Ürün değil şarkı yapıyoruz
Güzel sıcak duyguların tercümanları diyebiliriz “Gündoğarken”in Şeşen kardeşlerine. Amcalarından ayrılmış da olsalar Akdeniz gibi sıcak melodileri, ağabeylere, annelere sevgi dolu sözleri, âşıkların duyguları, gitarlarında buzukilerinde, akordeonlarında tınlar. Gençlerin, belki daha doğmadan yazılmış şarkıları hâlâ hep birlikte, severek söylemelerinde Gündoğarken şarkılarının bu sıcaklığı vardır.
cumhuriyet.com.trŞeşen kardeşlerle, Gökhan Şeşen’in Kuzguncuk’ta kiraladığı evinin bahçesinde müzik ve yaşam üzerine içtenlikli bir söyleşi yaptık. Şeşenler, haziran ayında çıkardıkları Gündoğarken’in ilk amcasız (İlhan Şeşen) albümü “Hayat Bu”dan sonra geçirdikleri yoğun bir yaz programından söz ettiler. Dikili’de, Burhaniye’deki konserlerinde, Mersin’denTrabzon’a kadar birçok kentte yaptıkları imza günlerinde dinleyicileriyle tanışmak ve sohbet imkânı bulmuşlar. Vedat Sakman, Emin İgüs, Ufuk Karakoç gibi usta sanatçılar ve genç müzisyenlerin paylaşmacı ve dayanışmacı anlayışıyla oluşturduğu ‘Nâzım Kumpanya’da yer alan Gündoğarken bu ekiple Sakız Adası’ndaki konserden sonra Atina konserine hazırlanıyor. Gündoğarken, bugünlerde Yunanistan Komünist Partisi’nin Atina’da düzenlediği festivalde 19 Eylül’de sahne alacak olan Nâzım Kumpanya’nın yoğun ama çok zevk aldıkları provalarına katılıyor.
Şeşen’ler bu yaz 25 yıl sonra ilk sahne aldıkları Bodrum’daki Mavi Bar’da çıkarak keyifli nostaljik zamanlar geçirmişler: “20’li yaşlarda gencecik adamlardık. Çok tuhaf oldum Mavi’de çalınca. Kadıncıklar oyununda bizim yaptığımız müziği beğenen arkadaşlar Mavi’ye tavsiye etmişlerdi. Amca da vardı o zaman. İki ay çıktık, sonra senelerce sürdü. Mavi’de sahnenin solunda tuvaletlerin, barın olduğu bölümde hep konuşurlar, uğultu çıkar. ‘25 yıldır değişmeyen bir şey var bu bölüm yine konuşuyor’ dedim. Genelde konser mekânlarında, kimsenin konserle ilgilendiği yok. ‘Konsere gittin mi, gittim’. Ama Anadolu dinleyicisi İstanbul dinleyicisine göre daha iyi.”
Ürün değil şarkı
Şeşen’ler Gündoğarken adını ilk kez 1983’te kullanmışlar ama müzik yaşamları İlhan, Burhan, Gökhan adıyla albüm hazırladıkları 1977 yılına kadar uzanıyor. Bunca yılın müzik dünyasına baktıklarında müziğin ürün olmasının duygusunu aldığını düşünüyorlar. Burhan Şeşen, Bülent Ortaçgil, Vedat Sakman gibi usta müzisyenleri, Ezginin Günlüğü grubunu ayrı bir yere koyarak değerlendirmesini yapıyor: “Günümüzün pop şarkıları ‘bu nasıl satar’, ‘bu sözü koyarsak satar’ gibi mantıkla düşünülüyor. Bizim gibi insanların böyle planlarla işi yok. Biz önce şarkı yapıyoruz, sonra onlar bizim dışımızda da gelişen bir şekilde pazarlanıyor ürün haline geliyor. Ama bizimkiler hakikaten şarkı. Hiçbir şarkımızı bir albüme girsin diye yapmadık. İçimizden geliyor, yapıyoruz yani. Farkımız bu.”
Gökhan Şeşen de grubun kurulduğundan bu yana sayısız kriz atlatıklarını ama hiçbir zaman yılmadıklarını anlatıyor: “İşimiz bu bizim, bir şarkı yapalım da çok para kazanalım diye hiç düşünmedik. Yapılan işin maddi bir karşılığı yok zaten. Bu işi ciddiye alarak yapan insanlar ayakta kalıyor sonuçta.”
Burhan Şeşen ağabeyi Gökhan Şeşen’in “Biz otobandan değil patikadan gidiyoruz” sözünün çok doğru olduğunu söyleyip devam ediyor: “Biz hâlâ biraz naif kalarak kendimizi koruyoruz yani. Çok göz önünde olmak istemiyorum ki ruhumu biraz temiz tutayım. Belki o yüzden sözlerimiz insanlara bir şeyler anlatıyor, düşündürüyor.”
