Vitrindekiler... (24.03.2020)
Öykü, roman, şiir, inceleme, deneme, kişisel gelişim... Pek çok alanda yayımlanan yeni kitaplar arasından Cumhuriyet Kitap’ın sizin için seçtikleri...
Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap EkiMarx Bu İşe Ne Derdi? / Gareth Southwell / Çeviren: Devrim Çetinkasap / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 192 s.
Sosyal medyaya olan bu bağımlılığınızı görse acaba Kant ne derdi, diye düşündünüz mü hiç? Ya da televizyonda neyin seyredileceği tartışmalarını Platon gelse çözer miydi, diye? Peki ya Hobbes, tatile çıktığınızda hamsterınızı beslemeye razı olur muydu sizce? Filozof, yazar ve ressam Dr. Gareth Southwell kitabında; Facebook’a bağımlı olmakta sorun var mı? Bebeğe hangimiz bakacak? Hayır kurumlarına bağış yapayım mı? Haberlere güvenebilir miyim? Evlensem mi? gibi sorulara, soru ve sorunlara, özgürlük, eşitlik, güç ve otorite, haklar, adalet kavramlarını sorgulayarak; Marx, Hegel, Hobbes, Platon ve daha nicelerinin kuramları üzerinden yanıt arıyor.
Dayının Casusları: TSK - MİT - Emniyet - Yargı / Aytunç Erkin / Kırmızı Kedi Kitabevi / 344 s.
Çok fazla kişi vardı. Birbirlerini tanımaları istenmiyordu... Malikanenin içerisinde de eşi ile kalmadı... Bahçede bulunan küçük müştemilatta dört gece geçirdiler... Malikaneye giderken yol üstünde eşyalarını görevliye bıraktılar. Kendilerine bir de kod isim verilmişti. Ve orada ilk kez şunu duydu: “Dayının akrabaları geldi, haber verin!” Kim bu dayı? O gün ilk defa sabah beş civarında uyanır... Heyecanlıdır... Elindeki mektubu kriminal şubeye götürecek ve “kim” olduğuna ulaşacaktır... Eşini öper, çocuklarına sarılır ve... Hayal kırıklığı yaşar... Çünkü parmak izi tespit edilememiştir... Bir dostu pasaport şubeye gitmesini söyler ve gider... Artık ilk parmak izi tespit edilmiştir! Türkiye’nin tarihi yeniden yazılacaktır... Kim bu hayalet?
Yaşamak ya da Yaşadığımız Sanmak: Düşey - Yatay / Mustafa Tuğrul Edis / Tortuga Yayınları / 232 s.
Düşey ve yatay yalnızca bir konum, bir çizgi, bir kavram ve bir boyut değil, hayatın akışını yöneten ve insanın geleceğini belirleyen güç merkezleridir. Düşey ve yatay yaşamımızdır. İçinde bulunduğumuz ya da bulunmadığımız olaylar düşey ve yatay eksenlerinde başka boyut kazanırlar. Ortaya çıkan farkındalık yaşam dengemizi kurmamızı sağlar. Mustafa Tuğrul Edis’in kitabında, düşeyi ve yatayı, farklı bir bakış açısı ve sürekli bir akış içinde karşılaştırmalı olarak ele alıyor.
Denize Varınca / Ali F. Bilir / E Yayınları / 96 s.
Ali F. Bilir’in kaleminden yalın dille yazılmış 13 öykü... Yazar, Denize Varınca’da okurları 1950’lerden günümüze Türkiye coğrafyasında toplumsal tarihe tanıklık sunan bir yolculuğa çıkartıyor. İçinde bulundukları koşullara sıkışmış ancak yazgısına başkaldıran karakterleri kimi zaman Torosların bir dağ köyünde, kimi zaman minibüslerin tozlu sokaklarda devindiği tanıdık bir Anadolu kasabasında ve kimiz zaman da kendisinden olmayanı iteleyen büyük kentin hengâmesinde yaşamın tüm olumsuzluklarına inat çıkış yolunu arıyor.
Baykür / Ercüment Kolay / Gece Kitaplığı / 256 s.
