Uzmanından 'yaz kazalarına' yönelik uyarı: 'Güneş yanıklarına yoğurt sürmeyin'

Yazın yaşanan kazalara karşı bazı koruyucu önlemler almanın ve ilk etapta doğru uygulamalar yapmanın hayati önem taşıdığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Ferudun Çelikmen, yaşanan kazalar sonrası yapılması gerekenlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Çelikmen, kaza sonrası uygulanacak pratik yöntemlerin önemine vurgu yaptı.

DHA

İçinde bulunduğumuz yaz ayları gerek yolda gerekse doğada daha fazla zaman geçirilen dönemler. Dolayısıyla küçük ya da büyük çok fazla kazayla karşı karşıya kalınabiliyor. Bu kazaları önlemek için bazı koruyucu önlemler almanın önemine değinen Acil Tıp bölümünden Dr. Öğr. Üyesi M. Ferudun Çelikmen yaz kazalarında yapılması gerekenlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

KÜÇÜK KESİLERDE ÖNCE SU VE SABUN

Yolculuk ya da tatil sırasında ortaya çıkabilecek küçük kesilerde öncelikle yaranın su ve sabunla temizlenmesi gerektiğini hatırlatan Çelikmen, açık yaraya kesinlikle alkollü dezenfektan kullanılmaması gerektiğini söyledi.

Dr. Çelikmen, “Allollü dezenfektanlar el temizliğinde olduğu gibi kuru temizlikte kullanılabilir. Eğer elinizde varsa serum fizyolojik de yara temizliğinde kullanılabilir. Penetran dediğimiz, yani derinin içerisine giren dokuya saplanan yaralanmalarda ise mutlaka tetanos aşısının yapılması önemli. Bu nedenle beş yılda bir tetanos aşısının yenilenmesi gerekli” dedi.

ÇİVİ VE KIYMIK BATTIĞINDA ÖNCE KÜÇÜK BİR BASKIYLA KANATMAK DOĞRU

Hemen her zaman başımıza gelebilecek çivi ya da kıymık batmaları özellikle yaz aylarında yolda, yazlıkta ya da köyde çok daha fazla rastlanabilecek bir durum. Dr. Öğr. Üyesi Ferudun Çelikmen bu durumda da oluşabilecek sorunların önüne geçilmesinde asıl önemli noktanın tetanos aşısının yapılması olduğunu belirterek şunları anlattı:

“Topraktaki diken, çivi veya kıymık, hepsinde tetanos riski var. O yüzden aşı olmak birinci kural. Onun dışında yarada kanamanın olması doğru bir yaklaşım. Yaradaki bakteriler oksijenli ortamda yaşayamayacağı için vücut bu noktaya kanla oksijen gönderir. Dolayısıyla birçoğumuzun yaptığı gibi batık olan bu bölgeyi çok az bir miktar kanatmak doğru bir yaklaşım. Ardından su ve sabunla yıkanmalı. Eğer yanınızda varsa sargı bezi varsa kanayan yaraya bastırılmalı ve sonrasında elastik bandajla sarılmalı. Daha küçük kesilerde de elle bastırıp kalp hizasından yukarı kaldırmak kanamayı zorlaştırır.”

“DÜŞMENİN DE DOĞRU ŞEKLİ VAR”

Kaza denince akla ilk gelenin düşmeler olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Ferudun Çelikmen, özellikle çocuk ve yaşlıların gayrı ihtiyarı şekilde düşerken kollarını öne koymalarından dolayı ön kol kemiklerinde kırıkların sık görüldüğünü belirterek, “Aslında düşmenin de doğru şekli vardır ki bunu paraşütle atlayanlar çok iyi bilir. Yan dönüp böyle popo üzeri düşmek gerekir ama bu biraz zordur” dedi.

Çelikmen, yaşanan kazada olası bir kırık durumunda nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda ise şunları anlattı:

“Kırık şüphesi doğuracak bazı belirtiler vardır. Çok şiddetli ağrı, o bölgede şişlik, hissizlik ve bazen de morluk önemli belirtilerdir. Kırık durumunda kemikler bıçak gibi sinirleri kesebileceğinden bunu kontrol etmek için de parmak ucundaki motor hareketlerine bakmak gerekir. Ancak tüm kırıklarda en önemli nokta ilk yardımdır. Kırık şüphesi olan yer komşu iki eklem arasında oynamaz hale getirilmeli. Koldaki kırıklarda dirsek ve el bileği arası oynamayacak hale getirilmeli. Sabitlemek için mukavva bir çözüm olabilir. Mukavva ile sarıp gövdeye, kalp hizasında olacak şekilde sabitlenmeli. Eğer mümkünse streç film de oldukça iyi bir çözüm oluyor. Kol sabitlenir sabitlenmez de mutlaka bir ortopedi uzmanına başvurulmalı.”

