Venedik’te ‘İTİRAZ’
57. Venedik Bienali’ne paralel etkinlikler neredeyse bienalin kendisi kadar ilgi çekiyor. Damien Hirst’ün görkemli sergisi ve Ekin Onat’ın ‘İtiraz’ başlıklı işi bunlardan sadece ikisi.
Emrah KolukısaBienal zamanı tüm Venedik bir çağdaş sanat mabedine dönüşüyor. Sadece bienal katılımcılarının değil günümüz sanatının önemli isimleriyle kariyerlerinin çeşitli aşamalarındaki sanatçıların irili ufaklı sergileriyle hareketlenen kentte kimi zaman tamamen tesadüfen bir sergi ya da etkinlikle burun buruna gelmeniz işten bile değil. Defterime önceden not ettiğim ama bulamayacağıma kanaat getirdiğim Ekin Onat ve Michal Cole’un “Objection - İtiraz” başlıklı sergisini böyle buldum örneğin. Hemen Accademia Köprüsü’nün ayağında yer alan bir villadaki sergi iki sanatçının her odasını farklı bir şekilde yeniden “döşediği” ve bir sanat mekânı yarattığı, hatta mekânı bir sanat eserine dönüştürdüğü bir çalışma. Girişin hemen solundaki mutfağa adım attığınızda ocaktaki cezveye ya da tencereye eğilip içinden size seslenen, belki de yardım isteyen yüzlerle karşılaşıyorsunuz. Salonda sizi yüzlerce polis copundan imal edilmiş kapkara bir yemek sofrası bekliyor. Salonun hiçbir yere çıkmayan merdivenlerinde ise cumhurbaşkanının miting konuşmalarından kimi bölümleri işitiyorsunuz, kolay kolay ne dediğini anlamasanız da. Villanın üst katındaki odalardan birinde Ekin Onat’ın çevik kuvvet polislerini andıran bir kıyafet içinde yer aldığı bir video karşılıyor sizi. Onat bir yandan polis şiddetine dair kimi tanıklıkları seslendirirken bir yandan da üzerindeki zırhlı üniformayı çıkarıyor ve içinden gazete haberlerinin işlendiği bir başka kıyafet çıkıyor. “İnsanlık Pavyonu” adı verilen bu villada Ekin Onat ve İsrailli sanatçı Michal Cole’un ortak sergisi politik açılımları, haklı itirazları ve çarpıcı imgeleriyle Venedik Bienali’ne paralel etkinliklerin şüphesiz dikkat çekenlerinden biri.
Kim ne derse desin Venedik’te bu yıl en çok telaffuz edilen isimlerden biri Damien Hirst. Pinault Foundation’ın iki müzesinde birden açılan “Treasures from the WRECK of the Unbelievable” başlıklı sergi yaklaşık 10 yıllık bir çalışmanın ve milyonlarca pound’u bulan (50 milyon pound diyenler var) bir bütçenin ürünü. Üç-dört kat yüksekliğindeki heykellerden biblo büyüklüğündeki objelere kadar yüzlerce parça işten oluşan sergi için Hirst kimi heykelleri denizin altına indirip orada görüntüleyerek bir enkaz buluntusu süsü vermiş. Tabii bu “buluntu”lardan birinin Mickey Mouse olduğunu fark ettiğinizde yapılan şakanın da ayırdına varıyorsunuz ama son tahlilde eserlerin ezici görkemi karşısında söyleyecek fazla da bir şey kalmıyor. Damien Hirst hiç kuşkusuz günümüzün süper starlarından biri ve sesi de haliyle gür, çok gür çıkıyor.
New York Times’ın favorisi ‘ÇIN’
Bienalle ilgili hemen her yerde yorumlar çıkıyor. Bunlardan birinde Cevdet Erek için kaleme alınmış övgüler çarptı gözümüze. New York Times gazetesi adına bienali izleyen sanat eleştirmeni Jason farago bienalde Altın Aslan alan Almanya pavyonunun çok ses getirdiğini ama kendi favorisinin Türkiye pavyonu olduğunu belirtmiş ve şunları yazmış: “Erek açık tribünleri, tel örgü panelleri ve kuvvetli spot lambaları bir araya getirerek etkileyici ve sarsıcı bir enstalasyon yaratmış. İnsanda konser verilen bir hapishane avlusundaymış hissini uyandırıyor."