazar; önsöz niteliğindeki dizelerinde tercihini aşktan yana yapmış tüm cesur yüreklere selâm gönderiyor: “Analar doğurmaz bu topraklarda çocukları, / Topraktır doğuran onları.”
Zorba / Nicos Kazancakis / Çeviren: Ahmet Angın / Can Yayınları / 424 s.
Kazancakis’in başyapıtı, Girit’e gelen bir İngiliz’in ve hayatına giren bir kasırganın; hayatı savaşıyla, tutkusuyla ve hazlarıyla deneyimlemiş Aleksi Zorba’nın coşkun yaşama sevinciyle Akdeniz’e özgü bir aydınlanma yoluna çıkışının hikâyesi. Hayatın sunduğu her duygunun peşinden tutkuyla giden, ümitsizlikleri kollarını açıp dans ederek defeden Zorba’nın öyküsü; güzellikleriyle ve acılarıyla zamana meydan okuyan bir yaşam rehberi gibi.
Dedim: ‘Ah!’, ‘Türkçe ‘Off’ - 2 / Feyza Hepçilingirler / Sia Kitap / 352 s.
Günümüzde dilimiz saldırı altında... Yabancı sözcüklerin saldırısı yanında dili ve sözcükleri bilerek bozanların, bilgisizlik yüzünden yanlış kullananların sayısı da az değil! Türkçe Off’un ikinci cildi Dedim: ‘Ah!’ta, çocuğun beyninde temel kavramların anadille oluştuğunu vurguluyor Feyza Hepçilingirler. Dilin, yığınları toplum yapan, insanları bir arada yaşatan en büyük etken olduğunu görmezden gelenlerin ayrı tuzağa kendilerinin de düşeceğinin altını çiziyor. Türkçenin savunmasını yaptığı kitabında, dilimizi özenli kullanmamız konusunda uyarıyor. Farkında olmadığımız pek çok örneğe dikkat çekerken hem şaşırtıyor hem güldürüyor.
Dar-ı Sır / Sibel Ünal / Pêri Yayınları / 167 s.
Dar’ı Sır, dağlar arasında yaşayan küçük bir topluluğun varoluş mücadelesini anlatıyor. Merkezi hükümetin temsil ettiği düşünceden de, inançlardan da uzak bir topluluk bu. Bu da merkez tarafından birer tehlikeli güç olarak sayılmaları için yeterli. Topluluk artık etrafı çevrili büyük bir çemberin içinde sıkıştırılmış olarak, gün be gün onun demir pençesinin altında hayatta kalmaya çabalayacaktır. Zorbanın zalimliğine karşı yaptıkları tek şey yakarmaktır; suya, dağa, taşa, doğan güneşe... Atalarından öyle görmüş, öyle bellemişlerdir çünkü. Sibel Ünal’ın destansı dilde kaleme aldığı Dar-ı Sır’da; gün doğumuyla başlayan yaşam, kuytuda bekleyen ölümle eşlenir böylece. Yaşam nefes kadar yakın, ölüm su kadar uzaktır kendilerine.
Unutulmaz / Turgay Fişekçi / A7 Kitap / 240 s.
“Her baktığı şeyde insan ve toplumu düşünen biriyim, Gezdiğim gördüğüm , okuduğum şeylere de bu gözle bakıyorum,.Belki de bütün hayatımızı bir gezi. Neruda, ‘Yeryüzünde Konaklama’ demişti bir kitabının adına. Bizlerin hayatları da gezi kitaplarının yalnızca birkaç sayfası, kim bilir!” Bağlarda geçen çocuklukla başlayan Unutulmaz, şair ve yazar Turgay Fişekçi'nin yaşamından kesitler içeren bir gezi kitabı. Yıllar boyunca yaptığı seyahatlere ilişkin kimi zaman yurdun eşsiz coğrafyasında kimi zaman da yabancı kentlerde tuttuğu günce tadında bir anlatı. Okuru; Madımak'tan Weimar'a, Prag'tan Gökçeada'ya daha pek çok noktada okuru deneme tadında gezdiren kitabın kapsamında; alışılagelenin dışında tarihi mekânlar, yeme içme rehberi ve eğlence dünyası yok; resim var, heykel var, edebiyat var, felsefe var, içinde sokaklar var. Fişekçi’nin dediği gibi; tıpkı roman, öykü ya da şiir kitabı okur gibi okunan bir kitap Unutulmaz.
