Uzayda bir şeyler oluyor: Hadi ‘göğe bakalım’
Geçen haftalarda Türkiye’den çok sayıda sosyal medya kullanıcısı, gökyüzüne baktıklarında yan yana dizili halde gördükleri cisimlerin fotoğraflarını paylaştı. Bunlar bildik gök cisimleri, uzaydaki en büyük insan yapımı obje olan Uluslararası Uzay Üssü ya da uzaylılar değil; Elon Musk’ın atmosfere gönderdiği Starlink adındaki uydu ağı. Uzaydaki bu hareketliliği Sabancı Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Şirin Kaya ile konuştuk.
Ayça HanYazılı tarihin başlarından bu yana, Babillerden, Mısırlılara, İnkalardan, Antik Yunan’a kadar neredeyse tüm medeniyetlerin gözü hep semada olmuş. Tanrılarını da göklerden almışlar, geleceği de orada aramışlar. 20. Yüzyıl ile birlikte ise uzay sadece bakılan, hayal edilen bir alan olmaktan çıkıp, araçlarımız, roketlerimizle gidip gelebildiğimiz somut bir yere dönüştü. Uzay Yarışı'nın bitmesiyle ilgimizin görece azaldığı semalar son yıllarda çoğu insanın tekrar gündemine girdi. Mars’ı kolonileştirme projelerinden, geceleri gökyüzüne baktığımızda bir ip gibi parıldayan yeni minik uydulara, atıl kalan eski uyduların yarattığı kirlilikten, uzayın militaristleşmesine kadar birçok konu haberlerde baş köşeye oturuyor. Bizler evlerimize kapanmış, gökyüzüne hasret kalırken, uzayda bir şeyler oluyor.
Soğuk Savaş’ın bitmesi ile gündemden düşen uzay projeleri son yıllarda tekrar konuşuluyor. Bu sefer işin içinde büyük teknoloji şirketleri var. Peki ne oldu da uzay tekrar gündemimize girdi, bu hareketliliğin sebepleri neler? Dr. Şirin Kaya, son yıllarda yaşananları şöyle değerlendiriyor:
“Aslında astrofizikçiler için uzay gündemden hiç düşmedi. Ama Elon Musk, Jeff Bezos gibi zenginler son 10-15 yılda servetlerini 50-100 kat arttırdı ve her birinin yüzlerce milyar dolar serveti var. Eskiden sadece ülkelerin maddi olarak altından kalkabileceği boyutta olan uzay araştırmaları artık bu ultra zenginlerin kişisel olarak finanse edebildiği seviyedeler. Musk ve Bezos’un (ve diğerlerinin) kişisel ilgileri hangi konulardaysa o konulara yatırım yapıyorlar, ve ortak ilgi alanlarından biri uzaya insan yollamak ve uzayın kolonizasyonu. Bir diğer sebep de iklim krizinin dünyamızı gitgide yaşanamaz hale getirmesi ve hızla tükenen kaynakların artan nüfusu artık destekleyemiyor olması. Zaten yıllardır “dünya dışı yaşam” (yani Ay’a ve diğer gezegenlere insan yerleştirme) uzun vadeli bir çözüm olarak gündemdeydi. Şimdi ise küresel ısınma yüzünden artan aciliyet ve gelişen teknolojiler bu konuyu gündemde tutuyor.”
UZAYIN ÇEHRESİ DEĞİŞİYOR
Paypal'ın kurucularından, elektrikli araç devi Tesla'nın sahibi Elon Musk'ın uydular vasıtası ile tüm dünyaya internet sağlama projesi: Starlink. Masa kadar olan bu uydular dünyaya oldukça yakın bir mesafede yörüngeye oturtuluyor. Her ay 60 adet Starlink uydusunu atmosfere göndermeyi planlayan Musk’ın şirketi SpaceX, 2027’ye kadar yaklaşık 42 bin uyduyu yörüngeye yerleştirmeyi hedefliyor.
Starlink uydularıyla ilgili tartışılan iki konu var. İlki, proje başarılı olursa Elon Musk’ın dünyadaki en büyük internet sağlayıcısı olarak bir tekele dönüşecek olması. İkincisi ise, bu minik uydulardaki güneş enerjisi panellerinin gece gökyüzünü aydınlatması ve diğer gök cisimlerinin görülmesini engellemesi. Bunun sadece gökyüzü gözlemcileri için değil, birçok büyük bilimsel araştırma için de önemli bir sorun oluşturabileceği konuşuluyor.
Dev teknoloji şirketlerinin uzay yolculuğu projeleri, Çin’in yeni uzay üssü, AB ve Britanya’nın yeni telekom uyduları projeleri... Bunlar ortalama bir insanı nasıl etkileyecek? Önümüzdeki yirmi yılda hayatımızda bir şeyler değişecek mi?
