‘Vandallık cehaletten geliyor’
Heykel sanatının ülkemizdeki en usta isimlerinden Rahmi Aksungur ile yeni sergisini konuştuk. Heykele yönelik saldırıları da sorduğumuz sanatçı cehaletin bu saldırılarda önemli rolü olduğunu söylüyor.
Emrah Kolukısa
Rahmi Aksungur’un Evin Sanat Galerisi’nde ziyarete açılan yeni heykel sergisi 9 Şubat’a dek devam edecek. Sanat hayatında 30 yılı geride bırakan Aksungur ile son sergisini ve heykel sanatının Türkiye’deki durumunu konuştuk.
-Heykellerinizde bronz da kullanıyorsunuz malzeme olarak, ahşap da... Hatta fiber, çelik vs... Malzeme seçiminizde belli bir kıstas gözetiyor musunuz?
Çalışmalarımda kullandığım malzemelere pek sınırlama koymuyorum, benim için zamana direnebilmeleri yeterli. Geleneksel heykel malzemeleri dışında, günümüzde çok çeşitli malzeme olanakları var. Ben de genellikle tasarımı daha öne çıkaracak malzemelere yönleniyorum.
-Balıklar, kuşlar yine ön planda bu sergide. Doğa sizin için önemli, ama başka neler harekete geçiriyor sizi?
Doğa ve çevreye çok önem veriyorum. Bütün canlıların kıymetini bilmemiz gerekiyor; bazı türlerin yok olması, yakın gelecekte insanlığı yeni sorunlarla baş başa bırakacak. Bu endişe ister istemez çalışmalarımı etkiliyor. Bilimin, insanın ve çevrenin çok hızlı değiştiği bir dönemde yaşıyoruz. Son zamanlarda insanın ve toplumların hızlı değişimine odaklanıyorum.
-Figüratif işler gibi görünse de beklenmedik yönlere sapan, soyutlaşan bir üslubunuz var. Somut-soyut aralığında nereye konumlandırırsınız kendinizi?
Benim üslubum böyle; yaşadıklarım, hissettiklerim, endişelerim, sevdiklerim bir bütün. Zihnimde soyut veya figür gibi bir ayrım yok. Bence heykel sanatında kütle ve çevre ilişkileri önemlidir; kütlenin uzayla ilişkisi temel bir faktördür. Bu faktörlerden bir diğeri ise kütle ve uzayın insanla ilişkisidir. Üslubumun oluşmasında tinsel değerlerimin ve heykel sanatının temel problemlerinin etkili olduğunu sanıyorum.
-Heykel maalesef ülkemizde bir türlü hak ettiği değeri bulamadı. Özellikle son yıllarda heykele yönelik saldırılar bir hayli arttı. Siyasi iktidar da bu konuda çok yardımcı olmuyor doğrusu. “Ucube” hadisesi hâlâ hafızalarımızda taze. Bu heykel düşmanlığını neye bağlıyorsunuz ve ne yapılmalı buna karşı?
Sanat: siyasi, ticari, şöhret gibi amaçlar güdülerek icra edilmez, maalesef çok sayıda kişi sanatçı şemsiyesi altında bunu yapıyor. Bu durum bizde olduğu gibi bütün dünyada da sanatın önemli sorunlarından biri.
Bu farklı amaçları hedefleyen bireylerin oluşturduğu örnekler, yeni medyanın paranoyasıyla birleşip, doğru bilginin önüne geçiyorlar. Günümüzde bazı alanlarda doğru bilgiye ulaşmak zorlaştı . Siyasetçilerin de sanat konusunda doğru bilgilendirilmediğini düşünüyorum. Vandallık ise maalesef cahillikten kaynaklanıyor. Türkiye’de heykel sanatının hak ettiği değer, koleksiyoncuların, müzelerin ve özel sektörün daha bilinçli özverileri ile yerini bulabilir. Bunu teşvik edici yasaların çıkması gerekiyor; bence bizde eksik olan bu.
-Heykelin en önemli ustalarından biri olarak günümüzde Türkiye’de heykel sanatının geldiği yeri nasıl görüyorsunuz? Yeni sanatçılar size umut veriyor mu?
Genç heykelcilerimiz, şu anda olgun yaşta olanlar, geçmişte yer alan Türk heykeltıraşlarımızın yapıtları, hepsine toplu olarak bakarsak, bu sanatta önemli bir yere geldiğimizi görürüz. Buna rağmen heykel sanatçılarımızın yapıtlarının iyi değerlendirilemediği de bi gerçek. Teşvik edici yasaların eksikliği olduğu gibi, bu durumun daha birçok sebebi var: Bunların iyi irdelenmesi lazım. Sanat nedir?, sanat ne işe yarar?, sanat sözcüğü doğru mu kullanılıyor, bu kazanımlarımızı kimler nasıl değerlendirmelidir ?... Bunun gibi birçok sorunun, koleksiyonerler, özel müze sahipleri ve sanatla ilgili iş adamlarımız tarafından doğru cevaplandırılması gerekiyor.