Ünal Aysal: 'Korktuğum için bırakmıyorum'
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal canlı yayında açıklamalarda bulundu. Aysal, başkanlığı bırakma sürecinden kulübün mali durumuna kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu.
cumhuriyet.com.tr
Sarı-kırmızılı kulübün 25 Ekim'de yapılacak olağanüstü seçimli genel kurulunda aday olmayan mevcut başkan Aysal, spor medyasının müdürleri ve temsilcileriyle bir araya geldi. Türk Telekom Arena'daki kulüp merkezinde gerçekleştirilen toplantıda Aysal, başkanlıkta bulunduğu 3,5 yılın değerlendirmesini yaptı.
Dönemini tamamlarken bazı soru işaretlerinin kimsenin kafasında kalmasını istemediğini belirten başkan Aysal, şöyle konuştu:
"Bunları beraberce aydınlatalım, Galatasaray'da bir dönemi de böylece kapatmış oluruz. Medya, benim için gerçekten geçtiğimiz 3,5 sene içinde çok önemli deneyimin kaynağı oldu. Çok iyi bilmediğim ve her gün biraz daha iyi anlamaya çalıştığım, ufkumu genişleten bir bilgi kaynağı olarak bana yardımcı ve destek oldunuz. Günün gerçeklerini bir şekilde beraber yaşadık. Ama geçtiğimiz iki ay içinde ciddi bilgi kirliliği, hatta saldırı Galatasaray'a musallat oldu. Bu sadece bana değil, yönetime değil, bütün camiaya dönük saldırıydı. Bazı televizyon programları spor programı olmaktan çıkıp, magazin programı haline geldi. Ufak konular ve gerçeklerden çok büyük yanlışlar oluşturuldu."
BASIN TOPLANTISINDA OLAY - VİDEO
Tartışma konusu olan konulara değinen başkan Aysal, Riva'daki arazi ve Galatasaray'ın varlık satışları konusunda bilgi vererek, şu ifadeleri kullandı:
"Galatasaray'ın en büyük değerlerinden biri Riva. Göreve geldikten hemen sonra bana her türlü yetki verildi. Satmak, kiralama, inşaat yapmak ve projelendirmek konusunda elim serbestti. Bu çok sıkıntılı günlerimizde dahi Riva'ya dokunmadım. Galatasaray'ın bütün değerlerini, bugüne kadar üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadan, hiçbirini harcamadan bugüne getirdim. Benden sonraki başkana da bu şekilde teslim edeceğim. Ama projelendirdim. Benim görevim bir proje yapmaktı. Borçlarımız var. Borçlar bana miras olarak geldi. Borçların aşağı yukarı miktarı her şeye rağmen aynı. Bu borçlardan da kurtulmak görevimiz. Bununla ilgili projelendirme yaptım. Gayrimenkullerimizin bir çatı altında toplanıp, bunun gayrimenkul yatırım ortaklığı veya yatırım fonu formülü üzerinde değerlendirilmesi, böylece 100 liralık arazimizin, projelendirildikten sonra 200 liraya çıkarılması, 100'lük rakamın başka bir haslete çıkarılması ama artı değerin de borçların ödenmesi ve böylece borç yükümüzün hafifletilmesi yönünde çalışmalarımız oldu. 2014'te 13 Nisan'da gerçekleştirilen genel kurula bu şekilde izah ettim."
- "Formülleri ürettim ama kabulü yönünde başarılı olamadım"
Başkanlığı döneminde sorunları çözmek için formülleri ürettiğini anlatan Ünal Aysal, kulübe kabul yönünde ise başarılı olamadığını dile getirdi.
Çalışmalarının ana hedefinin borç yükünü hafifletme olduğunu kaydeden Aysal, "Bu borç yüküyle Galatasaray bugün ekonomik olarak Türkiye kulüpleri içinde en güçlüsüdür. Buna rağmen bu borç yükünden kurtulmadığı takdirde Galatasaray'ın prangalarından kurtulup daha yukarı çıkması mümkün değil. Formülleri ürettim ama kabulü yönünde başarılı olduğumu söyleyemem" ifadelerini kullandı.