Dr. Kaya’ya göre ortalama insan, bu teknolojiler sayesinde dünyanın neredeyse her noktasında çok daha ucuz ve daha hızlı bir internet erişimine sahip olacak. Uzaya ilgisi olan zenginler ise isterlerse uzay turisti olarak uzaya gidebilecek. Dr. Kaya “Uzaya ilgisi olan zenginler ise isterlerse uzay turisti olarak uzaya gidebilecek, ki birkaçı çoktan gitti ve döndü. Uzak gelecekte ise eğer Mars’ı veya Ay’ı kolonize edersek belli bir sayıda insanın oralara gidip yerleşmesi söz konusu olacak ama bunun ortalama bir insanın hayatında herhangi bir fark yaratacağını, veya önümüzdeki 20 yıl içinde gerçekleşeceğini pek sanmıyorum” diyor.
MARS’IN KOLONİLEŞTİRİLMESİ
Avrupa devletlerinin 15. Yüzyıldan başlayarak Amerika’yı, Afrika'yı, Asya ve Avustralya'yı kolonileştirmesi dünya tarihini kökten etkiledi.
Eski koloniler artık bağımsız, Dünyada da kolonileştirilecek, keşfedilmemiş bir yer pek kalmadı. Yeni hedef ise uzay. Koloniciler bu kez Avrupalı imparatorluklar değil, dev teknoloji firmaları.
Elon Musk SpaceX şirketi ile; dünyanın en zengin insanı, Amazon'un sahibi Jeff Bezos ise Blue Origin şirketi ile Uzay Yarışı'nın ikinci fazında başı çekiyor. SpaceX firması ve yeni nesil roket ve mekikleri ile Musk, 2050 yılında Mars'taki ilk kalıcı üssü kurmak üzere yıllardır çalışıyor. Bu noktada akıllarda bazı sorular beliriyor: Uzayın bir sahibi olabilir mi? Ay’da, Mars’ta kurulacak üsler arasındaki sorunlar nasıl çözülecek?
UZAYIN BİR SAHİBİ YOK
Dr. Kaya, “Uzayın bir sahibi yok” diyor ve bunun nedenini şu ifadelerle açıklıyor:
“1950’li ve 60’lı yıllarda imzalanan bir dizi anlaşma (Dış Uzay Antlaşması ve buna ek birkaç başka anlaşma) ile uzaydaki her şeyin insanlığın ortak malı olduğuna karar verilmiş. Günümüzde dünya ülkelerinin büyük çoğunluğu bu antlaşmaları imzalamış ve bunu kabul etmiş durumda. DUA’nın en önemli maddelerinden birine göre hiçbir ülke uzay üzerinde veya uzaydaki herhangi bir gezegen, uydu, göktaşı, vs üzerinde egemenlik ilan edemez veya bunları ticari olarak sömüremez.
"Herhangi bir ülke Ay’da veya Mars’ta üsler kurarsa en önemli soru bunların hangi amaçla kurulduğu olacak. Barışçıl amaçla mı kurulmuş yoksa herhangi bir savaşta kullanılma ihtimali var mı? Askeri bir amacı var mı? Kar amacı var mı? Sadece bilimsel araştırmalar için mi kurulacak? Bu üssün kimlere, nasıl faydası olacak? Bu soruların cevapları ülkeler arasında sorunlar olup olmayacağını belirleyecek. Birleşmiş Milletler’in dış uzay ilişkilerini denetleyen bir ofisi bulunuyor (United Nations Office for Outer Space Affairs). Bu ofisin çalışma alanlarından biri uzayın barışçıl amaçlarla kullanıldığından ve uluslararası bir işbirliği içinde keşfedildiğinden emin olmak. Hem bu bahsettiğim imzalanmış uluslararası anlaşmaların takibini yapıyorlar, hem de farklı ülkelere ulusal çaptaki kanunların düzenlenmesinde yol gösteriyorlar."
Birkaç yıl önce ABD senatosunda alınan bir kararla uzay cisimlerinde madencilik yapılmasına izin verildiğini ve bu haberin hem uzay meraklılarını hem de bazı madencilik şirketlerini çok sevindirdiğini hatırlatan Dr. Kaya, bu gerçekleşirse yaşanacakları şu ifadelerle anlatıyor:
“Bazı uzmanlara göre, herhangi bir ABD şirketi bir asteroitte madencilik yaparsa ABD uluslararası kanunları ihlal etmiş olacak. Diğer uzmanlar ise, DUA bu tür konularla ilgili kesin kurallar içermediğinden ve yazılı kurallar belirsizlikler içerdiğinden ihlal söz konusu olmayacağı görüşünde. Bu durum gerçekleştiğinde ülkeler arası gerginlikler yaşanabilir, iş politik ve kanuni bir kâbusa dönüşebilir. Bu kötü senaryonun olmaması için bir an önce hem uluslararası hukukun hem de ulusların kendi hukuklarının düzenlenmesi ve her detayın düşünülüp yazılması gerekiyor. Teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken hukukun geri kalmaması gerek.