Tek bir günah, kendisinden önce kazanılan bütün sevaplardan daha ağır basabilir mi? Ya da tek bir mağlubiyet, kendisinden önce kazanılan bütün zaferleri unutturabilir mi? Küçük bir çocuğun ölümüne neden olan bir adam, bu gerçeği adamın ağzından duyan ama hiçbir şey yapamayan bir rahip ve onun da sığınmak zorunda kaldığı genç bir psikolog... Hayatına dokunduğu herkese yaşama sevinci katan rahip, bir sarmalın içine girer. Bu durumdayken ümit ettiği tek şey Tanrı’nın yüreğine dokunmasıdır. Tüm bu karmaşanın ortasında tozu dumana katan, pek çok şeyin net olmadığı şu hayatta görüş mesafesini daha da düşüren, insanların oturdukları hanelere zarar vermesi yetmezmiş gibi can evlerinden de vuran bir rüzgar; baykür. Ercüment Kolay’ın kaleminden direngen bir roman.
Franz Kafka ve Sinema / Mehmet Öztürk / İthaki Yayınları / 248 s.
Franz Kafka’nın özgeçmişinden, Prag deneyiminden ve edebi eserlerinden hareketle yazılan bu kitap, Kafka’nın sinemayla, sinemanın da Kafka’yla ilişkisini masaya yatırıyor. Kafka’yı Theodor W. Adorno ve Georg Lukács’ın çoğu zaman birbiriyle çatışan düşüncelerini temel alarak incelerken, “Kafka çağı”ndaki sinemayı, Martin Scorsese’den Nuri Bilge Ceylan’a, Michael Haneke’den Terry Gilliam’a Kafkaesk sinemayı ve Orson Welles’in Josef K. ile olan bitmeyen “dava”sını incelikle analiz ediyor. Hakan Bıçakcı’nın önsözüyle.
Hafıza Sanatı / Frances A. Yates / Çeviren: Ayşe Deniz Temiz / Metis Yayınları / 432 s.
İnterneti, arama motorlarını, dijital kitabı, hatta basılı kitapları unutun. Antik zamanlara kadar geri gidip bunların hiçbirinin olmadığı bir dünya hayal edin. İşte o dünyada insan hafızası bir sanat, bir teknik olarak algılanıyordu; kuvvetli ve eğitimli bir hafıza insan faaliyetleri için yaşamsal öneme sahipti. Antik Yunan’da icat edilen hafıza sanatı önce Roma’ya aktarıldı, oradan Avrupa geleneğine yerleşti. Bu sanat yer ve imgeleri hafızaya nakşetme yoluyla ezberlemeyi amaçlıyordu; bilginin özellikle de dinsel dogmanın hatırlatılmasında eşsiz bir yere sahipti. Yates’in, estetik, psikoloji, tarih felsefesi, bilimler ve edebiyat alanlarına büyük katkılarda bulunmuş klasikleşmiş kitabı; hafıza sanatının Antik Yunan, Ortaçağ ve Rönesans boyunca geçirdiği dönüşümü inceliyor.
Efsanevi Yaratıklar / Alberto Manguel / Çeviren: Lale Akalın / Yapı Kredi Yayınları / 192 s.
Efsanevi Yaratıklar’da okurlarını mitolojiden, dinler tarihinden, edebiyattan ve popüler kültürden karakterlerle dolu bir gezintiye çıkaran Alberto Manguel’in bu kişisel koleksiyonunda Drakula ile Kırmızı Başlıklı Kız, Şeytan ile Superman, Sinbad ile Kaptan Nemo, Karagöz ve Hacivat ile Quasimodo yan yana geliyor. Onlarca efsanevi yaratığın can buldukları kitap ve efsanelerden dışarıya taşıp başka kılıklarda yaşamayı nasıl sürdürdüklerini, dünya hakkında her çağda yeni şeyler söylemeyi nasıl başardıklarını Manguel’in yaratıcı, oyunbaz yorumları ve eğlenceli çizimleri eşliğinde keşfetmek için iyi bir fırsat. Bir kitap âşığından, unutamadığı karakterlere kelimeler ve resimler yoluyla bir saygı duruşu.
Nyarlathotep - Kısa Klasikler 13 / H.P. Lovecraft / Çeviren: Betül Kadıoğlu / Can Yayınları / 56 s.
