Üskül: Şiddet kabul edilemez

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, şiddetin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini ve acizliğin göstergesi olduğunu ifade ederek, ''Artık Türkiye, işkence yapmakla ünlü bir ülke olmaktan çıkmıştır'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül,Mersin Suphi Öner Öğretmenevi'nde gerçekleştirilen, AKP Yenişehir İlçe 1. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, AKP'nin insan hakları alanında Türkiye'nin şimdiye kadar başaramadığı pek çok işi başardığını anlattı.

İnsan hakları ihlalleri söz konusu olduğu zaman Komisyonr olarak bunların üzerine gittiklerini, engellemeye çalıştıklarını belirten Zafer üskül, ''Bunda başarılı da olduk. Artık Türkiye işkence yapmakla ünlü ülke olmaktan çıkmıştır. Artık, Türkiye kadın-erkek ayrımcılığı yapmaktan ötürü suçlanan bir ülke olmaktan çıkmıştır. İşte burada gelinen tablo budur'' dedi.

Üskül, devletin insan haklarını ihlal etmesini önlemek için düzenlemeler yapıldığını, bu yolda önemli adımlar atıldığını dile getirerek, her yerde olduğu kadar Türkiye'de de ''ufak tefek olaylar'' yaşandığını söyledi. Zafer Üskül, ''Burada önemli olan olumsuzlukların üzerine gitmek, etkin bir soruşturmanın sonucunda gereken yaptırımların uygulanmasını sağlamak'' diye konuştu.
 

Töre, namus anlayışı ve şiddet

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üskül, bir gencin, sevdiğini söylediği kızın başını kesmesinin, anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir olay olmadığını belirterek, ''Aldatıyor şüphesiyle bir erkeğin eşini öldürmesi nasıl kabul edilebilir?'' diye sordu.
Zafer Üskül, şöyle devam etti:

''Okulda şiddet, ailede şiddet... Zaman zaman bunlara töre, namus cinayeti deniyor. Hayır, töre de namus anlayışı da cinayet işlemeyi gerektirmez. En büyük ahlaksızlık, en büyük töresizlik bir insanın yaşamına son vermektir. Çocuklarımızı nasıl yetiştiriyoruz ki onlar büyüdüklerinde bu tür eyleme girişebiliyorlar? Her birimizin bu soruyu kendimize sormamız gerekiyor. Çocuklarımızı, ailemizin içinde şiddet uygulayarak mı, yoksa onları sevgi ortamı içinde mi büyütüyoruz? Okulda öğretmenlerimiz, öğrencilerine sevgi ile mi yaklaşıyorlar, onlarla konuşarak, arkadaş ve dost olarak mı sorunları çözmeye çalışıyorlar, yoksa şiddete mi başvuruyorlar? Toplumun her kesiminde bu sorunlarla karşı karşıyayız. Şiddet uygulamak acizliğin ifadesidir. Şiddet uygulayan kişi, başarısız kişidir, kendine güvenemeyen kişidir. Şiddeti değil sevgiyi, zorbalığı değil barışı, krallığı değil demokrasiyi öne çıkartan bir anlayışla hareket etmeliyiz.''