YANIKLARDA ÖNCE HAVAYLA TEMAS KESİLMELİ

Yanıklarda ilk yardımın yanı sıra öncelikle riskin minimize edilmesi için mutlaka koruyucu önlemlerin alınması ve hazırlıkların da önceden yapılması gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Ferudun Çelikmen, “Parlayıcı, alevi kolaylıkla yüze, göze ya da kollara iletecek maddelerle ateş yakılmamalı. Penzin, tiner gibi çok parlayan malzemelere ateşe yaklaşmamalı bu malzemeleri ateş yakmak için kullanmamalı. Bu şekilde yüzü, saçları tutuşmuş çok ciddi yanıklarla karşılaşıyoruz. Önemli olan nokta ateş yakmayı bilmek ve gerekli önlemleri almaktır” ifadelerini kullandı.

Olası bir yangın sırasında da yapılacak ilk şeyin alevin havayla temasını kesmek olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Ferudun Çelikmen “Aynı anda yanık bölgeye de ıslak bir havlu örtülebilir. Ya da yine temiz su döküp örtülmeli” dedi.

SICAK ÇARPMASI DURUMUNDA ÖNCE KAYBEDİLEN SU YERİNE KONMALI

Yaz aylarında, çok sıkça karşılaşılan durumlardan biri de güneş yanıkları ve sıcak çarpması. Bu noktada terleme mekanizmasının bloke edilmemesinin çok önemli olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Çelikmen şunları anlattı:

“Özellikle güneş altında bulunulması gerektiği durumlarda ya da doğa yürüyüşleri sırasında koyu renk giysiler tercih edilmemeli. Terleme yoluyla ısı kaybını desteklemek için mutlaka yanınızda su bulundurulmalı ve içilmeli. Yeterli su alınmadığı takdirde vücut kendi iç ısısını artırmaya başlıyor. Ve buna bağlı olarak da başlangıçta halsizlik, yorgunluk ortaya çıkabiliyor. Güneş çarpması durumunda ilk yapılacak şey ise ısı kaynağı olan güneşten uzaklaşmaktır. Mümkünse duş alınabilir, üstündeki giysiler nemlendirilebilir ya da ateşi düşürürken yapıldığı gibi koltuk altı gibi büyük damarların geçtiği yerlere ıslak kompres uygulanabilir. Ağızdan da soğuk olmayan ılık sıvılar verilmeli.”

GÜNEŞ YANIKLARINA YOĞURT SÜRMEYİN

Cildin durumuna göre farklı derecelerde güneş yanıkları oluşabildiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Ferudun Çelikmen, “Genelde birinci derece yanıkları güneş yanığı olarak tanımlanır. Deride çok ciddi kızarıklık ve sızlama ile kendini belli eder. Böyle bir durumda yapılacak en doğru şey cildi nemli tutmak gerekiyor. Sık duş almak ve duştan sonra da nemli kalmasını sağlayacak nemlendirici kremler sürülebilir. Güneş yanıklarında kesinlikle yoğurt ya da diş macunu gibi maddeler sürülmemeli. Bunlar ciltte bakteri üremesine neden oluyor ve derideki tamir sürecini geciktiriyor” diye konuştu.

YOLCULUĞA UYKUSUZ ÇIKMAYIN, CEP TELEFONUNUZU ELİNİZDEN BIRAKIN

Özellikle uzun yolculuklara çıkarken dinlenmiş olmak ve uykusuz olmamanın çok önemli olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Ferudun Çelikmen, “Tatil sezonuyla uzun yolculuklar daha artıyor. Dolayısıyla trafik kazalarının da sayısı artıyor. Bunu önlemek için yapılacakların başında uykusuz otomobil kullanmamak geliyor. Bizim biyoritmimiz gece uykuya dönüm olduğu için mümkün olduğunca gündüz yolculuğu tercih edilmeli. Bir diğer önemli nokta da cep telefonları. Hayatımızın vazgeçilmesi olan cep telefonlarından otomobil kullanırken uzaklaşmak gerekli. Cep telefonuyla konuşmak, hoparlörden bile olsa çok dikkat dağıtıcı bir unsur ve kazaların en önemli nedenlerinden biri” açıklamasında bulundu.

TRAFİK KAZASI SONRASINDA YARALIYI YERİNDEN OYNATMAYIN

Trafik kazaları sonrasında yapılan en önemli hatalardan birinin yaralıları bulundukları yerden çıkarmak olduğunu hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Acil Tıp bölümünden Dr. Öğr. Üyesi M. Ferudun Çelikmen, “Eğer araç yanmıyorsa, kar kış koşullarında zincirleme kazalara gebe değilse araç içindeki yaralılar hiçbir şekilde ellenmemeli. Mümkün olduğunca hızlı 112 aranarak profesyonellerin gelmesi beklenmeli. Ki bu konuda ülkemiz çok iyi bir noktaya ulaştı. Ambulansların ve ekiplerin sayısı arttı. Ancak istisnai durumlar var ve mutlaka yaralının çıkarılması gerekiyorsa da baş ve boyun korunarak çıkarılmaya çalışılmalı. Çok basit travma boyunlukları var, bu boyunluklar arabada bulundurulmaya çalışılmalı. Bir kaza durumunda da kolaylıkla kullanılabilir. Burada asıl önemli nokta kafanın ve boynun sabitlenmesi ve sağa sola sallanma hareketi olmasın. Hiçbir şey yoksa yanınızdaki giysilerle, rulo, havlu benzeri materyallerle boynun etrafını destekleyebilirsiniz” dedi.