Eski başkanlardan Özhan Canaydın döneminde AIG ile C hisseleri konusunda yaşanan soruna değinen başkan Aysal, şöyle konuştu:
"2002 yılında başkan Özhan Canaydın ve iki arkadaş bana geldi. AIG ile anlaşma yaptıklarını, bir hafta içinde 23 milyon dolar ödemedikleri takdirde AIG'ye 60 milyon dolarlık cezai ödeme yapmaları gerektiğini, bunu yapamayacaklarını, bu şekilde kulübün kontrolünün tamamen AIG'ye geçeceğini söylediler. Bana tuhaf geldi. Neden kulübün hisselerini AIG'ye vermişlerdi? Burada önemli olan para değildi. Galatasaray'ın kurtarmak istediği şey C grubu hissesiydi. Önemli olan oydu. O zamanki yönetimin bence yanlış bir idari tasarrufuyla, Faruk Süren dönemidir hatırlatayım, bu C hissesi üretilmiş ve şirkete verilmiş. AIG'nin Galatasaray'daki bütün kararlarda veto hakkı vardı. Yönetimi birebir denetleyen, kontrol eden ve yönlendiren bir konumdaydı. Önemli olan bu C hissesini almaktı."
Kendisinin 23 milyon doları ödeyerek C hisselerini aldığını vurgulayan Ünal Aysal, şöyle devam etti:
"Hem C hissesini hem diğer hisseleri üstüme aldım. C hissesini aynı kulübe verdik. Kulüp iptal etti. Bu şekilde sıkıntı giderildi. 23 milyon dolarlık hisseler bende kaldı. Karşılığı olarak kulüpten bir faiz anlaşması, bir kar anlaşmam yoktu. Bir senelik anlaşmaydı. Bir sene geçti 'hisseleri alacak mısınız?' diye sordum. 'Şu anda alamayız' dediler. Bir sene daha uzatma talebinde bulundular. İkinci sene sonrasında alıp alamayacaklarını sordum. Alma imkanı olmadığını söylediler. Hisseleri satmaya çalışacaklarını söylediler. Bir köşe yazarı dostumun önerisiyle Canaydın, hisseleri satmaya çalıştı. Beni aradı ve 23 milyon dolara alıcı bulduğunu iletti. Piyasaları kontrol ettim ve hisselerin 37 milyon dolar değeri olduğunu söyledim. 37 milyon dolar toparladık ve tamamı kulübe geçti. Kulüp bu paranın içinden 23 milyon dolarımı ve diğer haklarımı verdi. Kulübe de 5-6 milyon dolar ekstra kar kaldı."
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, 2011 yılı mayıs ayında devraldığı mali yapı ile 2014 eylül ayı itibarıyla son durum hakkında bilgi verirken, eskiye oranla çok daha iyi olduklarını söyledi.
Türk Telekom Arena'daki kulüp merkezinde, medya kuruluşlarının spor müdürleri ve temsilcileriye bir araya gelen Ünal Aysal, sarı-kırmızılı kulübün başında geçirdiği 3,5 yıllık dönemle ilgili bilgiler verdi.
Galatasaray'ın ekonomik olarak battığı yönünde iddialar bulunduğunu aktaran Aysal, bu iddialara rakamlarla karşılaştırmalı olarak yanıt vermek istediğini belirterek, şunları söyledi:
"Göreve geldiğim 2011 yılı mayıs ayında Galatasaray neredeymiş, 2014 yılı eylül ayı sonu nerede? Ben kulübü devraldığımda, nominal sermaye 2,8 milyon liraymış, bugün ise 21,8 milyon lira. 2011'de dönem zararı 159,6 milyon liraymış, bugün 117,5 milyon lira. Bu zararlar genelde kur farklarında ve borç fazilerinden üretilen rakamlardır. Özkaynaklar, 2011 senesinde eksi 248 milyon liraymış, bugün 40 milyon lira. Borç alacak farkı, devraldığımızda 328 milyon dolardı, bugün 10 milyon dolar farkla, 338 milyon dolar. Bu arada biz 81,4 milyon dolar faiz ödemişiz. Toplam 328 milyon dolar olan borca, 81 milyon dolar faiz de koyduğunuzda, aşağı yukarı 410 milyon dolara geliyor. Yani 410 milyon dolar olması gereken borç, bugün 338 milyon dolar. Buna böyle bakmamız gerekir."