Arkadaş Mektupları - Erdal Öz, Adnan Özyalçıner, Kemal Özer / Yayına Hazırlayan: Yalçın Armağan / Can Yayınları / 392 s.
Bir ağacın dalları gibiydik, diyor Kemal Özer, 1950 kuşağından dostlarını anarken. Arkadaş Mektupları’nda bu çok dallı ağacın üç ismi Erdal Öz, Adnan Özyalçıner ve Kemal Özer’in, 1955 ile 1973 yılları arasında yazdıkları mektuplar bir araya getirildi. İlk kez bir arada yayımlanan mektuplar, bir kuşağın görüntüsüne ulaşmaya olanak sağlıyor. Erdal Öz, Kendimin o yıllardaki görüntüsünü buluyorum, diyerek arkadaşlarına yazdığı mektupların bir dönemin belleğini nasıl kayda geçirdiğine işaret ederken; Kemal Özer de mektupları sayesinde özellikle 1970’e kadar yazdıklarının kendisiyle yüzleşme olanağı yakaladığını dile getiriyor. 1950 kuşağının üç önemli isminin mektupları, kendi kişisel tarihlerinin kayıtlarını tutmanın yanı sıra 1955’ten 1973’e kadar arkadaş sohbetlerine saklanmış “gizli” edebiyat tarihini de açığa çıkarıyor.
Dünyanın Uğultusu / Behçet Çelik / İletişim Yayınları / 275 s.
İşsizliğin, para meselelerinin, aşkın, arkadaşlığın, geçmişin ve hayatın koyu renginin sıkıştırdığı biri nereye kaçar? Kendisine mi? Kendimiz dediğimiz şey neresidir ve ne kadar ferahtır? Yoksa bir başkasına mı kaçar? Peki, bir başkası? Ferahlık mıdır, dindirir mi uğultuları? Behçet Çelik, hayatın dili ile edebiyatın dilini harmanladığı Dünyanın Uğultusu’nda; bir taşra kentinden üniversite okumak için İstanbul’a gelen, sonra bu şehre yerleşen ve iş hayatında günbegün yükselen Ahmet’in hayatının birden olumsuz bir yöne evrilişini anlatıyor. Tüm kahramanlarıyla hayat, varoluş, aşk, arkadaşlık ve geçmiş üzerine düşündürüyor.
Hiç / Hanif Kureishi / Çeviren: Ahmet Ergenç / Everest Yayınları / 142 s.
Bir zamanlar yakışıklı ve etkileyici bir erkek olan ünlü film yönetmeni Waldo, David Bowie’yle ve Joe Strummer’la takılıyor, tanıştığı bütün kadınları baştan çıkarıyordu. Ama artık yaşlı ve hasta bir adam. Londra’daki dairelerinde ona karısı Zee bakıyor. Bir gün Waldo, tutkuyla bağlı olduğu karısının onu otuz yıllık arkadaşı Eddie’yle aldattığından şüphelenmeye başlıyor. Şeytani bir intikam planı hazırlıyor. Ama bütün bunları tekerlekli sandalyeye mahkûmken yapması pek de kolay değil... Hanif Kureishi, son romanı Hiç’te bir adamın ölümle yüzleşmesini çarpıcı bir dürüstlükle anlatıyor. Kureishi’ye özgü kapkara bir mizahın hâkim olduğu romanın arka planındaysa sınırsız bir özgürlük döneminin sona ermesinin hüznü ve bir kuşağın iç hesaplaşmaları var. Ölüme, arzunun doğasına ve cinselliğe dair saptamalarıyla hem sert hem de eğlenceli olmayı başaran Hiç, günümüz dünyasına bu kadar keskin ve acımasız gözlerle bakıyor.
Denemeler / Montaigne / Çeviren: Tülin Dagüloğlu / Remzi Kitabevi / 232 s.
“Her anı deneyerek öğrenen ruhumla, kendi kendimin çırağıyım.” Ortaçağın kanlı ve zorlu yıllarında, yazmak için köşesine çekilen Montaigne, kendini böyle ifade eder. Ardından da yapıtını, “okura uzatılmış candan bir dost eli” diye sunar. Yayınlandığı dönemden günümüze 500 yıllık bir süre boyunca sanatta, edebiyatta, felsefede birçok ustaya ve kimi düşünce akımlarına esin kaynağı olmuş, dillere yerleşen birçok deyim ve anlatım biçimine şekil verdiği için başucu kitap sayılan Denemeler seçkisi, insan duyarlığının, eğilimlerinin, alışkanlıklarının bir tür envanteri. Değindiği konular ufuk açıcı nitelikte.
