Vitrindeki albümler (12.04.2020)
Vitrindeki albümler
Murat BeşerRENK ‘KIYI’ MİRAGE
Renk topluluğunun tohumları 10 yıl önce henüz Pink Floyd, Dire Straits, Deep Purple, Led Zeppelin kavırları çalarken atılmış, 2013 sonrasında da bestelerine yönelmişler. Geçmişlerinde çaldıkları müziklerden hayli etkilenmişler ama onlardan neyi süzeceklerini ve kendilerini nasıl ifade edeceklerini iyi hesaplayıp kitaplamışlar. Ankara’nın Kızılay gençliğinden onlar, bunalım dolu ergenlikleri kafelerde geçen milenyum kuşağından. Bir yandan çalıp eğlenirken öte taraftan kafa kafaya verip 15 şarkılık bir konsept oluşturmuşlar. İlk albümleri “Kıyı” bu dönemin bilançosu. Konsept albüm “Kıyı”. Hayatın kıyısında duran, aidiyet duygusu olmayan sıradan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Her şarkı adım adım var olma sürecini işliyor, sonsuz bir yaşam döngüsü çiziyor. Dertleri müzikle öyküler anlatmak. Bu nedenle iyi şarkı sözlerine rağmen enstrümantal parça yapmayı da seviyorlar. Müziği zihinsel bir aktivite olarak gören, enstrümanlarını iyi çalan, iyi kompozisyon yazan çocuklardan oluşuyor Renk. Her şeyden önemlisi de düşünen varlıklar olarak kolektif hareket ederek müzik yapmaları. “Kıyı” ise bir kuşağın 10 yılının son damlasına kadar damıtılmış hali. Yılın şimdiye dek çıkan en iyi albümlerinden biri.
HAYVANLAR ALEMİ ‘PSYCHEDELİA İN TİMES OF TURBULENCE’
Hayvanlar Alemi çoğunuza yeni bir topluluk adı gibi gelebilir. Oysa 21 yıldan beri ayaktalar ve sevdikleri müziği yaparak doğru bildikleri yoldan yürüyorlar. Az bilinmelerinin bir nedeni de enerjilerini bir parça yurtdışına vermiş olmaları. Hayvanlar Âlemi dışarıda içeriye oranla daha fazla izlenen bir topluluk. Geride bıraktıkları yıllara oranla da az sayıda albüm yaptılar; 2006 yılında “Gaga”, 2018 yılında “Altın Serüvenler”, arada da birkaç kısacalar. Topluluğun üçüncü stüdyo albümü, yedi enstrümantal parçadan oluşan “Psychedelia in Times of Turbulence”, İtalyan firması Subsound Records etiketiyle CD ve plak formatında basıldı, dijital formatlarda yayımlandı. Ankaralı topluluk 2017 ilkbaharında kendini birkaç gün boyunca küçük bir İtalyan kasabasında stüdyoya kapatarak kayıt biriktirmiş, zaman içinde de bu oturumlardan çıkan malzemeleri kompoze ederek albümü oluşturulmuş. Hayli katmanlı bir albüm, biraz Amerikan tarzı deneysel bir iş. İlk iki albüme göre daha kasvetli, ama daha olgun ve tutarlı. Yerel motiflerin de duyulduğu doom atmosferli bir müzik. Uyuşturan tekrarlar, akılda kalıcı kısa melodiler… Anıştırdığı şeyler olsa da, bu progresifsaykodelik-rock topluluğunun kesinlikle özgün bir tarzı var.