Kendisinin hemen hemen sıfırlanmış bir futbolcu portföyü aldığını kaydeden Aysal, şu ifadeleri kullandı:
"Bugün 165 milyon dolarlık bilanço değeri olan bir takımımız var. Amatör şubelerden bahsetmiyorum bile. Sadece futbola baktığımızda, ligi 2011 senesinde 8., ondan bir sene evvel 3., ondan bir sene önce de 5. sırada bitirmiş. Bugünden geriye bakarsak, futbola yaptığımız yatırımlar karşılığını almış görünüyor. Son 3 sezonumuzda, 2 lig şampiyonluğu, 2 TFF Süper Kupa şampiyonluğu ve 1 Türkiye Kupası şampiyonluğumuz var. Yani boşa harcama yapılmış, paralar savrulmuş değil. Bizden önceki dönemde 3 senedir kupa dahi yok. Ayrıca dönemimizde 3 sezondur üst üste UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeyiz ve bir kez çeyrek final oynadık, bir kez de gruptan çıktık."
- "2011 yılında iyi bir miras almadık"
Bir önceki yönetimin kendilerine çok iyi bir miras bıraktığı yönünde açıklamalar duyduğunu aktaran başkan Aysal, "Bize çok iyi bir miras devrettiklerini söylediklerini duyuyorum. İlk defa size bahsediyorum, biz 2011 yılında iyi bir miras almadık" diye konuştu.
Türk Telekom Arena'nın yapılmış olduğunu dile getirerek, bu nedenle teşekkürlerini ileten Aysal, şöyle devam etti:
"Ama stadın isim hakkı 2019-2020 sezonuna kadar satılmış ve parası harcanmıştı. Biz buradan herhangi bir gelir elde edemedik. Loca ve VIP koltuklarının satışları 2014 yılına kadar peşin olarak yapılmış ve paraları harcanmıştı. Bu da bizim gelir hanemize yazılmadı. Forma reklamlarının tamamı 2014 yılına kadar satılmış, paraları yenmişti. Bunları üst üste koyduğumuzda, biz 328 milyon dolar borç alırken, alacak hanemizde de 156 milyon dolar eksiyle başladık."
- "Bazı dostlarım, 'korktu, kaçıyor' gibi yakıştırmalar yapıyorlar"
Ünal Aysal, kendisinin başkanlığı bırakarak kaçtığı yönündeki eleştirilere cevap vererek, "Şimdi benim için bazı dostlarım, 'korktu, kaçıyor' gibi yakıştırmalar yapıyorlar. Değerli dostlarım, ben korksaydım, 2011 senesinde bu tabloyu almazdım" ifadelerini kullandı.
"Bugün 2014'te, ilk tablonun fersah fersah ötesinde, iyileştirilmiş bir tabloyla ayrılıyorum" şeklinde konuşan Aysal, şunları kaydetti:
"Benim ayrılma sebebim net. Ne zorluktan, ne para sıkıntısından kaçtığım için, korktuğum için ayrılmıyorum. Ben sorunlarımızın cevabını araştırıp buldum ve bulduğumuz formüllere onay alamadığım için gidiyorum. Çünkü elimin kolumun bağlanıp, bana 'koş' denmesinden hoşlanmam. Çünkü burada bütün çıkış formüllerini önerip, karşılığında bir negatif cevap aldığınız vakit, bu sizin istenmediğinizin mesajıdır. Bu mesajı almazsanız, başka bir şekilde bu mesaj size iletilir."
- "Futbolcu ödemeleri, 1,5-2 ay gecikmeyle yapılıyor"
Ünal Aysal, son dönemde gündemde olan futbolcu ödemelerinin gecikmeli yapıldığı iddialarına değinerek, şöyle devam etti:
"Neden futbolcu ödemeleri 1,5-2 ay gecikerek yapılır? Neden para sorunları çok sık dile getirilir? Çok açık bir şekilde söyleyeyim; futbolcu ödemeleri 2011 döneminde, 7-8 ay gecikmeyle yapılırken, bu şimdi ortalama 1,5 ay gecikmeyle gerçekleşiyor. Buraya kadar getirdik ama henüz sıfırlayamadık. Futbolcularımız, teknik ekiplerimiz destek sağlıyor ve anlayış gösteriyorlar. Aile havasında sorunlarımızı paylaşarak ilerliyoruz. Bunların çözümünü hazırlamıştık ama kabul görmedi."
