''Vahim ve talihsiz bir açıklamadır''

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'deki ''kaçak Ermenilerle'' ilgili sözlerine ilişkin, ''Vahim ve talihsiz bir açıklamadır'' değerlendirmesinde bulundu.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de kaçak durumda bulunan 100 bin Ermeni'nin sınırdışı edilebileceği yönündeki açıklamasının "vahim bir açıklama" olduğunu ifade ederek, "Türkiye'de çalışmaya gelen insanların, bir ihtilafın çözümünde koz gibi kullanılmak istenmesi kesinlikle kabul edilemez, insan haklarına aykırıdır" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Baykal başkanlığında toplandı. Alınan bilgiye göre Baykal, toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Anayasa değişikliği konusunda AKP'nin tavrını dikkatle izlediklerini bildiren Baykal, AKP'nin Anayasa paketi konusunda tavırlarının net olduğunu ifade ederek, "Bu paket, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya, hukuk devletini yok etmeye dönük bir pakettir" dedi. Baykal, AKP'nin "Bu paketle demokrasinin önünü açıyoruz" söyleminin "mugalata"dan ibaret olduğunu söyledi.

AKP'nin Anayasa değişikliğini referanduma götürmesi durumunda referandumu "AKP kalsın mı gitsin mi" oylamasına dönüştüreceklerini bildiren Baykal, "Bu referandumdan kesinlikle hayır çıkacağına inanıyoruz. Bu referandumdan evet çıkması bizim gözlemlerimize göre mümkün görünmüyor. Pakete konulan kadınlara pozitif ayrımcılık, memurlara toplusözleşme hakkı gibi soslar işin özünü değiştirmiyor. İşin özü yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmak, hukuk devletini ortadan kaldırmak, kendilerini yargılayacak yargıçları belirleme hakkını almak ve AKP'yi bir kapatma ihtimalinden korumak" diye konuştu.


"CHP'li Belediye Meclis Üyesini disipline sevk ettik"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin istifaya çağırdığı Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak hakkında da konuşan Baykal, 2004 yerel seçimlerinden önce Durak'ın CHP'den aday olmak istediğini, ancak kendilerinin Durak hakkındaki dosyaların içeriğini bir ölçüde bildikleri için kabul etmediklerini kaydederek, şöyle konuştu:
"AKP de dışlamıştı ama ne yazık ki MHP kabul etti. Bize gelse seçimi kazanacağımızı biz de biliyorduk çünkü belli bir etkinliği var, bunu CHP'nin oylarıyla birleştirdiğimizde kesinlikle seçimi kazanabilirdik. Ama buna rağmen biz seçim kazanmamayı göze aldık ve kamuoyuna aslında şunu göstermeye çalıştık: CHP'nin seçim kazanma dışında da kriterleri vardır. O kriterlere uymadığı için Aytaç Durak bizden aday gösterilmemiştir. MHP de göstermemiş olsaydı Adana politikasına ambargo koyan bir zihniyet, bir kişi belediye başkanı olamazdı ve artık Adana'da daha demokratik bir süreç olurdu.

Ama ne yazık ki MHP bunun önünü tıkamıştır. Oy kazanmak için, belediye başkanlığını kazanmak için almıştır ama şimdi de 'Derhal istifa etsin, savcılar harekete geçsin' diye bir anlamda jest yapmaya çalışıyor ama önemli olan bunu kabul ederken dosyaları, geçmişteki yolsuzluk iddialarını dikkate almak gerekirdi, ne yazık ki bu dikkate alınmamıştır. Ama CHP'nin bu noktadaki tavrı nettir, o tartışmada bir Belediye Meclis üyemizin adı geçtiği zaman biz derhal onu disiplin kuruluna tedbirli olarak sevk ettik."


