Utanç tokadı... Asıl küme düşen kim?

Türk futbolundaki kanayan yaraya Lucescu da çare olamadı.

Arif Kızılyalın

Fatih Terim’in gidip Lucescu’nun iş başı yaptığı günleri anımsayın; hani şu ilk yenilgide ‘ama takım yenileniyor’ diye avutmamış mıydık kendimizi?

Sonraki kayıpta hakeme kesecektik faturayı.

Ardından ‘şanssızdık’ edebiyatı yaptık.

Arada bir galibiyet alınca da buğday ambarının önünde dolaşan aç tavuk rolü biçilmiş kaftandı bizler için!

Andersen’in masallarını çevirip çevirip okuduk. Taa ki vasat İsveç gelip Anadolu’nun göbeğinde yenip gidene kadar... Bakın; dün geceki mağlubiyet, sıradan bir sonuç değil Türkiye için.

Bir utanç tokadıdır bu!

Bir zamanlar Dünya üçüncülüğünde dolaşan Türkiye, artık C Ligi’ne; yani 50 küsur Avrupalının arasındaki en kötü lige indi bu yenilgiyle.

Dün geceki futbol için söylenecek fazla söz yok; acemiler mangası deyin geçin. Önündeki topu uzaklaştıramayan stoperler, top süremeyen bekler, pas kaybı yaparken şuurunu da kaybeden bir orta saha, formsuz forvetler!

Geçelim bunları!

Burada asıl eleştirilmesi gereken makam TFF’dir. Yıldırım Demirören’dir, Ali Dürüst’tür, Nihat Özdemir’dir, işine geldiği zaman denetim yetkisini kullanan ama nedense Yıldırım Demirören’e ses çıkartamayan Spor Bakanlığı’dır,

‘Kral çıplak’ diyemeyen spor basınıdır!

Sözün özü herkes suçludur bu rezalette. Sakın ola ki 2020’nin planlamasını yapan Lucescu’ya kesmeyesiniz faturayı sadece!