Çanakkale’de Savaşan İngiliz Alayları / Ray Westlake / Çeviren: Yusuf Serdar Demirtaş / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 752 s.
1915’te Çanakkale Boğazı’nı geçmek amacıyla Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yapan İngilizlerin Akdeniz Sefer Kuvveti (MEF) ile Fransızların Doğu Sefer Kuvveti (CEO) bünyesinde, dünyanın birçok farklı ülkesinden askerler vardı. Yeni Zelanda ve Avustralyalılardan Hintlilere, Afrikalı Zuavelerden Kanadalılara beş yüz bini aşkın asker, İngilizlerin İstanbul’a ulaşıp I. Dünya Savaşı’nı kısa yoldan bitirme stratejisi doğrultusunda Gelibolu Yarımadası’na indirildi. Bu askerlerin önemli bir kısmıysa seksen beş ingiliz alayına bağlı taburlardan oluşuyordu. Ray Westlake’in, iki binden fazla harp ceridesi ve asker anısından yararlanarak hazırladığı inceleme; on küsur ay süren bu seferde görev yapan İngiliz alaylarının Gelibolu’daki bütün faaliyetlerini, gün gün ve isim isim listeliyor.
Asılmayıp Beslenenler / Ertuğrul Mavioğlu / Sel Yayıncılık / 405 s.
Ertuğrul Mavioğlu’nun, 12 Eylül cuntasının toplumsal tahribatının sonuçlarını istatistiki veri olmaktan çıkaran ve o günleri yaşayanların tanıklığına dayanan bu sözlü tarih çalışması, hem kurumsallaşmış işkencenin dehşetini hem de insanlığın tarihsel onurunu gözler önüne seriyor. Yalnızca hainleri değil, bir bütün olarak toplumu ve gelecek kuşakların siyasal bilincini yok etmek adına tankla topla devreye sokulan örgütlü kimliksizleştirme politikasının başarıya ulaşan ve her şeye rağmen yenilgiye uğrayan yönlerini ortaya koyuyor. Sesini her yükseltenin terörist olarak yaftalanması, insanlık dışı hapishane koşulları, hak gaspları, işkenceler ve ödüllendirilen işkenceciler... Tüm bunların normalleştiği ve kanıksandığı Türkiye tarihinin son elli yılındaki devlet geleneğini ve bu gelenekteki sürekliliği gözler önüne seren “asılmayanların” yaşadıkları, toplumsal hafızayı diri tutarak dünle bugünün bağını güçlendiriyor.
Mimesis: Batı Edebiyatında Gerçekliğin Tasviri / Erich Auerbach / Çevirenler: Herdem Belen, Hüseyin Ertürk / İthaki Yayınları / 632 s.
Erich Auerbach’ın 1942-1945 arasında kaleme aldığı, edebiyat eleştirisinin bugün hâlâ tartışılabilen eserlerinden Mimesis’in öne çıkan özelliği, Yirminci yüzyılın ikinci yarısında bu alanda ortaya konulan sayısız yapıttan farklı olarak kuramlardan çok metinlere yönelmiş olması. Sözcük ve bağlaç seçimlerine varıncaya kadar, edebiyatın titizlikle ilişkisini irdeleyerek “gerçekliğin” yazılı eserlerde temsilini ve üslubu konu edinen Mimesis, edebiyat ile hayatta, hoyratlığa, savurganlığa yer olmadığını, sözcükleri cömertçe harcayabileceğimizi, ama harcamanın bir ekonomisi olduğunu hatırlatıyor. Homeros ve Kitab-ı Mukaddes; Aziz Augustinus ve Ammianus Marcellinus; şövalye romansları, Dante ve Boccaccio; Antoine de la Sale, Shakespeare ve Rabelais; Montaigne ve Cervantes; Stendhal ve Virginia Woolf... Okuma ve yorumlama keyfi için okurları bekliyor.
Yersiz Yurtsuz / Malala Yusufzay / Çeviren: Yeşim Öksüzoğlu / Epsilon Yayınevi / 184 s.
