‘VAR’ken de yokken de eziliyoruz’

Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, Cumhuriyet’e konuştu.

Hilmi Türkay

Yoksul bir ailenin çocuğuydu. İlkokuldan sonra okumadı. Evine katkıda bulunmak için bakkalda çalıştı. Beşiktaş altyapısında futbola başladı. 1980-81 sezonunda A takım kadrosuna yükseldi. 16 yıl aralıksız Siyah-Beyazlı formayı giydi.

Lakabı “atom karınca”ydı. Orta sahanın sağında görev almasına rağmen hem ortasında hem de sağ bek mevkinde alternatif isimdi. En uzun süre oynayan, en uzun süre kaptanlık yapan futbolcu oldu. 1996’da jübilesini yaptı. Kimden bahsediyorum acaba. Çoğunuz bilmişsinizdir eminim. Ben yine de bilmeyenler için Rıza Çalımbay’dan söz ettiğimi ifade edeyim.

İNGİLTERE’DE KURSA GİTTİ

Rıza futbolu bıraktıktan sonra soluğu İngiltere’de alır. Burada teknik direktörlük kurslarına katılır. 2000-01’de Daum’un yanında yardımcı hoca olur. 2004-05’te Del Bosque’den boşalan Beşiktaş teknik direktörlüğüne gelir. Ancak 2005-06 sezonu başında, özellikle Süper Lig’de istenilen sonuçlar gelmeyince 9. haftada görevinden istifa eder.

Rıza’nın bakıldığında sonradan çalıştırdığı takım sayısı fazladır. Göztepe, Ankaragücü, Ankaraspor, Eskişehir, Mersin, Kasımpaşa, Antalya, Trabzon, Konya. Şimdi Sivasspor’da. Doğduğu yer olan bu şehre hizmet veriyor. Başarılı teknik adam 2010-13 yıllarında da yine burada teknik direktördü. Virüs nedeniyle maçların oynanmadığı şu sıralarda Rıza Hocama röportaj teklifinde bulundum. Hiç düşünmeden “Hazırım” yanıtını verdi.

‘ADNAN DİNÇER’İN KATKISI VAR’

Erken yaşta (12) Beşiktaş altyapısında başladım. Kısa süre içinde genç takıma geçtim. 17 yaşında A takıma yükseldim. 16 sene aralıksız oynadım. Adnan Dinçer, Serpil Hamdi Tüzün, Ayhan Erman ve Deniz Hoca’ya çok teşekkür ediyorum. Özellikle Adnan Hocam’ın bendeki katkısını inkâr edemem. Futbol oynarken aynı zamanda bakkalda çalışıyordum. Adnan Hocam sürekli bakkalla konuşmaya geliyor, benim için izin alıyordu.

O günler hâlâ belleğimde. Beşiktaş’ın genç takımla maçı vardı. Milic beni izledi. Bir gün sonra A takıma çağırdı. Fenerbahçe ile oynanan jübile maçında 20 dakika şans verdi. Sonra İskenderun kampına götürdü. İlk golümü genç takımda Feriköy’e karşı attım. O maçta 10 kişi vardı sahada. 1 kişi bekleniyordu. O kişi gelmeyince Deniz Hoca beni oynatmıştı. Ligdeki ilk golüm ise 1980 yılında Gaziantep’e karşıydı. Bu maçta üzerime giydiğim Beşiktaş formasını hiç çıkarmadım. Uzun yıllar kaptanlık yaptım. Bütün hayallerimi Beşiktaş’ta gerçekleştirdim.

‘SEBA’YI UNUTAMAM

Süleyman Seba’yı çok seviyordum. Hâlâ da öyle. Asla hayatımdan çıkartamam. Onun başkanlığında 4 yıl şampiyonluk yaşadım. Liderdi, mütevazıydı. Herkes onu dinlerdi. Varlıklı değildi ama çok seviliyordu. Rakibe saygılıydı. Galibiyeti, beraberliği hiç büyütmezdi. Kulübü zarar sokmamak için aşırı transfer yapmazdı.

‘FUTBOLDA ÇITA YÜKSELİYOR’

Türk futbolunda milli takım ve kulüpler düzeyinde istikrarı yakaladık. Denizli’yi çalıştırırken Fransa şampiyonu Lyon, Lorient ve S.Prag’ı elemiştik. Porto’ya elendik. Avrupa şampiyonu oldular. Zaman zaman çıtamız yükseliyor. Avrupa’ya adımızı yazdırdık. Başakşehir’in bütçesi iyi. Kadrosu yeterli. Bir yerlere kadar gittiler. Trabzon ve Beşiktaş’a şaşırdım, gruptan çıkabilirlerdi.

‘LİGİMİZ KALİTELİ’

Ligimiz zor lig. Bunu benim gibi yabancı oyuncularım da söylüyor. Mücadele var. Atmosfer var. Çok kaliteli oyuncular geliyor. Her şeye rağmen sahadaki oyun zevk veriyor. Anadolu takımları VAR yokken de eziliyordu, şimdi de öyle. VAR’ı iyi kullanamıyoruz. Büyük maçlarda hakemler seyirciden çok etkileniyor. Ağzımız yandı mı? Yandı. Yanlış düdükler bize çok çalındı. Sivasspor’da çok mutluyum, huzurluyum. Kafam rahat. Fırsat buldukça köyüme gidiyorum. Benim dışımda herkes “Şampiyon olacağız” dedi. Ben havaya girmedim. Büyükler gibi oyuncu alma şansımız yok. Onların bir aldığıyla biz takım kuruyoruz. Transferlerimiz başarılı. Yönetimimiz mükemmel. Bu sene en büyük avantajımız taraftarımız.

‘OYNAMAK RİSK OLUR’

Virüs gitmezse oynamak risk olur. Virüsün maçların sağlıklı oynanması için gitmesi lazım. Futbol temas oyunu. Bin tane şey var içinde. Bir masa tenisi değil. 11’e 11 oynuyorsun çünkü. Futbolcularım yine de çalışıyor. 8 maçı rahatlıkla çıkarırlar. Ancak yabancılar oynamayabilir. Maçlar seyircisiz oynanırken de bazıları UEFA’ya şikâyet ettiler. Almanya kontrol altına aldı. Bizde nasıl olacak merakla bekliyorum. Maçlar oynansa da seyircinin ileride geleceğini tahmin edemiyorum. Şu anki panik, korku o zaman sürecek.

‘ÇABUK HARCIYORUZ’

Yöneticiler burada 1. suçlu şahıslar. Sezon başı oturup konuşuyoruz fakat verdikleri sözlerin arkasında durmuyorlar. Bu bizim artık kaderimiz oldu. Kaleci kötü gol yer, oyuncu penaltı kaçırır, çabucak antrenörü gönderirler. Türkiye’de teknik direktörlere karşı sabırsızlık ve güvensizlik var. Altyapılardan oyuncu gelmiyor deniliyor. Burası doğru. Ancak yöneticiler bütçe ayırıp iyi hocalarla çalışma fırsatı yakalarlarsa (Altınordu örneği) bu olumsuzluklar tamamen ortadan kalkar. Beşiktaş’tayken takımın yüzde 80’i altyapıdan yetişmeydi. Türkiye’de oynamak isteyen çok genç var. Sahip çıkarsak, fırsat verirsek bu işler olur.