Korku ve gizem dolu öyküleriyle tanınan H.P. Lovecraft’ın altı öyküden oluşan Nyarlathotep adlı seçkisi yazarın üslubunun ve hayal gücünün yetkin örneklerini içeriyor: Tekinsiz, tarihsel gerçeklerle kurmacanın birbirine karıştığı “Evdeki Resim”, beklenmedik sonuyla okuru irkilten “Korkunç Yaşlı Adam”, yazarın külliyatı içinde mizah duygusuyla öne çıkan “Yüzyılı Sonlandıran Dövüş”, ürpertici mezarlık öyküsü “Mahzende”, şiirsel rüya anlatısı “Nyarlathotep” ve karanlık bir zihnin derinliklerine dalan “Hafıza”.
Ölüler - Diriler ve Deliler: Gotik Öyküler / Kolektif / Çeviren: Zeynep Avcı / DeliDolu Yayınları / 196 s.
İnsan derindir, korkuları ise daha derin… Kitap; Aydınlanma Çağı’nın göz ardı ettiği doğaüstü, akıldışı ve acayiple yeniden bağ kuran Gotik edebiyatın çarpıcı örneklerini bir araya getiriyor. Mary Wollstonecraft Shelley, Charles Dickens, Nathaniel Hawthorne ve Elizabeth Gaskell gibi ustaların yanı sıra gölgede kalmış kimi yazarlardan seçilmiş on dört öykünün yer aldığı Ölüler - Diriler ve Deliler; 1773’ten 1911’e, yüzyılları aşan korkunun panoramasını sunuyor.
Türk Canavarlar Sözlüğü / Ahmet Burak Turan / Gerekli Kitaplar / 212 s.
Bu kitapta, mitolojik bilgi alanının, kötü ruhlarla ilgili olan kısmıyla karşılaşacaksınız. Neler yok ki? İnsana hastalık getiren kötü ruhlardan, halüsinasyon gördüren varlıklara kadar her şey. İnsanın gelecekle ilgili yaptığı kötü tahminlerden, tabiat olaylarına kadar her şey bir kötü ruha bağlanarak açıklanıyor. Tabiat bilgisi, soyutlama yapılarak, tabiatı yöneten ruhlar üzerinden anlatılmaya çalışılıyor. Sözlükteki maddeleri yüzlerce kaynağı tarayarak; Anadolu’nun, Balkanlar’ın ve Kafkasya’nın birçok bölgesini dolaşarak yazan Ahmet Burak Turan’ın bu yaratıkların dış görünüşleri hakkındaki tasvirleri Aslı Zengin’in çizimleriyle bütünleniyor.
Son Av / Jean-Christophe Grange / Çeviren: Tankut Gökçe / Doğan Kitap / 304 s.
Kara Orman’da son av başladı… Ardında hiçbir iz bırakmayan avcı kim? Komiser Niémans, yardımcısı Ivana Bogdovic’le Alsace bölgesinde işlenen vahşi bir cinayeti çözmeye gider. Kendi karanlık geçmişlerini de yanlarında götüren iki polis, Kara Orman’da saklanan bir sırrın peşine düşerler. Jean-Christophe Grange’ın Kızıl Nehirler’inin başkahramanı Niémans’ın dönüşünü müjdelediği Son Av, kökeni Nazi Almanyası’na kadar giden sürprizlerle dolu bir gerilim.
Bir Başka Coğrafyadan / Cevat Çapan / Yapı Kredi Yayınları / 64 s.
Dünya şiirini Çin’den Peru’ya katetmiş, kendi sesi ve soluğuyla canlı bir şiir denizi yaratmış usta şair Cevat Çapan’dan yeni bir şiir kitabı: Bir Başka Coğrafyadan. Yaşamın ve yaşamanın, belleğin izinde çıkılan bitimsiz bir yolculukla özdeşleştiği Bir Başka Coğrafyadan, sayısız mekânın, sayısız insanın, renkler ve notalarla iç içe geçtiği, şiirle mühürlenmiş zamana bir çağrı. “Yeni sesler, yeni kokular, yeni renklerle yeniden unutulmuş bir kıştan uyanırcasına, uzağı yakın eden yeni tutkular başka bir hayat başlatabilecek miydi bize bu çağrışımlar?”
Büyük Soytarı / İrfan Yalçın / h2o Kitap / 160 s.
