Uzmanların BMGK yorumu

Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 2009-2010 geçici üyeliği için yoğun çabalarını sürdürdüğü şu dönemde konuyla ilgili, uzmanlar açıklamalarda bulundu. Üyeliğin, Türkiye için önemli olduğunu belirten uzmanlar bu sayede Türkiye'nin itibarını arttıracağı konusunda hemfikirler. Ayrıca, üyeliğin Türkiye'nin sorunlarını uluslararası gündeme taşınmasında etkili olcağı da vurgulanan görüşler arasında.

cumhuriyet.com.tr

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesinin, Türkiye'nin itibarının artacağını ifade eden uzmanlar, bu çerçevede Türkiye'nin pek çok alanda ilerleme kaydedebileceğini belirtiyor. Uzmanlar, bu bağlamda Kıbrıs ya da uluslararası terörle mücadele gibi Türkiye'yi yakından ilgilendiren konuların dünya gündemine taşınabileceğine işaret ediyor.

Konuyu değerlendiren Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Kıbrıs ve Üçüncü Dünya Uzmanı, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Hasgüler, Türkiye'nin şansının diğer iki adaya göre çok daha yüksek olduğunu kaydetti.

BM'nin 51 kurucu üyesinden biri olan Türkiye'nin 47 yıldır BMGK'de temsil edilmediğini anımsatan Hasgüler, bu çerçevede Türkiye'nin ciddi bir hazırlık ve kampanya yürüttüğünü belirtti.

Türkiye'nin çeşitli ülkelerden bu desteği sağlamak için son 5 yıldır özel olarak çalıştığını ifade eden Hasgüler, bu amaçla Afrika, Pasifik, Karayip, Latin Amerika ülkelerine ziyaretler yapıldığını, bölgesel toplantılar düzenlendiğini, bu bağlamda da sempati kazanılmaya çalışıldığını belirtti. Hasgüler, bu çerçevede çeşitli ülkelerdeki elçilik ve büyükelçilik sayısının artırıldığını ve bu ülkelerle ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerin güçlendirilmeye çalışıldığını kaydetti.

 

Türkiye'nin aktif dış politikası etkili olacak

Türkiye'nin 11 Eylül sürecinin ardından aktif bir dış politika yürüttüğünü ifade eden Hasgüler, başta Kıbrıs konusu olmak üzere, Türkiye'nin Filistin-İsrail, İran-ABD ve Pakistan-Afganistan ilişkilerindeki yapıcı rolü, Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu girişimi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ziyaretiyle uluslararası toplum nezdinde prestij kazanıldığını ifade etti.

Türkiye'nin Bağlantısızlar Hareketi toplantılarına gözlemci statüsüyle katılmaya başlamasının, İKT Genel Sekreterliği görevine 2005'te Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçilmesinin, ayrıca Türkiye'nin BM Barış Güçlerine yönelik katkılarının da önemli olduğuna işaret eden Hasgüler, tüm bu gelişmelerin Türkiye'nin BMGK geçici üyelik adaylığı sürecine katkısı olacağına inandığını kaydetti.

Hasgüler, bu bağlamda Türkiye'nin girişimleri ve etkinlikleri çerçevesinde Üçüncü Dünya ülkeleri başta olmak üzere farklı bölgelerdeki ülke liderlerinden destek almasının sürpriz olmayacağını ifade etti.


Medeniyetler uzlaşmasının yolunu açar

Hasgüler, BMGK geçici üyeliği için gerekli 128 oyu alıp, seçilmesinin Türkiye için uluslararası camiada büyük prestij sağlayacağını kaydetti.

BMGK geçici üyeliğinin, Türkiye'nin bölgesel sorunlarda inisiyatif alan ve kabul gören bir ülke olarak algılanmasını sağlayacağını belirten Hasgüler, üyeliğin ayrıca Türkiye-AB ilişkilerine dolaylı da olsa katkısının olacağını kaydetti. Üyeliğin Kıbrıs sürecine de olumlu etkisinin olacağını belirten Hasgüler, bunun, Türk tarafının Kıbrıs sürecinde Annan Planı'yla gösterdiği tutumun bir nevi onaylanması anlamına geleceğini söyledi.

Hasgüler, demokrasisi ve istikrarlılığıyla bölgesel bir aktör olan Türkiye'nin üyeliğinin medeniyetler uzlaşmasının da yolunu açacağını söyledi.

Üyeliğin sosyal ve kültürel getirisinin de olacağına değinen Hasgüler, Latin Amerika, Asya ve Afrika ile kurulacak ilişkilerin de ekonomi ve ticaret alanında olumlu gelişmelere yol açacağını kaydetti.

Hasgüler, Türkiye'nin BMGK geçici üyesi olmasının uluslararası platformda Türkiye'nin elini güçlendireceğini ve prestijini artıracağını da ifade etti.

 

BM'nin işleyişine katkı yapmak

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Afrika ve Arap Ülkeleri Uzmanı Ceren Gürseler ise, Ekimde yapılacak seçimde Türkiye'nin şansının Avusturya ve İzlanda ile aynı olduğunu görüşünde.

