Uzmanlardan Afgan göçmenler için çağrı: Uluslararası sorumluluk devreye sokulmalı
NATO ile ABD askerlerinin Afganistan'dan çekilmeye başlamasıyla birlikte Van üzerinden Türkiye’ye kaçak yollarla birçok Afgan göçmen giriş yaptı. Duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, “Kapıda olası bir kriz ihtimali var” uyarısında bulundu.
Mehmet KızmazUzun yıllardır özellikle ekonomik nedenlerden dolayı Türkiye’ye gelen Afgan göçmenler son haftalarda ise “can güvenlikleri” için yollarda. NATO ile ABD askerlerinin çekilmeye başlamasıyla Taliban’ın ülkede 2001’den sonra tekrar en büyük güç haline gelmesi Van üzerinden Türkiye’ye kaçak yollarla giriş yapan Afgan göçmen sayısını artırdı. Göçmenlerin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, “Henüz büyük bir göç söz konusu olmasa da kapıda olası bir kriz ihtimali var” uyarısı yaptı.
‘KAYIT ALTINA ALINMALI’
İltica ve Göç Araştırma Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır: Henüz büyük bir göç söz konusu olmasa da olası bir kriz ihtimali var. Özellikle hükümet yetkilileri ve memurları ailesini, Türkiye veya başka güvenli ülkeye getirmek istiyor. Türkiye’de şu an tahminen 400 bin civarında Afgan sığınmacı var. Türkiye uzun bir dönemdir AB’nin fon desteğiyle Van-İran sınırına 140 km’lik bir duvar örüyor. Önemli olan duvar örmek değil, önemli olan duvara rağmen ülkeye mülteci olarak sığınmak isteyen insanların gelmesini engellemeyecek ve gelen insanlara uluslar-arası korumayı sağlayacak bir sistemi kurmaktır. Yaşanılanlar bütün ülkeleri etkileyen, çağımızın en büyük olayı. İnsanlar giderek daha çok göç yollarına düşmek zorunda kalıyor. AB’nin sığınma sistemi çöküyor. Bu, bir kriz. Uluslararası ilkeleri ve mülteci anlaşmalarını dikkate alarak uluslararası sorumluluk ve yük paylaşımı devreye sokulmalı. AB de bu yükü paylaşmak zorunda. Uluslararası toplum Türkiye ile birlikte olası bir krize karşı “Küresel Mülteci Mutabakatı”nın ilkelerine uygun şekilde Afganistan’ın 5 sınır komşusuna ağırlık vererek çözüm ve ön tedbir almalı.
Metin Çorabatır
‘TEK ROTA TÜRKİYE’
Göç Araştırmaları Derneği (GAR) Kurucularından ve Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Didem Danış: Güvenlik sorunu oluşturduklarını düşünmüyorum. Şu ana kadar gözlemlenen, Afganların çok az suça karıştığıdır. Olan olaylar da daha çok kendi aralarında yaşanılan sorunlar. Öyle ki çalıştıkları yerlerde ücretlerini alamadıklarında sessizce durumu kabullendikleri görüyoruz. Yunanistan bir ay önce göçü öngörerek “Afgan göçmenlerin dosyası değerlendirilmeyecek. Türkiye bu insanlar için 3’üncü güvenilir ülkedir” diyerek meseleyi Türkiye’ye attı. Avrupa’nın da bu insanları almaya hevesli olmadığını biliyoruz. Bu şekilde devam ederse Afganlar için neredeyse tek destinasyon Türkiye olacak. Afgan göçmenler Türkiye ekonomisinde bir boşluğu dolduruyor. Ama ekonomik kriz var. Türkiye’nin şu an Afganları absorbe edecek bir ekonomik durumu yok. Bunu yönetmek gerek. Güvenlikçi siyasetlerle her zaman sonuç alınmıyor. Öyle ki sınırı tutamıyor. Bu tablonun gerçekliğini doğru analiz edip bazı politikalar gerçekleştirmek gerek. Ülkeye giren Afgan göçmenlerin hiçbirinin kayıtları yok. Kayıt altına alınmalı.
Didem Danış
‘DAHA DA ARTACAK’
Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Dr. Zakira Hekmat: Taliban ele geçirdiği yerlerde, özellikle kız çocuklarına ve kadınlara karşı gerici emirler vermeye ve tehditler etmeye başladı. ‘Kimsin’ diye sormadan direkt öldürüyor. Akrabalarımınki dahil birçok eve saldırı oldu ve şu an evde değiller. İnsanlar dağlara sığınmış. Parası olmayan ülkeden çıkamıyor. Normal koşullarda bile Türkiye vizesi zor alınıyordu şu an tamamen imkansız hale geldi. Mecburen kaçak yollara başvuruyorlar. Sınırdan günde ortalama 500 civarında göçmen geçiyor. Göç gelecek haftalarda daha fazla artacak. Afganistan’dan gelenlerin sayısı Suriye’den gelenlerin üçte biri kadar olabilir. Afganistan’dan binlerce kişi, Çanakkale Savaşında Türkiye’ye yardım etmek için yürüyerek gelmişti. Ama şu an insanlar nefes alabilmek için Türkiye’ye geliyor. En azından ülkedeki durum iyileşene kadar Afganistan’a, ölüme gönderilmesinler.
Dr. Zakira Hekmat