Unutulan felaket ve kaybolan hayatlar
Büyük Marmara depreminin 11. yıldönümü... 7.4 büyüklüğündeki depremde resmi verilere göre 17 bin 480 kişi yaşamını yitirdi, 675 bin kişi evsiz kaldı. Depreminin ardından Yalovalılar, haber alamadıkları yakınlarını günlerce, aylarca aradılar.
cumhuriyet.com.trBüyük Marmara depreminde oturdukları evleri yıkılan, ancak cesetlerine ulaşılmayan, 25 yaşındaki Arzu Aksu ile 32 yaşındaki Cemal Güleç’in aileleri 11 yıldır, çalınan her kapı zilinde, çalan her telefona “Acaba o mu?” diye bakıyorlar. 17 Ağustos 1999 depreminin ardından Yalovalılar, haber alamadıkları yakınlarını günlerce, aylarca aradılar. Kayıp yakınları aradan geçen 11 yılda umutlarının tükendiğini, yalnızca dua edebilecekleri bir mezar istediklerini belirtiyorlar.
Bu ailelerden birisi de Yalovalı Güleç ailesi. 17 Ağustos 1999 depreminde evi enkaz haline gelen 32 yaşındaki ağabeyi Cemal Güleç’i kaybeden Yalova Belediye Başkanvekili Halit Güleç, depremden sonra, kardeşinin izini bulmak için 28 kent, yüzlerce hastaneyi dolaştı.
Bugüne kadar 100’e yakın ihbarı değerlendiren Güleç, ağabeyinin çiçek bırakacak bir mezarı dahi bulunmamasından yakındı.
‘Kapıyı umutla açıyoruz’
Güleç, “Bizim için çok zor günler. Çalan her telefonda, kapı zilinde hep bir umutla açıyoruz. Sanki her an gelecekmiş gibi bir hisle yaşıyoruz. Canınızdan çok sevdiğiniz bir insanın mezarının olmaması, kelimelerle anlatılmayacak kadar zor” dedi. Güleç, şunları söyledi: “Yengem sağ olarak kurtuldu. Ağabeyim Cemal’i enkaz başında günlerce aradık. Bütün hastaneleri tek tek dolaştık. Ancak izine rastlamadık. Gittiğimiz her yere bir umut diyerek yola çıktık, ama hep hayal kırıklığına uğradık.”
Yüzlerce ihbarı değerlendirdiklerini, Türkiye’yi karış karış dolaştıklarını belirten Güleç, “Geçen yıl, İstanbul’da yaşayan bir arkadaşım Maçka Parkı’nda saçı sakalı birbirine karışmış, hafızasını yitirmiş biriyle karşılaşmış. Onu rahmetli ağabeyime benzetmiş. Aynı gece İstanbul’a yola çıktık. Günlerce Maçka Parkı’nda o kişiyi bekledik ve bulduk. Ağabeyimin olmadığını anlayınca geri döndük. Ancak babam çok ısrarcıydı. Aynı kişiyi bulup DNA, kan testi yaptırdık ve kardeşim olmadığına babamı da ikna ettik” dedi.
Depremin ardından çıkarılan cesetlerin kokmaya başladığı gerekçesiyle Yalova Mezarlığı’na toplu olarak gömüldüğünü, fotoğralarının da çekilmediğini vurgulayan Güleç, “Ağabeyimin de depremden sonra fotoğrafı çekilmeden toplu mezara gömüldüğünü düşünüyoruz” diye konuştu.
‘Yüreğimiz ağlıyor’
Tiyatrocu Yusuf Nalbant ise Yalova Sanat Tiyatrosu (YASAT) kurucusu ve oyuncularından Gürcan Demirci, Ayhan Aşlan ve kız kardeşi Arzu Aksu’nun deprem de yaşamlarını yitirdiğini, kızkardeşi Arzu’nun cesedinin ise 11 yıldır bulunamadığını söyledi. Nalbant “11 yıldan bu yana yüreğimiz ağlıyor, onun çok sevdiği tiyatroyu şimdi onsuz oynuyoruz” dedi.
Yıllarca kardeşinin cesedini aradığını ifade eden Nalbant, “Birçok endişemiz var. Bunlardan biri de kardeşimin organ mafyasının kurbanı olabileceği. Yaşanan karışıklıklardan ötürü cesetlerin karıştırıldığını ve başka bir kente götürüldüğünü düşünüyoruz” diye konuştu.