Futbolda yanlış transferler de yapmış olabileceklerini anlatan başkan Aysal, "Hepsinin isabetli olduğunu söyleyemem. Üç tane teknik direktörle çalıştım. Üçü de ayrı görüşteydiler ve ayrı taleplerle geldiler. Hepsi için elimden geleni yapmaya çalıştım. Sporcu ve teknik adam maliyetleri, kulüp gelirinin yüzde 80'leri civarındayken, şimdi yüzde 61'e düşmüş durumda. Bunu ideali zaten yüzde 50. Aşağı doğru da önümüzdeki dönemde inecektir. Futbolun G20'si içine girmiş bir Galatasaray'dan bahsediyoruz. Para Ligi'nde gelir olarak ve takım değeri olarak 16. durumdayız" görüşlerini paylaştı.
Aysal, Türkiye'de büyük kulüpler içinde en düşük banka faiz oranlarını kullanan takımın da Galatasaray olduğunu savundu.
- "Nakit akışı sorunumuzun çözümü, borçların azaltılmasından geçer"
Ünal Aysal, Galatasaray'ın mevcut nakit akışı sorununun, borçların azaltılmasıyla çözüme kavuşturulabileceğini vurguladı.
Kulübün 338 milyon dolarlık borcunun faizini ödeyebilmek için dahi ayrıca gelir üretilmesi gerektiğine dikkati çeken başkan Aysal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Benim oyuncularıma ödeyeceğim paranın büyük bir kısmı, bankalara faiz olarak gidiyor. Demek ki bu borçtan bir an evvel kurtulmam gerekiyor. Bunun tek yolu, değerlerimizi kullanmak ve artı gelir sağlamaktır. Bugün Avrupa seviyesine gerçek anlamda çıkmak istiyorsak, Türkiye sınırlarını aşmak istiyorsak, onların ekonomik değerlerini yakalamamız gerekiyor. Bu da cesaretle, vizyonla olur. Biz bugün o noktadayız. Benden sonra gelecek başkanlarımıza da tavsiyem, bu konuda ısrarlı olmaları ve camiamızı yeteri kadar bilgilendirmeleri. Ben bunu yeterince yapamamış olabilirim."
- "Kendim için inceleme raporu hazırlatıyorum"
Başkan Aysal, 2011 yılında göreve geldiğinde kulüple ilgili bir ön inceleme yaptırdığını aktarırken, şimdi kulübü devrederken de yine aynı ön incelemeyi hazırlattığını aktardı.
Dünyanın önde gelen firmalarından birinin çalışma yürüttüğünü belirten Aysal, şu ifadeleri kullandı:
"O dönem neyi teslim aldığımız görmek için bunu yaptırmıştım. Rakamlar ve yanlışlıklar rapor edilmişti. Kendim için aynı incelemeyi hazırlatıyorum. Geçtiğimiz ay talimatını verdim. Dünyanın dört büyük denetleme firmasından biri şu anda gece gündüz çalışıyor. Yaptığım işlemlerin hepsini kontrol ediyorlar. Bir açığımız, bir ayıbımız varsa bu raporda tarafsız olarak ortaya çıkacaktır. Söylediğim rakamların ciddiyeti tarafsız olarak teyit edilecektir. Ben bunun bir suretini divan kurulu başkanına, bir suretini de benden sonra gelecek başkana takdim edeceğim. Böylece gönül rahatlığıyla görevimi devretmiş olacağım. Bir sürü dedikoduya, tevatüre, suçlamaya ve karalama kampanyasına da belki karşı çıkacağımız yazılı bir doküman olur."
- "Önemli olan kupa değildi"
Galatasaray Kulübü'nün spor hukukuna, spor etiğine ve fair-play anlayışına her zaman saygılı olduğunu kaydeden başkan Aysal, "Biz hiçbir oyunun parçası olmadık. Her türlü hak arama yollarını kullandık, bundan sonra da kullanacağız. Sadece adil ve ahlaki yarışmalar içinde olduk. Şüphe duyduğumuzda o yarışmadan çekildik" diye konuştu.
Yarışmadan çekilmelerinin bir mesaj olduğunu savunan Ünal Aysal, konuşmasına şöyle devam etti:
"Önemli olan kupa değildi. Önemli olan bu mesajı halkımıza, tüm kulüplere iletebilmekti. Başarılı olursunuz veya olmazsınız. Kaybedeceğiniz bir tane kupadır. Ama o mesajı vermezseniz, siz yönetim olarak hatalısınız. Bu mesajı ben kendi başkanlığım sırasında her vesileyle, hatta bıktırırcasına verdim, yine veriyorum. Çünkü beklentim, sadece Türk sporunun dünya standartlarına kavuşmasına dönük bir hayal ve ümit. Bu ümidimi gerçekleştireceğim. Başkanlığım sırasında yapamadığımı, başkanlığımdan sonra başka şekillerde muhakkak ki gerçekleştirme çabası içinde olacağım. Biz hiçbir zaman kolay yolu arayan bir yönetim olmadık. Biz hep doğru yolu izleyen bir yönetim olmaya çalıştık. Başarılı olduk veya olamadık. Netice ortada."
- "Türk futbolu, vasıfsız kişilerin elinde geriliyor"
Ünal Aysal, Türk futbolunun uluslararası alandan kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün en ciddi sorunumuz, dünyanın en güçlü ekonomik gelişimine sahip olan futbolun ülkemizde maalesef bazı vasıfsız kişilerin elinde biraz daha gerileyerek, çok yakında milletlerarası arenadan çekilip, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olmasıdır. Bunu çekinmeden söylüyorum ve kimseyi hedeflemiyorum. Bu korku benim içimde var. Spordan beslenen, sporu yöneten hepinizin içinde bu korkunun olması lazım. Bu noktaya geldiğimiz vakit, çok güçlü bir ekonomi, güçsüz bir şekle dönüşebilir. Bunun alarm zilini bugün görevden ayrılırken ben çalıyorum. Lütfen bu çağrımı her zaman hatırlayın. Spor kulübü yöneticisi birçok arkadaşımın aynı izlenim içinde olduğu halde seyirci kalması da benim görevden ayrılırken içimde kalan en büyük ukdedir. Keşke herkes bu yönde kürek çekse."
Yöneticilerin seyahat masraflarını kulübe ödettiği yöndeki iddialarla ilgili Aysal, "Yöneticilerin hepsi uçak, yemek ve seyahat masraflarını ceplerinden ödediler. Ben yapmadığım bir şeyi yöneticilerime de yaptırmadım, onlar da zaten böyle bir talep içinde olmadılar" diye konuştu.
Galatasaray'ın ödenmemiş vergisi bulunmadığını, taksitlendirilmiş vergisinin olduğunu, taksitleri de zamanında ödediğini anlatan Aysal, "Şu anda diğer kulüpler gibi Galatasaray'ın da uzlaşma masasında olan ve bizden evvelki yönetimden büyük bir kısım gelen, vergi tartışmaları var. Bu şu veya bu şekilde çözülecek. Galatasaray'ın diğer kulüplerden farklı özel bir durumu, sıkıntısı ve çekincesi de yoktur" diye konuştu.
- "3,5 sene içinde benim kulübüme haciz gelmedi"
Geçmişte kulübe hacizler geldiğini anımsatan Aysal, "3,5 sene içinde benim kulübüme hiçbir haciz gelmedi. Hiç kimse benim kapımı çalıp 'Paramın süresini çok geciktirdin, ödemezsen sana şunu, bunu yaparım' demedi" ifadelerini kullandı.
Gecikmeleri olduğunu ancak parasal sıkıntılara her zaman çözüm bulduklarını ifade eden Aysal, şöyle konuştu:
"Yönetimlerin görevi çözümleri üretmektir, zorluklardan kaçmak değil. Şahsıma dönük bazı şeyler de var. 2000 yılında aldığım devlet nişanının, o günün cumhurbaşkanının akrabasıyla iş yaptığım için olduğu bile söylendi. Ben hiçbir devlet ihalesine girmedim. Hiçbir devlet yetkilisiyle ortak olmadım, akrabalarıyla da ortak olmadım. Böyle bir ortaklığım hiçbir zaman olmadı. Bundan sonra da olmaz. Bu tip ilişkiler içine ben girmem. Bugüne kadar hangi yolu izlediysem bundan sonra da aynı yolu izlerim. Yurt dışına kaçacağım söylendi. Yurt dışına kaçmak için hiçbir sebebim yok. Benim Türkiye'deki yatırımlarım, yurt dışındaki yatırımlarımdan daha fazla. Nereye kaçıyorum? Benimki araziye çakılı yatırım, nakit değil. Ben buradan kaçmak istesem onlar burada, sebebi ne, kaçmamın ne anlamı olur? Ben kaçsaydım 2011 senesinde bu görevi almazdım. 2014'te çok daha iyi bir durumdayken neden bu söylemler ortaya çıkar? Bunu anlamakta gerçekten zorluk çektiğimi söylemeliyim."