128 oyu alabilmek için çaba gösteren Türkiye'nin lobi faaliyetlerini iki başlık altında toplayan Gürseler, bunları Türkiye'nin çok fazla, hatta hiç ilişkide bulunmadığı ülkelere yönelik adım atması ve BM gündemi ile Türk dış politikası arasında paralellik kurmak olarak sıraladı.
Bu çerçevede, Türkiye'nin BM'nin işleyişine katkıda bulunacağı tezinin vurgulandığını ifade eden Gürseler, Türkiye'nin uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasına yaptığı katkının, insani yardım ve kalkınmaya yönelik faaliyetlerinin ile bölgesel istikrarın sağlanmasındaki rolünün ön plana çıkartıldığını kaydetti.

Özellikle farklı medeniyetler ve kültürler arasında köprü işlevinin Türkiye'nin çok boyutlu dış politikasının ana ögelerinden biri olduğu belirtilirken, Türkiye'nin BMGK geçici üyesi olması durumunda BM'nin küresel rolüne büyük oranda katkı yapacağının da altı çizildi.

 

Kıbrıs ve terörle mücadele dünya gündemine gelebilir

Ancak EXPO 2015 deneyiminin unutulmaması gerektiğini belirten Gürseler, BM üyesi ülkelerin Türkiye ile ikili ilişkilere mi yoksa Türkiye'nin dış politikadaki son açılımlara göre mi oy vereceğinin bilinemeyeceğini, bu çerçevede sonuca ilişkin şimdiden bir şey söylemenin mümkün olmadığını kaydetti.

Türkiye'nin adaylığını koyduğu grup göz önüne alındığında, Kıbrıs sorununun Türkiye'nin karşısına bir engel olarak çıkabileceğini belirten Gürseler, ayrıca Avusturya ve İzlanda'ya nazaran Türkiye'nin çevre sorunlarına yönelik somut adımlarda bulunmamasının da olumsuz etkisi olabileceğini ifade etti.

Gürseler, ancak Türkiye'nin aracılığıyla yürütülen Suriye-İsrail görüşmelerini ve Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu girişimini örnek göstererek, bölge ve dünya istikrar ve refahını destekleyen bu tür açılımların oylamada Türkiye için büyük artılar sağlayabileceğini kaydetti.
Türkiye'nin seçilmesi durumunda, üyeliğin Türkiye'ye prestij kazandıracağını söyleyen Gürseler, BMGK geçici üyesi sıfatının uluslararası platformlarda Türkiye'ye olumlu katkı getireceğini belirtti.

Gürseler, ayrıca üyelikle birlikte Kıbrıs gibi Türkiye için hayati önemi bulunan konuların dünya gündemine getirilebileceğine işaret etti. ASAM Uzmanı Gürseler, bu bağlamda Türkiye'nin hedeflerinden uluslararası terörizmde mücadelede adım atılması ve terörizmin tanımının yapılması konusunda da adımlar atılabileceğini söyledi.

 

Süreç

BM'nin 63. genel kurulu çerçevesinde Ekimde yapılacak seçimle belirlenecek geçici üyelik için Türkiye, bulunduğu "Batı Avrupa ve diğer devletler" grubunda Avusturya ve İzlanda ile yarışacak.

Gruptan iki ülkenin geçici üyelik alacağı seçimlerde, genel kurulda üçte iki çoğunluk olan 128 sayısına ulaşılması gerekiyor.

Türkiye'nin 2003 yılında açıklanan adaylığı için yürütülen kampanyalar sonrasında, BM üyesi ülkelerden alınan çoğunluğu yazılı destek taahhütlerinin, seçimler için gerekli oy sayısının oldukça üzerinde bir rakama ulaştığı belirtiliyor.

 

Türkiye'nin katkıları

Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'ne seçilmesi durumunda, BM Reform sürecine destek verilecek ve kuruluşun uluslararası alanda daha etkin kılınması yönünde çaba harcanacak.

BM'nin bin yıl kalkınma hedefleri çerçevesinde 2015'e kadar dünyada yoksulluğun azaltılması ve onunla bağlantılı sorunların çözümüne yönelik uluslararası çabalara katkılar artırılacak.
Uluslararası siyasi krizler çıkmadan önlenmeye çalışılacak, bunun mümkün olamadığı durumlarda uyuşmazlıkların güce başvurmaksızın barışçı yollardan çözümü yönünde çalışılacak.

Yabancı düşmanlığı, ırkçılık, ayrımcılık, hoşgörüsüzlük, aşırıcılık ve şiddet gibi tehlikeli eğilimlerle mücadelenin ön saflarında yer alınacak ve farklı kültürler ve dinler arasında yeni diyalog kapıları açılmasına gayret edilecek.

BM Güvenlik Konseyi'nde 1951-1952, 1954-1955 dönemlerinde ve son olarak da 1961 yılında Polonya ile paylaştığı bir yıllık yarı dönemde yer alan Türkiye, 47 yıldır Konseyde temsil edilmiyor.

Türkiye, Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığını 21 Temmuz 2003 tarihinde açıkladı.