Nobel Barış Ödüllü eğitim aktivisti Malala Yusufzay, Yersiz Yurtsuz’da vatanını terk etmek zorunda kalmış milyonlarca kadının istatistikten ibaret olmadığını onların kanlı canlı hikâyeleriyle anlatıyor. Babası öldürülünce bir gece vakti yollara düşen María, balık istifi bir tekneyle Akdeniz’i aşmaya çalışan Sabrin, yüzyılın en büyük soykırımlarından birini atlatıp hayata tutunmanın yollarını arayan Ajida bunlardan yalnızca birkaçı. Halklarını, akrabalarını, hatta kimliklerini yitiren bu insanlar aracılığıyla dünyamızdaki savaşlara, sınır çatışmalarına ve göçmen krizine ayna tutulan kitapta; Yusufzay ve yurdundan edilen diğer dokuz genç kadın, sarsıcı yaşam öyküleriyle herkesi dünyada yaşanan felaketler karşısında sessiz kalmamaya davet ediyor.
Rağmen - Baba / Kolektif / Karakarga Yayınları / 208 s.
Kadın yazar ve çizerlerin bir araya geldiği Rağmen kitap dizisinin yeni sayısı “Baba” temasıyla okurla buluştu. Bu sayıda yer alan tüm yazar ve çizerlerin telif gelirlerini Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na bağışladığı kitap; tüm kadınların yaşamında belirleyici bir rolü olan baba figürüne öykülerle, şiirlerle, yazılarla, çizgilerle daha yakından bakıyor. Kitapta yer alan yazar ve çizerler şu isimlerden oluşuyor: Mine Söğüt, Ceylan Ertem, Ayşen Şahin Aksakal, Arzu Erkan Yüce, Pınar Eğilmez , Figen Şakacı, Defne Suman, Aslı Serin, Elif Şafak , Berna Durmaz, Birgül Özcan, Zehra Çelenk, Seçil Epik, Nihan Kaya, Selcan Özgür, Berrin Karakaş, Aslı Alpar, Çiğdem Aldatmaz, Ayça Güçlüten, Berrak Yurdakul, Çağnam Erkmen, Mihrap Aydın, Dilara Gürcü, Tuğçe Işıyel, Seran Demiral, Neslihan Önderoğlu, Merve Çalkan, Janset Karavin, Caniş Su Vardal, Ebru Ceylan, Funda Şenol Cantek, Ezgi Altıner, Asuman Susam, Funda Dörtkaş, Sinem Sal, Şeyda Üzer, Deniz Özturhan, Gül Ersoy, Ezgi Örnek, Ayşegül Kocabıçak.
20 Yaşıma Mektup / Kolektif / Editör: Handan Akdemir / Doğan Kitap / 332 s.
Ahmet Ümit, Aslı Perker, Barış Müstecaplıoğlu, Canan Tan, Çağnam Erkmen, David Mitchell, Defne Suman, Doğan Hızlan, Elif Şafak, Enver Aysever, Éric Emmanuel Schmitt, Gülseren Budayıcıoğlu, Günhan Kuşkanat, Hakan Günday, Haruki Murakami, İbrahim Yıldırım, İsmail Güzelsoy, Liz Behmoaras, Mario Levi, Mehmet Coral, Nazlı Eray, Nedim Gürsel, Nermin Bezmen, Rıza Kıraç, Selim İleri, Shari Lapena, Şebnem İşigüzel, Tahir Musa Ceylan, Tess Gerritsen, Tuna Kiremitçi, Üstün Dökmen, Yavuz Ekinci, Zülfü Livaneli Doğan Kitap’ın yıldönümü için özel olarak 20. yaşlarına birer mektup yazdılar. Doğan Kitap’ın 20. yaşında umudu ve bilgeliği, gençliği ve tecrübeyi bir araya getiren, geleceğe kalacak, zevkle okunacak bir kitap; 20 Yaşıma Mektup...