"Şunu da belirtmek isterim ki son 20-25 yıldır uluslararası işbirliğiyle gayet sorunsuz çalışan bir uluslararası uzay istasyonu var (ISS, International Space Station). Birkaç farklı ülkenin katkılarıyla yapıldı, her zaman geliştiriliyor, yenileniyor ve farklı ülkelerden astronotlar gidip orada deneyler yapıyorlar. Fakat tabii ki tek bir uzay istasyonunun yönetimi ile tüm uzaydaki binlerce değişik cisim için yapılabilecek çeşitli uluslararası işbirliklerini aynı tutmak doğru olmaz."
UYDULARI GÖREBİLİRSİNİZ
Mayıs 2021 itibariyle bin 565 tanesi uzaya fırlatılmış olan Starlink uydularını da gözlemlemeniz mümkün. İlgili internet sitesine girip konumunuzu kullanmasına izin verdiğinizde bu uyduların hangi gün, hangi saatlerde, nereden geçeceğini görebilirsiniz.
MERAKLISINA ÖNERİLER
Dr. Şirin Kaya’dan uzay araştırmalarına merak salanlara belgesel ve kitap önerileri:
- Ay’a yollanan Apollo uzay araçlarıyla ilgili belgesel: Apollo 11
- Hubble uzay teleskobu ile ilgili belgesel: IMAX
- Carl Sagan kitapları: Kozmos (1980’li yıllarda ve 2014’te belgesel serisi de yapıldı), Soluk
- Mavi Nokta, Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı
PENCEREDEN YILDIZLARA
Sıkıntıdan pek çok insanın yeni hobiler edinmeye çalıştığı bu Covid günlerinde, hazır yaz da gelmişken ve gökyüzü hâlâ bakılabilecek bir yerken meraklıları için gökyüzü gözlemciliğine nasıl başlayabileceklerini araştırdık.
1- Ay’ı gözlemleyerek başlayın. Uydumuz geceleri en kolay görülen uzay cismidir, her gün aynı saatte aynı yerden bakıp Ay’ın şekli ve konumundaki değişiklikleri fark edin.
2- Güneş’e bakın. Tabii ki doğrudan değil. Ancak doğduğu ve battığı noktaları gözlemleyebilirsiniz. Bir gün doğumu-batımı takvimi edinmenizde fayda var.
3- Bir gözlem tablosu kullanın. Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi’nin internet sitesinde yer alan bilgileri inceleyerek 2021 yılında yaşanacak gök olaylarına hakim olabilirsiniz.
4- Henüz bir teleskop almayın. Evinizde hali hazırda bir dürbününüz varsa onu kullanabilirsiniz veya ucuz bir dürbün alabilirsiniz. Çıplak gözle gözlemlediğinizden farklı neler görüyorsunuz? Mesela Büyük Ayı’nın kuyruğundaki ikinci yıldızın aslında tek bir yıldız değil, Mizar ve ondan daha küçük olan Alcor yıldızlarından oluştuğunu fark edeceksiniz. Özellikle karanlık bir yerdeyseniz Samanyolu’nu incelemek çok keyifli ve öğretici olabilir. Bu noktada henüz her şeyi bilmenize gerek yok, isimlere değil şekillere aşina olmanız yeterli.
5- Yıldızlar arasındaki örüntüleri fark edin, gökyüzü gözlemcileri genellikle bu yolla takım yıldızlarını öğrenirler. Önce bir grup, sonra onun yanındaki diğer grup. Yıldızların oluşturduğu üçgenleri, çemberleri, düz doğruları fark etmeye çalışın. Sizin fark ettiğiniz bu şekilleri binlerce yıl önceki atalarımız da fark edip, kamp ateşlerinin başında anlattıkları öykülere konu ediyorlardı. Siz de kendi hikâyelerinizi yaratabilirsiniz.
6- Karanlık bir bölgede gözlem yapmaya başlayabilirsiniz. Milli parklar veya kamp alanlarını deneyebilirsiniz. Dünyada gözlem yapılabilen karanlık bölgeleri şuradan inceleyebilirsiniz.
7- Gözlemci topluluklarına katılın. Özellikle üniversitelerin astronomi kulüplerine bakmanızda fayda var.
8- Teleskop araştırmaya başlayabilirsiniz. En azından 6 aydır gece gökyüzünü gözlemliyorsanız ve bazı belli başlı uzay cisimlerini otanıyabiliyorsanız bir sonraki aşamaya geçmeyi planlayabilirsiniz. Teleskoptan önce basit bir dürbünle yeterince zaman geçirdiğinizden emin olun. Teleskop alırken de ihtiyaçlarınıza ve fiyat performans oranlarına uygun modeli almanız önemli. Teleskop alırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini öğrenmek için şu içeriği inceleyebilirsiniz.
9- İzlemeye devam edin ve sabırlı olun. Gökyüzü gözlemciliği için profesyonel ekipmanlardan ziyade ilgi ve alakanız çok daha büyük önem taşıyor. Bakkala giderken bile kafanızı kaldırıp Ay’ın o anki konumunu inceleyebilirsiniz.