Yeni dönemde başkanlığa aday olan iki başkan adayına da Galatasaray'a olan güven ve hizmet aşklarıyla, gösterdikleri ciddiyet için teşekkür eden Aysal; Alp Yalman ve Duygun Yarsuvat'a teşekkür etti.
Kendisiyle beraber ayrılma kararı alarak dün istifa eden kulüp genel koordinatörü Faruk Işık'a da teşekkür eden Aysal, onun döneminde Galatasaray'ın kurumsallaşmanın en ciddi ve düzenli dönemini yaşadığını vurguladı.
Aysal, konuşmasını tamamladıktan sonra, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Türkiye Basketbol Ligi'nde geçen sezon play-off finalinin son maçına çıkmamaları ve kürekte takımlarını çekmeleri konusunda yöneltilen, "Bundan sonra duyulacak her şüphede maça çıkmamak mı lazım?" sorusuna başkan Aysal, "Bütün kulüpler aynısını yaparsa, evet. Tek başına 'Tarzan' gibi sadece Galatasaray'a yapılması... Bir iki defa bunun işaretini veririz, ama sonra kural buysa maalesef herkes işin kolayına gidebilir" cevabını verdi.
Galatasaray Başkanı, sahadan çekilme konusundaki bu sözlerinin, 'En ufak şeyde herkes çekilsin' gibi algılanabileceği ifade edilerek "Bunun standardı nedir?" sorusu üzerine de, derbiye atanan Cüneyt Çakır'la ilgili fikirlerini de anlatıp, şöyle konuştu:
"Biz bunu net kriterlere bağlı olarak yaptık. Basketbol maçında, bir evvelki maçta yaşadıklarımız, disiplin kurulunun almadığı kapatma kararları, soyadı Ankaralı olan hakemin (Recep Ankaralı) bir evvelki karşılaşmada göz göre göre kaybettirdiği bir maç... Bunu Fenerbahçe ve Galatasaray olarak söylemiyorum, sadece olaya bakıyorum. Kaybettiğimiz maçtan sonra final maçına onun atanması... Bu hafta derbiye atanan hakem konusunda da bizim endişelerimiz olmuştu. Ama çekilmiyoruz. Kasımpaşa maçında 4. dakikada kırmızı kart, bir adam dışarı atıldı, 4-0 yenildik kendi sahamızda, aynı hakem tesadüfen bu maça tayin edildi. Bu, gözdağı vermek ve sindirmek için yapılmış bir hareket. Biz bu mesajı alıyoruz. Bu hakem Dünya Kupası'nda iyi maç yönetebilir, iyi hakem olabilir ama Galatasaray maçlarında şaibelidir. Galatasaray maçları için bizim 'O yönetsin' diyeceğimiz bir hakem değil. Göreceksiniz maçı. Şimdiden söylüyorum, maçı görün ondan sonra kararınızı verin, ben de haksız çıkayım. Maçı sertleştirecek."
- "Aziz Yıldırım ile sorunum yoktu ki"
Galatasaray'da "ligden takım çeken başkan" olarak anılacağı, bunun kendisini rahatsız edip etmeyeceği sorusuna başkan Aysal, "Bu bana mutluluk veriyor, rahatsız etmeyecek. Böyle kalmayı isterim. İnşallah bundan sonra hiçbir başkan takımını çekmek zorunda kalmaz" diye konuştu.
3 Temmuz 2011'deki şike soruşturmasının ardından şüphenin hep olduğu, neden şimdi basketbol ve kürek takımlarını yarışmadan çektikleri sorusu üzerine de, o süreçten önce görevde bulunmadığını anımsatan başkan Aysal, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın, Galatasaray Kulübü'nün eski başkanı Adnan Polat dönemindeki Denizlispor maçını anımsatarak yaptığı açıklama üzerine, kulübünü koruduğunu anlatarak şöyle konuştu:
"Sonra başka bir mantalite geldi. Benden sonra bu mantalite devam eder ya da etmez. Ama 3 Temmuz'dan sonra yaşanan her şeyden ben ders almaya çalıştım ve reaksiyon verdim. Reaksiyonsuz bir yönetici olmaz. Reaksiyonunuzu vermezseniz yönetici değilsiniz. Burada Galatasaray Kulübü gibi saygın bir kulübün başkanıysanız bunun mücadelesini antipatik olmak pahasına vermek zorundasınız. Benim Sayın Aziz Yıldırım ile bir sorunum yoktu ki. Adnan Polat olayında 3 Temmuz'dan bir hafta sonra Aziz Bey çıkıp Adnan Polat'ı işaret ederek 'Bakın bir de Denizlispor maçı var. Galatasaray'ı da içeri sokun' deyip Adnan Polat'ı da yanına davet ettiği vakit hiç kimse sesini çıkartmadı, ben sesimi çıkarttım. Bir hafta evvel 'Bu işlere karışmayalım, bizi ilgilendirmez, Türk futboluna kavga getirmeyelim' dedik. O kavgayı karşı taraf getirince, Adnan Polat üzerinden Galatasaray'ı korumak için bir reaksiyon vermek durumundaydım. Haklı bir reaksiyondu. Aziz Bey'in şahsına verilmiş bir şey değildi. Ama Adnan Başkan döndü ne dedi? 'Aziz Bey dostumdur, Ünal Bey tanıdığımdır' dedi."
- Mehmet Helvacı'nın iddiası
Galatasaray Kulübü'nün eski yöneticilerinden Mehmet Helvacı'nın dünkü divan kurulu toplantısında, sarı-kırmızılı takımın 2015-2016 sezonunda mali kriterleri karşılayamayarak Avrupa kupalarına katılamayacağı iddialarına başkan Aysal, "Helvacı'nın açıklaması kendisini bağlar. 2016'da eğer hiçbir Türk kulübü gitmeyecekse Galatasaray da gitmez. Ama bir kulüp gidecekse, yazayım, imzamı atayım Galatasaray gider" cevabını verdi.
Son alınan kararlar ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun uygulamalarıyla stat gelirlerinin yarı yarıya azaldığını kaydeden Ünal Aysal, "Statlarımıza bakın, ne kadar doluyor? Yalnız Galatasaray değil, bütün kulüplerin aynı. Biz nereden yaşayacağız?" diye konuştu.
Bu sözleri üzerine kulüpler olarak neden genel kurula gitmedikleri sorulan Aysal, "Genel kurulda kulüplerin söz hakkı 3'te 1'dir, 3'te 2 söz hakkı devlete aittir" değerlendirmesini yaptı.
Başkanlığı bırakma şekliyle ilgili eleştirilere de değinen Aysal, eski başkanlar Faruk Süren ve Adnan Polat'ın son iki aylık süreçte, iddialı bir şekilde mevcut yönetimi kritik etmelerine rağmen çıkıp aday olmadıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Faruk Süren ve Adnan Polat... Bunların hepsi değerli, deneyimli başkanlarımız. Son iki aylık süreçte de medyada çok kritikler yaptılar. Neden onlar aday olmadılar? Onun için bugün iki adaya teşekkür ettim. Onlar hiç konuşmadı. İki aday çıkıp herhangi bir şey konuşmadı. Esas konuşanlar, iddialı bir şekilde mevcut yönetimi kritik edenler, bir tanesi 'Bu iş böyle yapılmaz ,ben böyle yaparım' diye çıksaydı, alkışlardım."
- "Para koyup da almayan başkan görmedim"
Başkanlığı döneminde kulübe cebinden harcaması olup olmadığı, varsa hibe edip etmeyeceği sorulan Aysal, "Kurumsal yapı içinde bu tip işlemlere girdiğinizde işin içinden çıkamazsınız, küçük kulüp olur, büyük kulüp olamazsınız. Taşıma suyla değirmeni döndüremezsiniz" cevabını verdi.