Türk Hava Kuvvetleri Tarihinde Astsubaylar / Salim Dikduran / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 496 s.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kuruluşundan bugüne ordu içinde farklı isimlendirmeler ve sınıflandırmalarla yer alan astsubaylar, Türk ordusunun vazgeçilmez unsuru astsubayların ordu içindeki yeri de yeniden şekillenmeye başladı. 1900’lerin başından itibaren zanaatkâr personele duyulan ihtiyaç, küçük zabit olarak sınıflandırılan astsubaylarca karşılanmaya çalışıldı. Öncelikle kara ordusundaki ve donanmadaki teknik sınıflarda yetiştirilen küçük zabitler, 1911’den itibaren Türk askeri havacılığının teşkilatlandırılmasıyla kuvvet içinde yer aldılar. 1916’ya kadar idari ve teknik branşlarda çalışan astsubaylar, akabinde Türk hava gücüne pilot olarak hizmet etmeye başladılar. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda çeşitli cephelerde makinist ve pilot olarak bulundular. Salim Dikduran’ın incelemesi; Türk Hava Kuvvetleri’nin kuruluşundan itibaren havacı personel arasında yer alan hava astsubaylarının gördükleri eğitimleri, teknik ihtisaslaşma sürecindeki gelişmeleri, Türk askeri ve sivil havacılığına olan katkılarını anlatan bir kaynak.
küçük İskender Kitabı - İnceleme, Tartışma ve Söyleşiler / Hazırlayan: Halim Şafak / İkaros Yayınları / 272 s.
küçük İskender’in şiir ve yazısında dert ettiği, okurla paylaştığı, dâhil olmaya çağırdığı yalnız ya da birlikte yaşanan aşk, baştan kendine dâhil ettiği hayattır. Bu aşk cinsel olduğu kadar düşünseldir. Buradaki cinsel küçük İskender’den başlayarak insan cinslerinin bedenlerini merkezine almıştır. Düşünce ise anti-otoriterdir. Hayatın bir anlamı varsa o da onu yaşıyor olmamızdır ve bu fazlasıyla serseri ama bir o kadar da bilinçle, bilerek arzu ederek egemenliklerin ve otoritelerin dışında yalnız ve birlikte ama bugün/şimdi yaşanmış ve dâhil olunmaya çağrılmış bir hayattır. İnceleme, tartışma ve söyleşilerden yola çıkan kitap; küçük İskender’in yalnız ve birlikte yaşanmış hayatını şiir başta olmak üzere yazıp söylediklerine bakarak farklı düzeylerde tartışma konusu ediyor.
İşkencecinin Gölgesi / Gene Wolfe / Çeviren: Kerem Sanatel / İthaki Yayınları / 328 s.
İşkencecinin Gölgesi’nde; spekülatif edebiyatın sınırlarını zorlayan ve bilimkurgunun Melville’i olarak bilinen Gene Wolfe’un Yeni Güneş Kitabı adlı serisinin ilk kitabı. Günümüzden yüz binlerce yıl sonrası. Ancak öyle bir gelecek ki geçmişten farkı yok. Bugüne ait kültür ve olaylar artık bir anı bile değil. Gezegen, beklenmedik ve gizemli biçimlerde değişimler geçirmiş. Güneş’in ömrünün sonu gelmiş, sönmekte. Bu, ilk kitap; Urth adlı gezegende, İşkenceciler Loncası’nın bir çırağıyken kurbanına merhamet ederek mesleki günahların en büyüğünü işleyen genç Severian’ın sürgüne gönderilmesiyle başlıyor. Büyünün ve bilimin iç içe geçtiği gizemlerle dolu bir yolculukta tarih ile gelecek, yalan ile gerçek birbirine karışırken; değişmeyen, değişmediğini iddia eden tek kişi ise kusursuz hafızasıyla ve kadim kılıcı Terminus Est’le Severian olacaktır.
Suç Şiir / Ümit Güçlü / Edebi Şeyler / 136 s.
Suç Şiir, Ümit Güçlü’nün ilk eleştiri kitabı. Kitap, suç ve suçluluk bağlamı üzerinden modern Türkçe şiiri yeniden okuma gayreti içinde. Yazar, suç kavramından yola çıkarak, gelenekten günümüz şiirine, psikanalizden arzu ve şiddet'in biçimlerine, edebiyattan mizaha, türlerden söyleme, parodiden sözceye, polisiyeden “yaratıcı eyleme” değin birçok konuya ve bağlama taşıyor tartışmasını. Kitabın ikinci bölümü ise, günümüzde pek ilgilenilmeyen, hatta çekinilen bir alana, yaşayan ve yazmakta olan şairlere dair değinilerden oluşuyor.