Veliefendi’de at yarışı protestosu!

Hayvan özgürlüğü aktivistlerinden kurulu Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu, İstanbul’daki Veliefendi Hipodromu’nun önünde at yarışlarına yönelik bir protesto eylemi gerçekleştirdi. Eylem sırasında yapılan kamuoyu açıklamasında, "Yarış pistlerinde can veren ve yaşam hakları yok sayılan atların sesi olmak için buradayız. Atlar, pistlere değil, doğaya aittir!" ifadeleri kullanıldı.

cumhuriyet.com.tr

Ellerinde “At Yarışı Atları Sakatlar”, “Dört Ayaklı Darphane Değil, Duyguları Olan Bilinç Sahibi Canlı”, “Hayvan Yarıştırmak Eziyettir”, “At Yarışı Şiddettir”, “Ölüm Yarışına Hayır!”, “Herkes Cebini Doldurur, Atlar Canından Olur”, ‘İnsanlar Kumar Oynuyor, Atlar Ölüyor” yazan afişler tutan grup, eylemi yarış pistlerinde para için canından olan atların sesi olmak için yaptıklarını belirtti.

Yol boyu pankartlarla yürüyen gruba arabalarının içinden bazı vatandaşlar da korna çalarak destek oldu. 

Topluluk adına gazetemiz yazarı, aktivist Zülal Kalkandelen'in okuduğu basın açıklamasında, "Yetkililere ve kamuoyuna at yarışlarının ardındaki sistematik gerçeği görmeleri için çağrı yapıyoruz" denilerek şu görüşlere yer verildi:

AT YARIŞI, SİSTEMATİK HAYVAN SÖMÜRÜSÜDÜR!

Birilerine göre müthiş bir heyecan. Diğerlerine göre sadece bir hobi. Bazılarına göre bir gelenek. Çoğuna göre spor. Kimisine göre kumar, kimisine göre bahis. Jokeylere göre meslek. Bazı zenginlere göre tutku. At sahiplerine göre gelir. Devlete göre kazanç kapısı. Gerçekte ise hayvan sömürüsü…

Yıllık cirosu milyarlarca lirayı bulan bir sektör at yarışı. Devletin bu işten kasasına ayda yüz milyonları koyduğu, vergi kazandıran, yaklaşık 84 bin kişinin doğrudan gelir sağladığı bir sektör. 300 bin kişilik bir camiaya sahip, cirosu nedeniyle “bacasız endüstri” (!) denilen bir sektör! 

Sponsor gelirleri, yayın gelirleri ve yasadışı bahisler de düşünülürse, rant çok daha büyük... Bu devasa sektörü koşturularak, sakatlanarak, ölerek sırtlayanlar ise atlar!

Haralarda, damızlık olarak kullanılan aygır ve kısrakların büyük paralar karşılığında çiftleştirilmesiyle özel olarak üretilen atlar!

Kısa bir süre sonra annesinden ayrılıp yarış için yetiştirilmek üzere hipodroma getirilen atlar!

Köhnemiş ahırlarda yıllarca köle gibi tutulan atlar!

Kendi doğasında sürü halinde yaşaması gerekirken esir edilen duyarlı atlar!

Biraz huzursuzlandığında, yarışmak istemediğinde, bacaklarına ve bedenlerine dirgen, kayış ya da kamçı ile vurulan, dövülen, küfredilen atlar!

Yarış pistlerinde sakatlanınca bir iğne ile katledilen ve “uyutuldu” denilerek yaşama hakkı yok sayılan atlar!

Mezbahalara satılan, bedenleri kaçak “et” olarak piyasaya sürülen atlar!

"YOK SAYILAN ATLARIN SESİ OLMAK İÇİN BURADAYIZ"

Her şeyin hız ve para ile anlatıldığı at yarışları, atlar dışında herkesin, er ya da geç, az ya da çok kazandığı bir endüstridir. Şampiyon olmak, dereceye girmek, kupa kazanmak, bunları hayatı ile ödeyen atların umurunda değildir. Bıraksanız kendi doğal ortamlarında koşarlar, sürü halinde yaşarlar, çimlerde gezinip otlarlar, hemcinsleri ile istedikleri zaman çiftleşip taylarını büyütürler.  At yarışı ise tam bir sömürü düzenidir. Bu zulümden para kazananlar, utanmadan adına “dört ayaklı darphane” derler!

Biz, bugün burada, at yarışlarını hayvanlara yaşatılan zulüm ve sömürü nedeniyle protesto ediyoruz. Yarış pistlerinde can veren ve yaşam hakları yok sayılan atların sesi olmak için buradayız. Yetkililere ve kamuoyuna at yarışlarının ardındaki sistematik gerçeği görmeleri için çağrı yapıyoruz.

Atlar, pistlere değil, doğaya aittir! 

Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu