UNESCO'nun Ayasofya açıklamasına Dışişleri'nden yanıt
UNESCO, Türkiye'nin Ayasofya ve Kariye'de yapılan değişikliklerle ilgili güncellenmiş rapor sunması için 1 Şubat 2022 tarihine kadar süre tanıdı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada UNESCO'ya yanıt verildi.
AABirleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'ne (UNESCO) bağlı Dünya Mirası Komitesi, Ayasofya ve Kariye'de yapılan değişikliklerle ilgili Türkiye'den rapor istedi.
Türkiye, 1985 yılından beri Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Ayasofya'yı ve hemen ardından Kariye'yi geçen yıl camiye çevirmişti. Her iki kültürel varlık da camiye çevirme kararı öncesinde müze statüsündeydi.
Dünya Mirası Komitesi, Türkiye'nin Ayasofya ve Kariye'de yapılan değişikliklerle ilgili güncellenmiş rapor sunması için 1 Şubat 2022 tarihine kadar süre tanıdı.
Ayasofya'nın camiye çevrilmesinin etkileri konusunda "derin endişe" duyduğunu belirten Komite, Türkiye'nin Ayasofya ve Kariye müzelerinin statüsünü değiştirme niyeti hakkında Komite'ye bilgi vermemesi ve diyalog kurmamasından derin üzüntü duyduğunu da ifade etti.
Çin'de düzenlenen yıllık toplantısında Dünya Mirası listesini gözden geçiren Komite, Ayasofya ve Kariye'deki değişikliklerin, bu varlıkların Üstün Evrensel Değeri üzerinde potansiyel etkileri olabileceği uyarısı yaparak Türkiye'yi bu varlıklar üzerinde önemli değişiklikler yapmadan önce uluslararası diyalog ve işbirliğine çağırdı.
Doğal ya da kültürel bir varlığın Dünya Mirası listesine alınabilmesi için Üstün Evrensel Değer ölçütünü karşılaması gerekiyor. Komite'nin, bu niteliğinin korunmadığını düşündüğü varlıkları "Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi"ne alma, hatta tamamen Dünya Mirası listesinden çıkarma yetkisi bulunuyor. Son olarak İngiltere'nin Liverpool kenti, yeni inşa edilen modern binaların kentin özgünlüğünü ve bütünlüğünü bozduğu gerekçesiyle listeden çıkarılmıştı.
Dünya Mirası listesinde yer alan doğal ve kültürel varlıklar, ev sahipliği yapan ülkelere prestij ve turizm geliri sağlıyor.
DIŞİŞLERİ'NDEN YANIT
Dünya Miras Listesi'ndeki "İstanbul'un Tarihi Alanları"nın bileşenleri arasında yer alan Ayasofya Camisi ile Kariye Camisi'nin hukuki süreç sonunda Danıştay kararıyla camiye çevrildiğini hatırlatan Bilgiç, "Ayasofya ve Kariye, Türkiye Cumhuriyeti'nin mülküdür ve tarihi, kültürel ve dini değerler bağlamında titizlikle korunmaktadır" dedi.
Bilgiç, Ayasofya ve Kariye camilerinin hangi amaçla kullanılacağı konusunun, Türkiye'nin egemenlik haklarıyla ilgili olduğunun altını çizerek şunları kaydetti:
"Bundan tam bir yıl önce ibadete açtığımız Ayasofya Camisi'nin vakfiyesine uygun şekilde hizmet vermesi, bir hakkın teslimi ve ülkemizin hükümran hakkını kullanmasından ibarettir. Türkiye, bu sürecin başından bu yana UNESCO Dünya Miras Merkezi'yle açık ve kesintisiz iletişim ve iş birliği içinde olmuştur. UNESCO Danışma Misyonu'nun Türkiye'nin davetine icabetle iki defa İstanbul'u ziyaret etmesi, ülkemizin yapıcı ve şeffaf yaklaşımını açıkça ortaya koymaktadır. Bu husus, Danışma Misyonu raporlarında da ortaya koyulmuştur."
Her iki anıtsal yapıda devam etmekte olan restorasyon ve diğer düzenlemelerin UNESCO standartları bakımından olumsuz bir etki yaratmadığına dikkati çeken Bilgiç, 2019, 2020 ve 2021'de düzenlenen UNESCO Misyonlarında görüldüğü üzere, Ayasofya ve Kariye'nin orijinalliğinin ve bütünlüğünün korunmasının amaçlandığını vurguladı.
Bilgiç, halen Türkiye'nin gözlemci olduğu Dünya Miras Komitesi'nin Genişletilmiş 44. Oturumu sırasında kabul edilen kararda, Danışma Misyonu raporları ve sahadaki durumla çelişen ifadelerin bulunduğunun hayretle görüldüğünü belirtti.
Türkiye'nin UNESCO Dünya Miras Komitesi'nin İstanbul'un tarihi alanlarına yönelik kararının konuyla ilgili maddelerini reddettiğinin altını çizen Bilgiç, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye, mevcut uygulamalar, sahadaki durum ve Danışma Misyonu raporlarıyla uyumsuz; önyargılı, taraflı ve siyasi saiklerle kaleme alındığı anlaşılan UNESCO Dünya Miras Komitesi'nin İstanbul'un tarihi alanlarına yönelik kararının konuyla ilgili maddelerini reddetmektedir. Bu durum toplantı sırasında heyetimizce yapılan bir beyanla kayda geçirilmiştir. Türkiye, 1983 yılından bu yana taraf olduğu 1972 tarihli Dünya Miras Sözleşmesi'ne taahhütleri çerçevesinde Dünya Miras Listesi'nde kayıtlı alanlarına yönelik hak, yetki ve sorumluluklarının bilinciyle, alanların korunmasına yönelik özenli ve titiz çalışmalarına devam edecektir."