Uluslararası basında Boğaziçi Üniversitesi protestosu nasıl yer buldu?
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan, Rektör Melih Bulu’ya gösterilen tepkiler dış basında da yer aldı. The Guardian tarafından yapılan yorumda, ’barışçıl protestolara yönelik devlet baskısı adeta bir norm haline geldi’ denildi.
Gizay ÇelikBoğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak Melih Bulu’nun atanmasına yönelik öğrencilerin ve öğretim üyelerinin protestoları uluslararası basınında gündemine girdi. The Guardian, Al-Monitor ve The Wire tarafından yapılan haberlerde, 2016'da Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Cumhurbaşkanı’na doğrudan rektör atama yetkisi verildiğine dikkat çekilerek öğrenci görüşlerine yer verildi.
Tarafsız, doğru ve ilkeli gazeteciliğin adresi Cumhuriyet artık Telegram'da.
— Cumhuriyet (@cumhuriyetgzt) November 28, 2020
Gündem yoğunluğundan gözünüzden kaçan haberleri görmek, son dakika gelişmelerini takip etmek ve Telegram'a özel içerikleri kaçırmamanız için kanalımıza abone olun. https://t.co/xqK2PpSgV0 pic.twitter.com/uu29S5hnYi
“DEMOKRATİK OLARAK SEÇİLMEDİ”
The Guardian tarafından yapılan haberde, İstanbul’da gerçekleşen protestoların nedeni, “1980 askeri darbesinden sonra üniversite dışından bir rektör seçildiği dile getirilerek öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından, akademik özgürlükleri kısıtlama girişimi olarak öfke ile karşılandı” şeklinde aktarıldı.
The Guardian’a konuşan bir öğrenci, “Bulu bizim rektörümüz ve akademisyenimiz değil, demokratik olarak seçilmedi” dedi. Haberde, Boğaziçi’nin Türkiye’nin prestijli üniversitelerinden biri olduğu, hoşgörü ve fikirsel bağımsızlığa önem vermesiyle bir üne sahip olduğu belirtildi. The Guardian tarafından aynı zamanda AKP’nin Bulu’nun atanmasını yasal olarak savunduğu belirtilerek Ömer Çelik’in, “Bir insanın siyasi kimliğinin olması suç değil” açıklamasından da bahsedildi.
“PROTESTOLARIN SİYASİ MUHALEFETİ HAREKETE GEÇİRME İHTİMALİ DÜŞÜK”
Guardian haberinde atama kararının neden olduğu tepkiye ilişkin ise “Beklenmedik şekilde gelişmiş olsalar da; barışçıl protestolara yönelik devlet baskısının adeta bir norm haline geldiği son derece kutuplaşmış bir ülkede, üniversite protestolarının siyasi muhalefeti harekete geçirme olasılığı oldukça düşüktür. Neredeyse 20 senedir süren AKP iktidarı, Türk kurumlarını ve toplumunu dönüştürdü, ancak eleştirenler, Erdoğan'ın iktidar üzerindeki tekelinin ve demokratik normların altını oymasının, 2016’dan bu yana arttığı” yorumunda bulundu.
Haber, “Son 5 yılda binlerce akademisyen, avukat, gazeteci, memur ve ordu mensubu terörle bağlantılı oldukları iddiasıyla tutuklandı veya gözaltına alındı. 2016 yılından bu yana Erdoğan, daha önce seçimlerle atanan üniversite rektörlerini doğrudan seçme hakkını da kendinde saklı tuttu ve ülke çapında bir düzineden fazla üniversite kapatıldı” denildi.
“BİR TÜR HAREKETLE SONUÇLANDI”
The Wire ise Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin basın açıklaması metnine yer verdiği haberinde, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisiyle bağlantılı Melih Bulu’nun rektör olarak atanması, birçok eleştirilere yol açarak siyasi müdahaleden uzak, akademik özgürlüğü güvence altına almak için bir tür hareketle sonuçlandı’ şeklinde aktardı.
‘1980’DEN SONRA DURAKLATILMIŞTI’
Al- Monitor öğrenci görüşlerine yer verdiği haberinde, “Yüksek Eğitim Kurulu (YÖK) yönergesi gereğince rektörler, akademik kurum içerisinde yapılan seçimlerin ardından, havuzdan en yüksek oy alan adayı belirleme usulüyle seçilir. İlk olarak bu uygulama Türkiye’de 1980 yılında yapılan askeri darbe sonrasında duraklatılmış, ardından 1990’larda yeniden eski haline getirilmiş daha sonra 2016 yılında OHAL kuralları altında yeniden kaldırılmıştır” denildi.
Al-Monitor’a konuşan bir öğrenci ise protestolara ilişkin, “Biz şimdi üniversite dışından olan bir yabancıyı getiriyoruz ve onun tek itibarı Erdoğan’ın partisinin üyesi olmak” değerlendirmesinde bulundu.
Fotoğraf:Reuters