Yaşamın basamaklarından düşüp parçalanmış bir adam. Yaşama tutunduğu yanıyla herkesin gözünde tuhaf, şaşkın, anlaşılmaz, gülünç bir bunak. Karısının evden attığı koca, silikleşmiş bir onur. O uzak ülkenin, geri dönülmez sılanın, siren sesleri ve tren düdükleriyle dolu bir şehrin kıyılarına vurup duran bir baba... Yalnız, yaban, ırak, terk edilmiş, sefil; daha yaşarken çürümüş bir ceset. Bıkmadan, usanmadan; salt yaşıyor olmak, yaşadığını haykırmak için, sevginin kırıntısına muhtaç, hasret yüklü mektuplar yazıyor kızına. Biricik kızına, o tutunacağı son dala, kendi ıssızlığını unuttuğu “kâğıttan kelebek”ler uçuruyor. Özlemini anlatıyor, kimsesizliğini, düşkün oluverişini. “Bir yaşama ustasına dönüşüyor, şiir yazamayan bir ozana.” Yaşamak öyle güzel ki bu güzelliğe borcunu insanları güldürmekle ödemeyi ödev edinmiş bir usta oluveriyor. İrfan Yalçın’dan klasikleşmiş bir yapıt Büyük Soytarı.
Doğmamış Kristof / Carlos Fuentes / Çeviren: Aslı Biçen / Can Yayınları / 760 s.
Meksika için öngörülen bütün felaketlerin gerçekleştiği 1992 yılı, Kristof Kolomb’un Yeni Dünya’yı keşfinin de 500. yıldönümü. Gökten zehir yağan, siyasetçilerin kitleleri bilinçsizleştirme yoluyla zapt ettiği, ABD’nin sömürge politikalarına artık tamamen teslim olmuş Meksika’nın geçmişini olduğu kadar geleceğini de gören Kristof’un anlatısı bu. Anne rahmindeki Kristof doğmayı beklerken isimlerin esrarını çözmeye uğraşacak, dilleri karıştıracak, hayal kuracak, insanlara kendilerinin başka bir imgesini sunacak, aynı kalarak dönüşüme uğrayacak… Doğmamış Kristof’ta, Carlos Fuentes deneysel üslubuyla acımasız alaycılığını buluşturuyor.
Senin Suçun Değil / Beyhan Budak / İnkılâp Yayınevi / 136 s.
Hayatındaki sorunları düşün; değersizlik duygun, sana zarar veren ilişkilerinden vazgeçemeyişin, başarısızlıkların, aynı hataları tekrarlayışın, başkalarına şefkatli kendine acımasız oluşun, içindeki öfke ve hatta kıskançlıkların... Bunları yaşamayı sen mi seçtin? Belki de geçmişte yaşadıkların bugün böyle hissetmene neden oluyor. Beyhan Budak, Senin Suçun Değil’de geçmişin karanlık dehlizlerinde bir yolculuğa çıkarıyor; aileden, yaşanan travmalara kadar, bugün var olan problemlerin geçmişteki izini sürüyor. Okura “Hiçbir şey mükemmel olmayacak, ancak şu anki halinden daha iyi hissetmen kesinlikle mümkün. Beraber yürüyeceğimiz yolun amacı bu. Kendine bu şansı vermelisin” diyor.
Özgürlüğümden Ödün Vermedim - Üniversite Yıllarından Anılar / Ayhan Toraman / Berfin Yayınları / 244 s.
Özgürlüğümden Ödün Vermedim; Ülkenin demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti olması uğrunda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan, ülkesini, mesleğini ve öğrencilerini çok sevdiğini ifade eden yurtsever üniversite hocası Prof. Dr. Ayhan Toraman’ın kaleme aldığı bir yaşamöyküsü. Uzun mücadeleler sonunda zorlu günleri aşan, özgürlüğünden asla taviz vermediği için, doruğa çıkması hiç de kolay olmayan bir insanın yaşadıklarını ortaya koyan kitapta; küçük bir Anadolu kasabasından gelip kurtlar sofrasında kendisine yer edinen birinin yaşam boyu verdiği kavgalara tanık olacaksınız.
Kadın Düşmanlığı / Maurice Dumas / Çeviren: Barış Behramoğlu / Kırmızı Kedi Yayınevi / 232 s.