Gökhan Şeşen “Neden patikadan gidiyoruz” diye sorup yine kendi yanıtlıyor: “Bir yerden bir yere ulaşmak, ne kadar çabuk olursa o kadar yol katetmiş olmuyorsunuz ki... Yürüdüğümüz yolun farkına varmamız önemli. Yolun sonunun nereye vardığı önemli. Biz bunu içimizden gelerek yapıyoruz.”
Amcasız albüm
“Birçok yapımcı bize ‘biraz daha piyasa şarkısı yapın’ dedi. İçimizden gelmiyor ki. Gelse, becerebilsem valla yapacağım ama içimden gelmiyor” diye ağabeyini tamamlıyor Burhan Şeşen.
Burhan Şeşen, Gündoğarken’in ayrılık zamanlarında 1996’da “Bir Düş Gördüm” ve 2005’te de “Bir İki Üç Tıp” adlı solo albümler çıkardı. Aslında şarkılarını Gündoğarken ile birlikte söylemeyi, albüm yapmayı seviyor: “Bu şarkıların dinleyiciye ulaşması lazım ki yeni şarkılar yapalım. Ama baktık artık Gündoğarken’in dönüşü yok. Amca tamamen başka bir kulvara doğru gitti. Dizi oyunculuğu ağır bastı. Biz Gündoğarken adını 2007’den itibaren yeniden kullanmaya başladık. Zaten amca da bize ‘kullanın çocuklar’ diyordu. Gündoğarken’in müzikal bir anlayışı var zaten. Gökhan ile beni sahnede gördüklerinde ‘Gündoğarken’ diyorlar zaten. Bu kadar zorlamanın da bir anlamı yoktu.”
Gökhan Şeşen, “Gündoğarken bir marka demeyeyim de bir anlayıştı. Biz ona hizmet eden müzisyenlerdik. Amca besteleriyle sözleriyle daha çok ağırlıkta biz de çaldığımız enstrümanlarımızla vokallarimizde eşlik ediyorduk. Gündoğarken’in bir müziği var ve biz bu müziğe hizmet ediyoruz. Amcanın gitmesi bir şeyleri eksiltmiştir muhakkak ama Gündoğarken müziğinden bir şey eksiltmedi.”
Gökhan ve Burhan Şeşen, albüm yapma düşüncesi kafalarında oluşunca teklif götürdükleri yapımcı Bülent Seyhan’dan “Şeref duyarım” yanıtını alınca işe daha sıkı koyulmuşlar. Gökhan Şeşen’in bir katını stüdyo haline getirdiği Kuzguncuk’taki evinde aranjeleri üstlenen Gürol Ağırbaş ile saatlerce çalışmışlar. “Hadi Git” şarkısında gitar çalan Bülent Ortaçgil de okumalar konusunda yönetmenlik yapmış. Bu yoğun çalışmaların neşesi de akşamüstleri çay, simit ve beyaz peynir oluyormuş.
Albümde üç şarkı dışında söz ve müziklerini kendilerinin yazdığı şarkılar yer alıyor. Gökhan Şeşen’in “Düş Gibi Bir Şey” şarkısının sözlerinde Ezginin Günlüğü’nden Hüsnü Arkan’ın imzası var. “Elimde Olsaydı” ve “Yanılmaz mıyım” şarkılarının sözleri ise Yasemin Pulat’a ait. Kuzguncuk şarkısını Gökhan Şeşen, evde ilk kaldığı gece yazmaya başlamış. Gruba adına veren Gökhan Şeşen’in Gündoğarken şarkısı ilk albümlerinde yer almıştı: “Gündoğarken belki de bundan sonra bütün albümlerde farklı düzenlemelerle yer alacak. Bizim hayat felsefemizi anlatan bir şarkı.”
Albüm kapağı için şık siyah elbiselerle güzel fotoğraflar çektirmişler ama sonunda Burhan Şeşen’in 1976 yılında tuttuğu günlüğünden bir sayfayı koymayı tercih etmişler. “Gündoğarken iyi bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu yüzden sahiplenmek gerekiyor diye düşündük” diyorlar. Çağımızın da duygularından söz ederken Burhan Şeşen “Senin Gibi Bakmadı” şarkısındaki “Telefonları sessize alsak” sözlerini açıklıyor: “Şimdiki aşklar bizim zamanımızdaki gibi değil. Millet ‘bin kontür versene sevgilim’ diye konuşmalar yapıyor. Onun için ‘telefonları sessize alsak’ diyorum. Bu türlü ayrıntılara takılıyoruz. Belki insanların bizim müziğimizi sevmesinde bu ayrıntılar da gizli.”