"Genelkurmay ile Dursun Çiçek'i ayrıştırma gayretini görüyoruz"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 25 Şubat'ta yaptıkları toplantıdan sonra "Genelkurmay Başkanlığı-Hükümet ilişkilerinin yeni bir zemine oturmuş göründüğünü" dile getiren Baykal, zirveden sonra Albay Dursun Çiçek'in "İrticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgeyi hazırlamış olabileceğine dair emareler olduğu gerekçesiyle Askeri Mahkemeye sevk edildiğini, 2003'te 1. Ordu Komutanlığındaki seminerde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın senaryosunun dışına çıkılmış olabileceği yönünde bilirkişi raporu hazırlandığını ifade etti.

"İrticayla Mücadele Eylem Planı" belgesindeki parmak izinin araştırılması gerektiğini başından beri söylediklerini anımsatan Baykal, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın belgenin tahrip olabileceği gerekçesiyle parmak izi incelemesine izin vermediğini belirterek, "Böylece bir araştırma, soruşturma çıkmaza doğru gidiyor. Arkeologlar Hamurabi tabletlerinin bile incelemesini yapıyorlar. Bir belgenin hangi tarihte hazırlandığının incelenmesini istiyor ama izin verilmiyor. Bu, tek nüsha olan, tarihe ışık tutacak bir belge değil ki. Siz bütün incelemelerinizi yaptırırsınız imzayla ilgili, o raporlar bir kenarda durur. Parmak izi incelemesi sırasında da biraz tahrip olursa olur. Bir açmaza doğru gidiyor olay" diye konuştu.

Baykal, "Burada Genelkurmay Başkanlığı'ndan Dursun Çiçek olayını ayrıştırma gayretini görüyoruz. Bunlar da sanki üçlü zirvede varılan mutabakatların bir sonucuymuş gibi geliyor" değerlendirmesini yaptı.


"Balyoz planında 1. Ordu ile Başbuğ'u ayrıştırma çabasını görüyoruz"

Balyoz Darbe Planı iddialarına ilişkin de zirveden sonra askeri bilirkişinin Balyozla ilgili senaryoda Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın benimsediği senaryonun dışına çıkıldığı yönünde değerlendirmede bulunduğunu anımsatan Baykal, "Buradan denilmek isteniyor ki 'Kara Kuvvetleri Komutanı'nın ve komutanlığının bu Balyoz planıyla ilgisi yok, bu sadece 1. Ordu bünyesinde yapılan bir iştir" dedi.

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın Balyoz planına ilişkin ifadesinin alınmadığına dikkat çeken Baykal, "Acaba Aytaç Yalman'ın ifadesinin alınmayışında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'un o tarihteki konumu etkili oluyor mu? Bu, herkesin sorduğu sorudur. Sanki 1. Ordu'da yapılan işlerle Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nı ve dolayısıyla dönemin Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'u ayrıştırmaya dönük bir çaba görüyoruz" diye konuştu.


"Ermenistan'la ilişkiler konusunda genel görüşme önergesi vereceğiz"


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de kaçak durumda bulunan 100 bin Ermeni'nin sınırdışı edilebileceği yönündeki açıklamasının "Vahim bir açıklama" olduğunu belirten Baykal, "Türkiye'de çalışmaya gelen insanların, bir ihtilafın çözümünde koz gibi kullanılmak istenmesi kesinlikle kabul edilemez, insan haklarına aykırı bir şeydir. Çeşitli kişilerin görüşü olabilir, muhalefet milletvekili de bir şey söyleyebilir ama bunlar sonuç verecek ifadeler değildir, belki yanlış ifadelerdir diyebilirsiniz. Ama bir Başbakan, onları dışarı atma yetkisini elinde bulunduran kişi bu sözleri söylediği zaman bu çok vahimdir. Bunları koz olarak kullanmak insan haklarına aykırıdır. Başbakan'ın bu açıklamasını kesinlikle kabul etmiyoruz" diye konuştu.

Ermenistan protokollerinin derhal geri çekilmesi gerektiğini kaydeden Baykal, Ermenistan'la ilişkiler konusunda TBMM'de genel görüşme önergesi vereceklerini açıkladı.

MYK toplantısında Parti Meclisi'nin (PM) 1 Nisan'da toplanması ve PM'ye Olağan Kurultay'ın 22-23 Mayıs tarihlerinde yapılması önerisinin götürülmesi kararlaştırıldı.