Kadın düşmanlığı, kadına yönelik şiddetin, cinayetlerin, baskı ve zulmün, toplumsal hayatı kıskacına alan tüm o eril tahakkümün ardındaki gerçekliği tanımlayabilecek en uygun kelime. Maurice Daumas, bu gerçekliği ortaya koyabilmek için ummadık bir yere, basmakalıp düşüncelerle yoğurarak kadın - erkek eşitsizliğini her defasında yeniden ürettiğimiz duygusal ilişkiler alanına eğiliyor.
Türkiye’de Feminist Yöntem / Yayıma Hazırlayanlar: Emine Erdoğan, Nehir Gündoğdu / Metis Yayınları / 344 s.
Feminist yöntem diye bir şeyden söz etmek mümkün müdür? Feminist araştırma sadece “kadınlar tarafından, kadınlar hakkında, kadınlar için, kadınlarla birlikte” mi yapılır, yapılmalıdır? Peki, “Batılı” bağlamlarda üretilmiş kavram ve tartışmalar Türkiye’deki feminist araştırmalar için yeterli çerçeveyi sağlayabilir mi? Bu sorulardan yola çıkan derlemenin birinci kısmı, 1980’lerden itibaren feminist yöntem tartışmaları sırasında oluşturulmuş temel kavramları açıyor. İkinci kısımda ise, kuram ve yöntem birlikteliğinin sosyal dünyaya ilişkin bir dert ile buluştuğu durumların sahada ne gibi farklı yaklaşımlara yol açabildiği gösteriliyor.
Bir Kemikten Bin Söze - Dünya Atasözlerinde Kadın / Mineke Schipper / Çevirenler: Taciser Ulaş Belge, Nurkalp Devrim / DeliDolu Yayınları / 444 s.
Hollandalı yazar ve akademisyen Mineke Schipper, sözlü kültür, edebiyat ve cinsiyet çalışmaları alanlarına önemli katkılarda bulunduğu incelemesinde; Türkiye dâhil olmak üzere dünya çapında yaygın atasözlerini toplumsal cinsiyet perspektifinden irdeliyor. 240 dilin sözlü ve yazılı kaynaklarındaki 15 binden fazla atasözünü inceleyen yazar, atasözlerindeki eril bakışı, erkek egemen kültürün izlerini ve erkek ayrıcalıklarını pekiştiren evrensel yapıyı cinsiyet körü olmayan bir yaklaşımla gözler önüne seriyor.
Sinan’ın Teknesinde Ölüm / İvo Andriç / Çeviren: Müge Günay / İletişim Yayınları / 191 s.
Sinan’ın Tekkesinde Ölüm, Balkanlar’ın Nobelli yazarı İvo Andriç’in son dönem hikâyelerinden oluşan özgün bir seçki. Müslüman Türkler, Ortodoks Slavlar, Katolik Hırvatlar, Yahudiler ve Fransisken papazların beraber var olduğu Saraybosna’daki çocukluk ve gençlik yıllarından biriktirdiği anıları keskin bir anlatımla hikâyeleştiren Andriç, Balkan coğrafyasının gündelik hayatından canlı portreler sunuyor. Farklı kimlikleri içeren bir ortak yaşam umudunu betimleyen hikâyelerde, Balkanlar’ın tarihsel, sanatsal ve insanî zenginliği ortaya seriliyor.
Erkek Psikolojisi - Varoluşsal Bilgelik Serisi / Akif Manaf / AZ Kitap / 160 s.
Kitapta erkek psikolojisinin nasıl işlediği derinlemesine inceleniyor. Çocukluk, ergenlik, flört, evlilik, babalık, yaşlılık vs. dönemlerinde erkek psikolojisinin çalışma prensipleri açıklanıyor. Konuyla ilgili en çok merak edilenin kadınlarla iletişimdeyken meydana gelen erkek psikolojisi olduğu savıyla hareket edilen çalışmada; bir erkeğin ilişki içindeki davranışlarının ana nedeninin temel içgüdü olduğu vurgulanıyor.
Medici - Floransa’nın Efendileri / Matteo Strukul / Çeviren: Aslı Aldemir, Melis Köymen / Epsilon Yayınevi / 400 s.