Daha önce divan kurulu toplantısında da "İnceledim, Galatasaray camiasında içeriye para koyup da almayan bir başkan görmedim" dediğini anımsatan Aysal, şunları söyledi:
"Ben geldiğim vakit kuruşuna kadar herkes parasını almıştı. Bizde böyle bir alışkanlık da yok. Yeni bir icat çıkartmak istemiyorum. Ama bulunduğum süre içinde Galatasaray'a özel kefalet verdim. Kendi şirketlerimde hiçbir yere hiçbir işimde banka kredisinde kefaletim olmadı, sadece Galatasaray için şahsi kefalet verdim. Bu rakamlar ufak rakamlar değildi. Zamanı geldi ödendi, vesaire. İçeriye nakit de koydum. Koymayacağım dedim. Yanlış algı uyandırıldı, gelmeden evvel 100 milyon dolar vereceğim söylendi. Ben böyle bir şey söylemedim. Bilakis seçilmeden evvel 'Böyle bir düşünce içindeyseniz bana oy vermeyin' dedim. Bu sözü televizyonda dalgınlıkla ve yanlışlıkla ortaya koyan Sayın İnan Kıraç. 'Adamın durumu iyi, gerekirse 100, 150 atar' dedi. O söz geldi benim üzerime yapıştı. Kurumsal yapı içinde bu tip işlemlere girdiğinizde işin içinden çıkamazsınız, küçük kulüp olur, büyük kulüp olamazsınız. Üstelik rakamlar o kadar büyüdü ki. Sizin malzemeyi üretmeniz lazım. Taşıma suyla değirmeni döndüremezsiniz."
Galatasaray Kulübü tarihinde belki de ilk kez, bir başkanın görevi bırakmadan kendi mali faaliyetlerinin denetlenmesi için bir kuruluşu çağırdığının ifade edilmesi üzerine Aysal, "Doğrusunun bu olduğuna inanıyorum. Ondan sonraki bütün sohbetleri kısa kesecek bir dokümandır bu. İki denetleme şirketi beraber çalışıyor. Çünkü medyada çıkan saldırıları gördükten sonra, ben ayrıldıktan sonra bu olayın farklı boyut kazanacağı intibasını edindim. Peşinen yapayım, bunların önünü keseyim dedim. Ayrılmaya karar verdiğim an talimat verdim. Şu anda yapılıyor. Seçimden sonra, görev devralındığı vakte yetiştirilmeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu.
- "1,5 yıl evvel seçim kararını almasaydım iyi olurdu"
Başkan Aysal, 1,5 yıl önce aldıkları olağanüstü kongre kararından pişman olduğunu dile getirdi.
Kulübe ilk kez başkan seçildiği süreç de dahil olmak üzere "keşke" dediği kararları olup olmadığı sorulan Galatasaray Başkanı, "Genelde yok, ama belki, 1,5 yıl evvel yapmış olduğumuz seçimin kararını almasam daha iyi olurdu. Çünkü ben bütün yönetimlere baktım, kulüp yönetimlerinin aşağı yukarı profilleri aynı. Daha değişik bir anlayış içine girmiyorsun. Bu benim erken aldığım bir karardı. O kararı almasam daha iyi olurdu" değerlendirmesini yaptı.
Başkan adaylarından Duygun Yarsuvat'ın, tüzük gereği 2015 yılının mayıs ayında yeniden seçim yapılacağını ifade etmesiyle ilgili olarak da Aysal şunları kaydetti:
"Gençleri takviye etmek, onların yolunu açmak, mümkünse onları cesaretlendirmek ve onların arkasında durmak gerekir. Yarsuvat kendisi mayısta seçim yapacağını söyledi. Tüzüğe göre 3 senedir. Başkan ve yönetim isterse daha erken yapabilir. Yarsuvat o hakkını kullanıyor. Benim algım, 'Ben mayısa kadar arkadaşlara seçim için yeterli zamanı hazırlarım, bunu geçici bir yönetim olarak götürürüm, şu anda zaman kısa, baskın seçim diyen ve tüzükteki bir aylık süreye itiraz eden arkadaşlara bu imkanı tanırım, lütfen hazırlansınlar güçlensinler mayısta doğru dürüst yönetim kursunlar ve devam etsinler' mesajı verdi bence."
Seçim olacağına ve mayısta genç bir yönetimin geleceğine inanıp inanmadığı sorusu üzerine de Aysal, "Gelmezse çok kötü olur. Eski tas eski hamam olur. Yeteri kadar zaman tanıdığına göre, camia bunu üretemiyorsa camiada bir sıkıntı var demektir" ifadelerini kullandı.
TOPLANTIYA MECBURİ ARA VERİLDİ
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'ın basın toplantısında bir görevli sara krizine girdi. Hostesin rahatsızlanması nedeniyle toplantıya bir süre ara verildi. Verilen kısa aranın ardından basın toplantısı tekrar başladı.