Matteo Strukul, üç yüz yılı aşkın süre Floransa’da hüküm süren, siyasetten finansa, bilimden sanata, Rönesans’a adını altın harflerle kazıyan Medici Hanedanı’nın destansı hikâyesini anlatıyor. Üçlemenin bu ilk kitabında detaylı tarihsel betimlemelerle bileştiren yazar, okuru Toskana’nın altın varaklı saraylarından İtalyan kentlerinin vebayla lanetlenmiş mahşeri sokaklarına, muharebe meydanlarında oluk oluk akan kanın kızıllığına sürüklüyor. Atalardan miras kalan kadim düşmanlıklara, iktidar hırsının getirdiği yıkımlara ve kan bağından çok daha üstün bir aile birliğine tanıklık sunuyor.
Edebi Zevk Yargısı - Yüksek ve Popüler Edebiyat and Kitsch / Oğuz Cebeci / İthaki Yayınları / 448 s.
Oğuz Cebeci, çalışmasında edebiyatın “ne” olduğu, edebi zevkin tanımlanıp tanımlanamayacağı, bu bağlamda edebiyat kanonu ve okulun rolü, yani müfredat, eleştirmenin yeri gibi meselelerin yanı sıra; “yüksek” edebiyat, “hafif” edebiyat ve “kitsch” konularını, geniş bir literatürü dikkate alarak zengin örnekler eşliğinde tartışıyor. Ve “saha çalışması” niteliğindeki gözlemlerini, deneyimlerini de okurlarla paylaşıyor.
Sarayda Bir Yıl / Rana Demiriz / Genç Timaş / 160 s.
Mehlika, İzmir’deki tarihî evlerinin arka bahçesindeki şeftali ağacının dibine gömüşmüş asırlık fırçalar ve boyalar bulur. Daha sonra karşısına çıkan mektupların, henüz on beş yaşındayken Topkapı Sarayı’na eğitim alması için gönderilen bir ressama ait olduğunu keşfeder. Bu gizemli mektuplar, okuru ihtişamlı Osmanlı saray günlerine götürür. Mehlika ressama ait figürlerin sırrını arkadaşlarıyla birlikte çözmeye çalışır, fakat bu yolculukta yalnız değillerdir. Yüzyıllar sonra, ressamın esrarengiz hikâyesi aydınlatılabilecek mi?
Zaman Düşümü / Arda Çınarlık / A7 Kitap / 216 s.
“Ol yek katre idi deryayı devranda, / Kalbedemedi bir dem dahi cihanda.” İki satıra sırlanmış gizemli bir hayatın gayesi, asırlar sonra bir yolculuğun başlangıç noktası haline gelir. Öncesi ve sonrasıyla, mutlak bir “şimdi”nin içinde eriyip kaynaşan hayatlardır yaşanan... Zaman Düşümü, Arda Çınarlık’ın kaleminden; pişmanlık, yalnızlık ve anlamsızlık içinde çırpınan bir ademin, Dünya’nın tepesine, Doğu ile Batı’nın bir olduğu yere, zaman düşümsel karşılığıyla “bir” olarak çıktığı, zaman ötesi bir yolculuğunun hikâyesi...
Ezoterizm / Kolektif / Çeviren: Ceren Can Aydın / Alfa Yayıncılık / 706 s.
Hermetik Felsefe ve İlgili Akımlar Tarihi Merkezinde araştırma görevlisi olan Egil Asprem ile Karşılaştırmalı Din Çalışmaları uzmanı Kennet Granholm, Ezoterizm’deki makalelerle, çağdaş ezoterik söyleme dair geniş bir bilgi yelpazesi sunuyor. Günümüz dünyasında ezoteriğin yerinin anlaşılması için önemli olan akım ve konulara ışık tutan makaleler 1950’ler sonrasına, özellikle de son yirmi yıla odaklanıyor.
Dönüşümler, 1-15 / Publivius Ovidius Naso / Çeviren ve Yorumlayan: Asuman Coşkun Abuagla / Yapı Kredi Yayınları / 456 s.
Destan türüne özgü bir vezin olan heksametron ile yazılan, on beş kitaptan oluşan ve mitolojiyle iç içe öykülerden oluşan Dönüşümler’de; başta Homeros, Hesiodos, antik Yunan tragedya yazarları, İskenderiyeli ve Romalı şairler olmak üzere pek çok yazar kaynak olarak kullanılmış. Ovidius’un dostlarında bulunan kopyalar sayesinde günümüze ulaşan öyküler, ateş tanrısı Vulcanus’un yaptığı görünmez zincirlerle, yer ve zaman bağlamında bağlanarak kesintisiz bir anlatımla akıyor.